Ramazan Sayar

Tih Denilen Engel!

Ramazan Sayar

Yıl 1516: Yavuz Sultan Selim Han Mercidabık zaferi ile Suriye'nin kilidini açmıştır. 

Osmanlı ordusu Mısır seferinde ve asker Tih çölüne çıkmak üzeredir. Tih çölü kelimenin tam manası ile aşılmaz bir engeldir. Yer sarıdır. Gök sarı. Güneş tepsi kadar iri. Hava toz yüklüdür. Kum dağları devamlı yer değiştirir. Koca çölün vahası seyrektir.

Molalar ayrı derttir. Sıcak kum vücudu kuşatır ama kumun az altı akrep, yılan kaynar. Kaypak, zemin ağırlıksız yürüyen için bile yorucudur. 

Kaldı ki yerinden kıpırdamayan toplar, silahlar, çadırlar kırbalar barutlar…

İşte böylesine sıkıntılı anlardan birinde Yavuz Sultan Selim Han atından iner. Yürümeye başlar. Sultan'ın yürüdüğü yerde hayvanına binmek kimin haddine?  

Bu işe mana veremeyen vezirler önceleri susmayı dener, yutkunup dururlar. Ama uzayınca gözleri kararır.  "Yetti gayri" deyip, Hasan Can'ın yolunu keserler. Hafif asabi bir üslupla; "Astırırsa astırsın, kestirirse kestirsin" derler. "Ama itirazımız var!" 

-Neye? 

-Askeri yürütmesine!     

Yavuz Sultan Selim Han Hasan Can'ı sabırla dinler. Beklenilenin aksine manalı manalı güler. Nedim'inin kulağına eğilir: 

"Peygamber Efendimiz önümde yaya olarak yol gösteriyorlar." der. “Söyle onlara; eğer yakışır diyorlarsa binelim atlarımıza.”

İnanın ilahi yardım ortadadır. Nitekim hiç olmadık şeyler olur. Yağmur bulutları gelir ve gölge yapar. Görülmedik yağmurlar yağar. Askerin susuzluğu gider. O güne kadar bu çölü bir haftada geçen ikinci bir ordu yoktur.

Sonunda Mısır Feth olunur ve halifelikte Osmanlı sultanlarına geçer.

Yazarın Diğer Yazıları