Canın Korunması Dîni Bir Görevdir
Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı
Günümüzde içinde yaşadığımız şartlar karşısında bizim hayatımız için lüzumlu görülen bazı şartlara uymamanın ne anlama geldiği konusu herkes tarafından bilinmesi gereklidir. Çünkü benim görebildiğim ve gözlemleyebildiğim kadar ilgililerin tespiti ve devletin uygulamasına uymayan vatandaşlarımız genelde ‘Allah ölümümü yazdıysa alınan tedbirlerin bir anlamı yoktur ve Allah ölümümü ve hastalığımı yazmamışsa bana bir şey olmaz’ düşüncesiyle hareket etmekte ve alınan tedbirlere uymamaktadırlar.
İlk bakışta böyle bir düşünce dinen doğru gibi görünse ve böyle bilinse de aslında temelden yanlıştır. Zira Allah bizim kaderimizin nasıl olduğunu ve ölümümüzün nasıl ve nerede gerçekleşeceğini ezelde biliyordu ve ona göre takdir etti. Ancak bunu bizim kendi irade ve isteğimizle yapacağımızı ezelde bilerek böyle belirledi. Yani bugün biz, her ne kadar nasıl bir hayat süreceğimizi ve yaşayacağımızı önceden bilmesek de Allah bunu ezelde bildiği için bizim kaderimizi böyle belirledi. Binaenaleyh günümüzde müptelâ olduğumuz hastalıktan uzak durmamızın bazı çareleri var ve bu çareler engelleyici olarak belirlenmiş ise Allah da ezel de bizim o çarelere riayet edip etmeyeceğimizi de bildiği için bizim ölümümüzü veya kurtuluşumuzu buna göre takdir edip belirlemiş olmaktadır.
Buna göre kaderimizi bizim dünya hayatımızda yaşayışımız belirlemiş ve Allah da buna göre onu ezelde takdir etmiştir. Ne var ki, biz belirlenmiş olan bu kaderimizi önceden bilmemekteyiz. Dolayısıyla günümüzde sergilediğimiz ve gördüğümüz şartlar ve davranışlar ezelde bizim kaderimiz olarak belirlenmiş değil, kaderimizi bizim dünya hayatımızda nasıl davranacağımızı ezelde bilen Allah tarafından bu davranışlarımıza göre belirlenmiş bulunmaktadır.
Bu duruma göre biz maruz kaldığımız hastalık ve ölümümüzü bilmediğimiz kaderimize bağlayamayız. Çünkü kaderimizi çizen biziz. Allah da bunun böyle olacağını ezelde bildiği için takdir ezelidir. Bu da değişmez.
Bizim yaptığımız hareketlerden ve davranışlarımızdan ve bunların sonunda maruz kaldığımız neticelerden sorumlu oluşumuz bu hareketlerimizi ancak kendi irade ve isteğimizle sergiledikten sonra fark etmiş oluyoruz. Dolayısıyla bu hareketlerimizi kendi irademizle gerçekleştirmiş olduğumuz için de sorumluluk bize ait olmaktadır.
Gerçekleşen bu neticeye de bizim ezelde çizilmiş kaderimiz olarak değil, dünya hayatımızı kendi irademizle yaşayıp bu davranışlarımızla yapmış olduğumuz hareket ve davranışlarımızın Allah’ın ezeli olan ilim ve iradesinin bir neticesi olarak düşünmemiz ve sonucunu da buna göre değerlendirmemiz gerekir.
Konuya bu açıdan baktığımızda da bizim bu işi yapıp yapmamamız her ne kadar ezeli olarak Allah tarafından biliniyorsa da biz bunun ne olduğunu bilmiyor ve her davranışımızı kendi irademizle gerçekleştiriyoruz. Bundan dolayı da sorumluluk hiç şüphesiz bize ait olmaktadır. Günümüzde bu hastalığın bize bulaşması da bundan kurtulmamız da bizim kendi irademizle sergilediğimiz davranışlarımızın neticesidir.
Bu sebeple de meydana gelen neticenin sorumluluğu bize aittir. Dolayısıyla bu yaygın hastalıktan korunup korunmama konusundaki davranışlarımız tamamen bizim sorumluğumuzdadır. Bundan kaderimizi sorumlu tutmamız mümkün değildir. Zira bu kaderi biz tercih edip belirledik.
Öyleyse Allah’ın verdiği canımızı korumamız ve bu konuda gerekli tedbirleri almamız bize yüklenmiş bir görevdir. Bunun sorumluğu ve neticesi bizim irademizle yapmış olduğumuz davranışlarımıza bağlı olduğu için de bize aittir.
Unutmayalım ki, dinen korumakla yükümlü olduğumuz hususlardan birisi bize verilen hayatımızı koruma görevidir. Diğerlerini de sonraki yazılarımızda belirtmek ümidiyle sağlıklı günler dilerim.