Mustafa Özyurt

Kanlı Gömleği

Mustafa Özyurt

Yakub a.s.’ın oğlu Yusuf’a karşı aşırı muhabbet göstermesini kıskanan diğer oğulları onu hased ettiler. Hz. Yusuf’a berâberce tuzak kurup onu öldürmek istediler. Babalarından korktukları için de ne şekilde kötülük yapacaklarını tespit edemediler.

Daha sonra kendi aralarında konuşup Yusuf ‘u yol üzerindeki bir kuyuya atmayı kararlaştırdılar. Yusuf aleyhisselamı babalarından alıp, berâberlerinde götürebilmek için hîleye başvurdular. Yusuf a.s.’ı alıp kıra götürdüler ve kervanların geçtiği yolun kenârındaki bir kuyuya attılar. Sırtındaki gömleğini çıkarıp kestikleri bir hayvanın kanıyla boyadılar. Akşam olunca da kanlı gömleği babalarına getirip; “Biz kırda yarış ederken, Yusuf’u eşyâlarımızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş.” dediler.

Yakub a.s. kana bulanmış fakat hiç yırtık ve çizgi bile olmayan gömleğe bakıp oğlu Yusuf’u kurt yemediğini ve onun hayatta olduğunu anladı. Diğer oğullarına o kurdun Yusuf’uma karşı şefkâti sizden fazlaymış. Vallahi bugüne kadar bu kurt gibi yumuşak huylu bir kurt görmedim. Oğlumu yemiş de sırtından gömleğini bile yırtmamış. Bu söyledikleriniz yalandır. Yusuf’a ne ettinizse siz ettiniz. Fakat elimden ne gelir. Benim için sabr etmekten güzel bir şey yoktur” dedi. İçli içli ağlayıp, kalbini Allahü teâlâya bağladı ve oturdu. Yusuf aleyhisselamın ayrılığından dolayı üzülüyor, fakat bu üzüntüsünü kimseye bildirmiyor, hâlinden de kimseye şikâyette bulunmuyor, oğluna kavuşacağı günü hasretle bekliyordu. Hasret ve üzüntüsü sebebiyle ağlamasından dolayı gözlerine ak inmiş göremez olmuştu.

Atıldığı kuyudan bir kervancı tarafından çıkarılan ve Mısır’a götürülerek bir köle diye satılan Yusuf’, Mısır Mâliye Nâzırı tarafından satın alındı. Mâliye Nâzırının sarayında özel olarak büyütülen Yusuf aleyhisselam, Nâzırın ölümünden sonra Mâliye Nâzırı oldu. Aldığı ekonomik tedbirler sâyesinde, yedi sene müddetle devâm eden kıtlık esnâsında Mısır halkının rahat ve refâh içinde yaşamasını sağladı.

Yakub aleyhisselam Bünyamin dışındaki oğullarını buğday ve erzak almak üzere Mısır’a gönderdi. Yusuf a.s. onları tanıdı ve ikrâmlarda bulunarak erzak verdirdi. İkinci defâ gelişlerinde kardeşleri Bünyamin’i de getirmelerini söyledi. Onlar da ikinci gelişlerinde kardeşleri Bünyamin’i getirdiler. Kendi anne-baba bir kardeşi olan Bünyamin’i bir tedbirle yanında alıkoydu. Yakub a.s.’ın oğulları üçüncü defâ Mısır’a gidince Yusuf aleyhisselam kendini onlara tanıttı. Gömleğini babası Yakub a.s.’a gönderdi. Babasını ve bütün akrabâlarını da Mısır’a dâvet etti. Yakub aleyhisselam gömleği yüzüne gözüne sürünce gözleri açıldı.

Yakub aleyhisselam oğlunun dâveti üzerine bütün akrabâsını alarak Mısır’a gidip oğlu Yusuf aleyhisselama kavuştu. Yusuf a.s. babasına ve yanındakilere büyük ikrâmlarda bulundu. Kardeşlerini affettiğini bildirdi. Yakub aleyhisselam oğlu hazret-i Yusuf’a kavuştuktan sonra oğullarıyla birlikte on seneden fazla Mısır’da yaşadı. İyice ihtiyarlayınca oğullarını başına toplayıp, vasiyette bulundu. Oğullarından, tek olan Allahü teâlâya ibâdet edeceklerine dâir söz aldıktan sonra vefat etti. Oğulları cenâze namazını kıldılar. Vasiyeti üzerine Kudüs yakınlarındaki Halîl-ür-Rahmân’da bulunan babası İshak aleyhisselamın yanına defnedildi. Rivâyete göre burada dört kabir vardır. Bunlar İbrahim aleyhisselama, İshak aleyhisselama, Sâre vâlidemize ve Yakub aleyhisselamâ âittir.

