Kitabelerinde Adını Yazdırmayan Bir Emir: Celaleddin Karatay Iı
Nefise Gürbüz
Veliler listesinde yer alan, Emir Celaleddin bu zattır. Selçuklu vezirlerinin en dindarlarındandır. Celaleddin Karatay’ın ferman ve menşurlarda unvanı: “ Yeryüzünde Allah’ın velisi” şeklinde yazdığı bilinmektedir. Yüksek ahlaklı, temiz imanlı bir şahsiyettir. Vakfiyelerde de,” Ebu’l-muluk ve’s-selatin” unvanıyla anılmaktadır.
Celaleddin Karatay ile ilgili anlatılan şu olay Karatayi’nin ne büyük bir şahsiyet ve samimi bir Müslüman olduğunu ispat etmektedir:
“Celaleddin Karatay, Kayseri’nin Bünyan ilçesi yakınlarında bir kervansaray yaptırır. Bir gün yapıyı görmek için, Kayseri’den yola çıkar. Bünyan’a yaklaştığı sırada, bu görkemli yapıyı gezerken, içine büyüklenme duygusu gelebileceği ve bu yüzden alacağı sevaptan mahrum kalacağı düşüncesiyle kervansarayı görmekten vazgeçer.”
Medrese dışında yaptırmış olduğu, bütün eserler üzerindeki kitabelerde adını zikrettirmez. Bu da onun ne kadar tevazu sahibi olduğunu göstermektedir.
Celaleddin Karatay, kervansaray ve medrese gibi pek çok eser yaptırdı ve bunlara sayısız vakıflar tahsis etti. Konya’da yaptırmış olduğu Karatay Medresesi muhteşem bir sanat eseridir. İbrahim Hakkı Konyalı bu konusunda şu tespiti yapmaktadır:
“Konya’da Selçuklu eserlerini iri taneli bir inci teşbihe benzetirsek, Karatay Medresesi onun pırlanta imamesidir.”
Celaleddin Karatay, 649/1251 yılında Kadı İzzeddin’le birlikte Bağdat’taki halifeye elçi olarak gönderilmiştir. Celaleddin Karatay Bağdat’ta iken Şeyh Şehâbeddin Sühreverdi ’nin türbesini de yaptırmıştır. Karatay, Türkiye Selçukluları sınırları dışında hayır eseri yaptıran tek devlet adamıdır.
Hazret-i Mevlana mektuplarında, Celaleddin Karatay ile ilgili olarak:
“Seçilmiş beylerin ulusu, büyüklerin övüncü, himmetleri yüce, melek huylu Allah’a en yakın meleklerin sıfatıyla sıfatlanmış hayır ve insaf madeni, padişahlarla sultanların en yakını… Mazlumların yardımına koşan millet ve din celali” şeklinde övücü sözler kullanır.
Menakıbü’l Arifin’de Karatay’ın iyiliklerinden bahsedilir. Bütün kaynaklar onun, fedakar, ahlaklı, hayırsever, ibadetine düşkün ve güçlü bir devlet adamı olduğu konusunda ittifak ederler.
Celâleddin Karatay, Moğol hükümdarı Mengü Han’ın huzuruna çıkmak üzere Moğolistan’a hareket eden Keykâvus’u yolcu etmek için gittiği Kayseri’de vefat etmiştir. Sivas’ta iken durumu öğrenen Keykâvus memleketin başsız kaldığını görerek geri döndü. Kendi yerine ise küçük kardeşi Alâeddin Keykubad’ı bazı devlet adamlarıyla birlikte gönderdi. Karatay’ın cenazesi Konya’ya getirilerek medresesinin yanındaki (veya kervansarayındaki) türbede defnedildi.
Celaleddin Karatay’ın ölüm tarihi olarak 1258 yılı gösterilmektedir. Cesedi mumyalanarak Kayseri’den Konya’ya getirildi ve Karatay Medresesi içinde sol tarafa hazırlattığı türbesine gömüldü.
İbrahim Hakkı Konyalı ’nın anlattığına göre, Celaleddin Karatay’ın mumyalı cesedi diri gibi durmaktaymış. Bir asır öncesine kadar mumyası duruyor ve özellikle bayramlarda soyundan torunları tarafından ziyaret ediliyormuş.