
'Pankartı Kim Doğurdu?'
Ayla KAYMAZ
Futbol sahasında açılan bir pankartla yeniden gündeme oturan “normal doğum mu, sezaryen mi” tartışması, bu ülkenin hakikaten ne kadar “boş zamanlı” meselelerle meşgul edildiğinin somut bir örneği haline geldi.
Evet, ben normal doğumun, kadının doğasına uygun olduğuna inanıyorum. Bedenin mucizevi bir süreci yaşayarak kendi ritmini bulması, doğumun doğal akışında ilerlemesi elbette ki özendirilmeli. Ama bu tercih, bir başka tercihi küçümsemek, ötekileştirmek, sorgulamak anlamına gelmemeli.
Sezaryen, kimi zaman annenin, kimi zaman bebeğin sağlığı için zaruri bir karar olur. O anda yaşanılan korkular, riskler, tıbbi gereklilikler… Hangi doğum şekliyle dünyaya geldiği bir çocuğu eksik yapmaz; hangi şekilde doğurduğu da bir kadını daha az anne yapmaz.
Asıl tuhaf olan ne biliyor musunuz? Doğum gibi mahrem, kişisel, bedensel ve psikolojik bir sürecin ortasına, 11 erkekten oluşan bir futbol takımının “doğru yolu gösteren” bir pankartla çıkması! Niyet masum olsa da dil, üslup ve bağlam hiç öyle değil. Kadının doğumuna dair bir pankartı açmaya neden 11 erkek kendini yetkili hisseder? Neden o pankartı tutan ellerin hiçbiri o doğumhanede olmayacak ellerdir?
Ve soralım: Ülkenin tek gündemi gerçekten bu mu?
Her gün milyonlarca insan açlık sınırında yaşarken, eğitime ulaşım fırsat eşitliğinden fersah fersah uzaklaşmışken, sağlık sistemi bir telefon randevusuna bile ulaşamayan binlerle doluyken, liyakat yerle bir olmuşken… Bu kadar derdimiz varken gerçekten tutup da doğum şekli üzerinden mesaj vermek mi kaldı?
Kadın bedeni üzerinden yapılacak her tartışma kadını ötekileştirir. Hele bu tartışmayı kadınlar yapmıyorsa, hele o tartışmanın yapıldığı yer futbol sahasıysa…
O pankartı kim doğurdu bilmiyorum ama doğurulan şey toplumsal bir hassasiyet değil, toplumsal bir saygısızlıktır. Bize düşen ise her kadının doğum kararına, bedenine ve anneliğine saygı duymak. Herkes haddini bilmeli. Hangi alanda futbol oynayacağını da.