Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Sebeb-i Ziyâretimiz ?

Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Yoluna râm olduğunuz yüce ruhlar, kimi zaman sizi kendine bir sebeple çekiverir. 

Ben onu dedem Molla Mehmet'ten dinlediğimde henüz çocuk yaşta idim. 

Temeli ve ilk bir metrelik duvarı "Himmet Dede Taşı"ndan, kalan kısmı ise kerpiçten olan evlerinin avlusunda bulunan çeşmenin hemen dibindeki iğde ağacının altında Mesnevî'den okumalar yapardı dedesi; ne yüksek sesle ne de çok sessiz... Bir mırıltı gibi idi belki; ama onun duyup anlayabileceği tarzda bir ses tonu idi bu. Okunan şeyler, onun idrâkinin çok fevkinde olsa da oldukça hoşuna gidiyordu kelimelerin âhengi ve kendine has melodisi, sanki bir ninni gibi... 

Mevlânâ Hazretleri, dedemin tabiri ile Pîr-i Muğan ile tanışmamın hikâyesi kısaca böyle. Konya'yı İlk ziyaretim 1999 yılında Meram yolu üzerinde bulunan askerî fabrikadaki stajım dolayısıyla idi. İkinci ziyaretim ise bundan çeyrek asır sonra 20 Ekim 2023 tarihinde, sunuculuğunu Salih Sedat Ersöz Hocam'ın yaptığı ve KonTv'de yayınlanan "Şiirler ve Şâirler Yarışıyor" programı vesileyle oldu. Ayın birincisinin seçildiği ve benim de "06 Şubat Depremi"ni konu alan "Maraş Ağıdı" şiirimle katıldığım o program sonrası Mersin'e dönüş yolunda Pîr-i Muğan'a bir sesleniş olması ümîdiyle yazdığım şiirin ilk dörtlüğünü takdim ediyorum:

"Ümit dergâhına postumu serdim;
Ye'se zincir vurmak biricik derdim...
Ben de "Gel Bezmi'nde" Mevlânâ gibi;
Kula el, Allah'a rûhumu verdim!.."

Ve gelelim üçüncü sebeb-i ziyâretimize... Yine ikinci ziyârette olduğu gibi bu kez de "Dördüncü Ay Birincisi" seçilmek üzere yola revân olduk efendim. Dördüncü ay dördüncü hafta birinciliğini "Nasihatnâme" tarzında yazdığım "KIZLARIMA" şiirim ile ki, üç kızıma bir nevi hayatta izlemeleri gereken hakîkât yolunun ne olması gerektiğini anlatan bir vasiyettir bu şiirim. Şiirimi sizlere sunmadan evvel bu gelişimizde yine gazetemiz Hakimiyet'i de ziyaret ederek Yusuf Gürbüz Bey ve Ahmet Arı kardeşimin bir kahvesini içmeyi murâd ederiz. Ay birinciliği için yazdığım şiirim; yüce gönüllerinize arz olunur;

YAZDIM...

Bölündü, dağıldı uykum dün gece;
Hayâl âleminde, yüzdüm de yazdım!
İsraf etmeyeyim diye tek hece;
Sözümü eledim, süzdüm de yazdım!..

Türlü türlü belâ ile çiledim;
Allah'tan dâimâ hayrı diledim;
Kalemimi kılıç gibi biledim;
Haset eden hasmı, üzdüm de yazdım!..

Hani sen sözünden caymayacaktın;
Günleri ay bilip saymayacaktın;
Aşkı ortalığa yaymayacaktın;
Ahd u peymânımı, bozdum da yazdım!..

Bir bûsene, gerek var mı izine?
Şu dertli başımı koysam dizine!
Ermek için bu sevdânın gizine;
Ben aşkın sırrını, çözdüm de yazdım!..

Sanma ki bu dünyâ ziynetli tepsi;
Bakarsın kaybolur bir anda hepsi!..
Daha yaşıyorken öldürüp nefsi;
Ben kendi kabrimi, kazdım da yazdım!..

Aşkın kırıntısı varsa solunda;
Farkı yoktur kıtlığın da bolun da!..
Güllerle bezeli sevdâ yolunda;
Nefsimi havanda, ezdim de yazdım!..

Yana yana çölde, geçti her günüm;
Mecnûnca sevmekmiş bilinen ünüm!
Sana müptelâyım sana düşkünüm;
Sevdânın sırrını, sezdim de yazdım!

İstemem o yâri, kıymet bilmeyen;
Oturup soframa ekmek dilmeyen;
Akan yaşlarımı bir kez silmeyen;
Feleğe gücendim, kızdım da yazdım!..

Ettiğin ezâya köpürdüm, kızdım;
Sen kalabalıkta bense yalnızdım!
Karanlık göklerde kayan yıldızdım;
Kalbinden içeri, sızdım da yazdım!..

Allah'ı anarak her bir nefeste;
Kul Kozâkî tüner dar bir kafeste!
İlâhî çağrı var duyduğum seste;
Elimde kalemim, yazdım da yazdım!..

Yazarın Diğer Yazıları