Ayla KAYMAZ

Terbiye!

Ayla KAYMAZ

Bir çocuğun kalbi, taptaze bir beyaz sayfa gibidir. Üzerine yazılan her kelime, her bakış, her ses tonu bir iz bırakır. Biz yetişkinler ise çoğu zaman farkında bile olmadan o sayfaya gelişigüzel notlar düşeriz. Anlık kırgınlık, kızgınlıklarımızın esiri olur hıncımızı çocuklardan alırız. Sonra zaman geçer, bizim ruhumuzda bir ağrı olur bu tavır. Geri dönmeyi bilmeliyiz, özür dilemeyi , o anlık hatayı zîra biz unuturuz ama o asla unutmaz.

Çocuk terbiyesi, anne babaya ait en büyük sorumluluklardan biridir. Bu sorumluluğu başkalarına devretmek, başkalarının yanında çocuğu azarlamak ya da dışarıdan birinin ona ders vermesine müsaade etmek, o küçük kalpte derin yaralar açabilir.

Çoğu zaman, “Bu yaptığı doğru değil, hemen burada uyarmalıyım.” diye düşünürüz. Özellikle bir ortamda, akrabaların, komşuların, öğretmenlerin ya da arkadaşların yanında çocuğumuzu sertçe azarlamak cazip gelebilir. Çünkü o an için sorunu çözmek isteriz. Ancak o küçük bedenin içinde büyüyen duyguları hesaba katmayız.

Çocuğunuzu başkalarının yanında terbiye etmek aslında onu utandırmak, aşağılamak ve savunmasız bırakmaktır. O an durumu kavrayamaz, yalnızca herkesin içinde mahcup olduğunu ve size kırıldığını hisseder.

Öte yandan, çocuğumuzun eğitimine katkıda bulunmak adına başkalarının onu azarlamasına ya da “terbiye” etmesine de göz yumarız. Bir öğretmen, bir büyükanne, bir komşu ya da sokakta tanımadığımız biri bile çocuğumuza sert sözler söyleyebilir. Peki, bir başkasının otoritesine teslim edilen çocuk ne hisseder?

Otoritenin kimde olduğunu şaşırır. Kendini koruyamayacağını, herkesin onu yargılama hakkı olduğunu düşünmeye başlar. Daha da kötüsü, ebeveynine olan güvenini kaybeder. Çünkü onun en büyük sığınağı, en çok yanında güvende hissetmesi gereken kişiler, başkalarının karşısında onu korumamıştır.

Biz yetişkinler, hayatın koşuşturmacasında pek çok olayı unuturuz. Ama çocuklar unutmaz. Belki aynı kelimelerle hatırlamazlar, ama hissettiklerini hep saklarlar. Kendini küçümsenmiş, çaresiz, mahcup hisseden bir çocuk, büyüdüğünde o duygularla yaşamaya devam eder.

Bir çocuğun eğitimi ve terbiyesi, onu küçük düşürmeden, yalnızca ailesinin mahremiyetinde yapılmalıdır. Çünkü terbiye, kırarak değil inşa ederek verilir. Ve o inşa, ancak sevgiyle, sabırla ve anlayışla olur.

Çocuğunuz büyüdüğünde sizin sesinizi nasıl hatırlamasını isterdiniz? Bir azar, bir utanç duygusu mu? Yoksa güven veren, sevgiyle yönlendiren bir ses mi? O halde bugün ona öyle seslenin.

Yazarın Diğer Yazıları