Yakub aleyhisselam dedesi İbrahim aleyhisselama gönderilen kitaptaki (sahifelerdeki) emir ve yasakları insanlara tebliğ etti.

Yakub aleyhisselam Allahü teâlânın seçtiği, kendi zamânında yaşayan insanların sûret (görünüş) ve sîret (huy ve yaşayış) yönünden en üstünüydü. Buğday benizli, uzun boylu, nâzik yapılı bir bedene sâhipti. Babası, İshak a.s. gibi halim selîm, yumuşak huylu, doğru sözlü, kerim ve cömertti. Kur’ân-ı kerîmde Yâkub a.s.’ın, dinde kuvvetli olduğu, ihlâs sâhibi olduğu, sâlihlerden olduğu, bitmeyen güzel bir sabra sâhip olduğu, seçkin ve hayırlı kimselerden olduğu ve rüyâ tâbirini iyi bildiği açıklanmıştır.

Yakub aleyhisselamın beş çeşit mucizesi vardı:

1. Duâsı bereketiyle bir koyunun karnından dört kuzu doğmuştu. Bir kavim gelip, Ey Allah’ın peygamberi, geçen sene koyunlarımız hiç doğurmadı. Cenâb-ı Hakka dua ediniz, hem bu seneki, hem de geçen seneki kuzuları birden versin, diye ricâ ettiler. Yakub a.s. dua edince, her bir koyundan dörder tâne doğmak sûretiyle koyunları çoğaldı.

2. Sesi sürekli olup, üç konaklık yerden bile duyulurdu. Düşman askerine bağırdığı zaman korkularından hep kaçarlardı.

3. Hz.Yakub’un attığı şey, pek uzaklara giderdi. Oğullarını Amâlika kavmiyle muhârebeye gönderince, muhârebe esnâsında Yehûda adlı oğlunun, süngü ve mızrakla silâhı parçalanmıştı. Yehûda, silâhım kırıldı babacığım, bir silâh gönderiniz, diye seslendiği anda, hz. Yakub işitip, bir dağ başından önceki gibi bir silâh attı ve seslendi. Yehûda sesini işitip, silâhı aldı ve hemen düşmana saldırdı ve gâlib geldi. Halbuki aralarında 360 km’lik mesâfe vardı.

4. Yakub aleyhisselamın duası bereketiyle büyük ve küçük dağlar yerlerinden kalkmışlardır. Ken’an ahâlisini dîne dâvet ettiği vakit, orada bulunup, yörenin iki tarafını darlaştıran dağların başka yere naklolunmasıyla, yerlerinin geniş bir saha olmasını istemişlerdi. Yakub a.s. dua edince, murâdları hâsıl olup, yerleri geniş ve düzlük olup havası da gâyet güzel olarak Hicaz’da en güzel yer olarak tanınmıştır.

5. Ken’an ahâlisini îmâna dâvet ettiği vakit, oturdukları yerlerde bulunan dağlık ve taşlık yerlerin, bütün tepe ve taşların toprak olmasını teklif etmişlerdi. Yakub aleyhisselam dua edince, diledikleri gibi olmuştur.

Yakub a.s. en büyüğü Rabil olmak üzere Şem’un, Lâvî, Yehûda, Zablun (Yâlun), İsâhar, Dân, Neftâli, Âşir, Cad, Yusuf ve Bünyamin adlı on iki oğlu vardı. İsrailoğulları bu on iki oğlunun neslinden çoğalmışlardır. Yusuf a.s’dan sonra akılca en üstün olan Yehûdânın neslinden Davud aleyhisselam ve Benî İsrail (İsrailoğulları) hükümdarları gelmiştir. Bu sebeple İsrailoğullarına genel olarak Yahudi de denilmiştir. İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerin çoğu da Yusuf aleyhisselamın neslindendir. Kur’ân-ı kerîmde zikr edilen Talut da Bünyamin’in neslindendir. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları