Dr. Salih Gürbüz

Sosyal Medya İletişimi

Dr. Salih Gürbüz

Günümüzün hızla gelişen teknolojilerinin iletişim alanına kazandırdığı en önemli araçlar arasında sosyal medya sayılabilir. İletişim alanı önemli bir araç kazanmış olmakla birlikte iletişimin doğal alanının dışına çıkıldığı, iletişimin gerçek kimliğinden uzaklaştığı da tartışılabilir. Sınırları olmayan, sınırsızlığın bir ödül gibi sunulduğu bu alanda iletişimin saygın kuralları gün geçtikçe harcanmakta ve tüketilmektedir denilebilir. Şüphesiz gülü seven dikenine katlanır denilebilir, ama burada gülün ne olduğu karmaşası da ortaya çıkmaktadır. Sosyal medya bir “gül” müdür?

Yüz yüze iletişim kurup “gül gibi geçinip giderken”, sosyal medya hesapları sayesinde insanların ne tür problemlerle karşılaştığı konusunda sayısız örnekler mevcuttur. Aynı zamanda ve mekânda ayrı ortamlardaymış gibi aynı odadaki havayı soluyan insanlardan, yüz yüze bakarken söylenmeyecek, ar duyulacak sözleri rahatça söyleyen ve bunu bir özgürlükmüş gibi sonuna kadar savunan insanlarla sosyal medya ortamlarında karşılaşılabiliyor. Sosyal medya kullanımında ki bilinçsiz davranışlar saygıyı, mahremiyeti hızlı bir şekilde tüketmeye sebep oldu. Saygının olmadığı yerde ise, hakaret ve türevleri olan her türlü kötü iletişim ürünleri gün geçtikçe insanların arasını açtı ve ayrıştırdı. Şüphesiz ki günlük yaşamın her alanında olduğu gibi sosyal medya da insanlar herhangi bir konuda düşüncelerini rahatlıkla ifade etme özgürlüğüne sahiptir. Hatta ortaya konan herhangi bir ürün, espri ve mizah malzemesi olarak da tüketilebilmelidir.

İletişimde, ister kişilerarası olsun isterse sosyal medyada, iletişimin her tür ve ortamında kullandığınız araç ne olursa olsun; “sorunlu” bir değil “sorumlu” bir dil geliştirmek ve bu dilin sürdürülebilirliğini sağlamak için zihinsel bir fedakârlık yapmak gerekiyor. Günümüz insanının hız ve hazza olan makûs tutkunluğu, iletişimde de düşünme eyleminden ödün verilmiş paylaşımlarla kendini gösterebiliyor. Burada özellikle dikkat edilmesi gereken “düşünerek iletişim” kurabilmek adına yeteri düzeyde zaman yönetiminden haberdar olmaktır. Günümüzde insanlar sosyal medya paylaşımlarında anlık duygularını yazı ya da görsellerle takipçileriyle çekinmeden paylaşabiliyorlar. İnsanlar her bir ruh halini sosyal medyadaki arkadaşlarıyla paylaşmak zorundaymış gibi yoğun bir hissiyat içinde yaşıyorlar. Bu durum mahremiyetin ortadan kalkmasına sebep oluyor. Mahremiyeti ortadan kaldıran bu süreç zaman yönetimi konusunda yeteri kadar özverili davranmamaktan kaynaklanıyor.  Zamanını iyi yönetemeyen, zamanla derdi olmayan, zamana söz geçiremeyen, zamanın oyuncağı olmuş bireyler maalesef aklına geleni söyleyen bireyler olarak karşımıza çıkabiliyor. “Aklına estiği gibi iletişim” olmaz. Sosyal medyada iletişiminde birinin diğerine duymadığı saygıyı ve ötekileştirme hırsının ürünleri olarak değerlendirilebilecek çok fazla paylaşıma günlük yaşamda karşılaşılabiliyor. Nezaketin, saygının olmadığı yerde kaliteli bir iletişim asla var olmayacaktır. Şüphesiz ki herkes her şeyi beğenmek zorunda değildir. Ancak bir konu hakkında paylaşım yapılacağında karşı tarafın refleksleri dikkate alınması gerekir. Kurulan cümleler ve seçilen görsellerle konunun muhatabı olacak olası kitlenin üzerinde kışkırtıcı bir baskı kurulmaması önemlidir. İnsanların dil, din, ırk, cinsiyet gibi özelliklerine göre ayrıştırıcı her türlü paylaşımdan kaçınmak gerekiyor. İnsanların inanç değerlerini, yaşadıkları şehri ve coğrafyayı, konuştukları dili ya da aksanı, giyimden, yeme içmeye kadar geleneksel ve kültürel özelliklerinin yansıdığı unsurları sosyal medyada tüketim malzemesi haline getirmemek gerekiyor.   

Her ne sebeple olursa olsun, insanlar iletişim kurarken nezaket sınırlarını zorlamamalıdır. İletişimde hoşgörünün en önemli anahtar olduğu unutulmamalı ve herkes tarafından korunması gereken bu özelliklerin sosyal medya kullanıcısı olan günümüz insanının sosyal medyada ki paylaşımlarında da bunu sürdürmesi gerekir.

“Ötekileştirme dilinin” iletişimden ötelendiği bir iletişime ihtiyacımız var.

Yazarın Diğer Yazıları