Kerim Küçüksarı

Kararsızım!

Kerim Küçüksarı

Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin seçimini bu Pazar yapacağız. Sahada ve sosyal medyada cereyan eden olayları incelemeye çalışıyorum, taraflar hayli gergin! Daha da ilginç tarafı bir tarafta politikaları, ne yapacağı, nasıl adımlar atacağı, kazanımlar ve demokratik ortamın sekteye uğrayıp uğramayacağı konusu muamma! Söylenen tek şey “Tayyip gitsin de nasıl giderse gitsin.” Bu şekilde bir politika olmaz. Diğer tarafta da binlerce askerimizin katili PKK terör örgütü mensubunun ceza evlerinde yatan militanlarının 15 Mayısta serbest kalacağını deklare edip, bu seçimde mutlaka Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi gerektiğini söyleyen PKK kadroları. Nitekim destekleyecekler de!

Bu olaylar konuşulunca “Tayyip’te konuştu, o konuşunca iyi, CHP konuşunca mı kötü” diyorlar. Algı yönetimi hep bir ağızdan olunca iyi gidiyor. Ama bir gerçek var, daha önceki seçimlerde “her evden bir oy HDP’ye” denilerek CHP’lilerin çoğunluğu HDP’yi desteklemedi mi? Evet destekledi. Teröristler ilk kez sol partilerin desteği ile meclise sokulmadı mı? Evet sokuldu. Ama bunları kimse konuşmuyor?

Osman Öcalan TRT’ye çıkartıldı, Evet haberli ya da habersiz çıkart(tır)ıldı. Fakat teröre destek veren Demirtaş ve belediye başkanları hakkında yasal işlemler de yapıldı. Belediyelere gönderilen devletin parasını PKK’ya akıttıkları ve suçları sabit olduğu için bugün hapisteler. Birileri bunları çıkartacağım diyor ve ekliyor, yargıya güvenmediğini söylüyor. Bu günün yargısına güvenmiyorlar, peki yarın geldiklerini varsaydığımızda o yargıya güveni nasıl sağlayacağız? Senden olunca iyi, benden olunca mı kötü? Yargı sana göre veya bana göre mi karar verecek?

CHP’nin Muhafazakârları Sağ Partilere Oy Vermez!

CHP’nin muhafazakâr seçmenleri her ne sebeple olursa olsun, Sağ partilere oy vermez. Bu sebeple sağ tarafın muhafazakârları da sol partilere oy vermeyebilir, bu durumu sağduyu ile karşılamak gerekir. 

Son zamanlarda sosyal medyada yazıp çizen sol seçmen, sağ düşünceliler için o kadar ağır cümleler kullanıyorlar ki, demokrat olduklarının “koca bir yalan” olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Kendinden olmayana tahammülleri yok.

Bu sebepledir ki, bu kin ve düşmanlık dolu sözler yeni 28 Şubatların kapılarını aralamaya fazlasıyla yeter. Geçmişi unutmamak gerekir. Unutmadığın gibi yeni nesillere doğru bir şekilde de aktarmak gerekir ki tarihinden bihaber bir nesil ortaya çıkmasın. Bu konuda asıl sorumluluk aileye düşüyor. 

Türkiye’nin Etrafı Neden Kuşatıldı?

Son zamanlarda ülke olarak sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. El hak doğru, yaşanan ve anlatılan çok şey var altına imzamı atarım. Fakat bir gerçeği ifade etmekte fayda var. Her ne kadar bazıları kabullenmese de! Devlet-i Aliyye işbirliği içerisinde yıkıldıktan sonra 1944 yılının ortalarına kadar İngiliz mandasında, 1944 yılından 2006 yılına kadar Amerikan mandasında kalıyor. 

Kesin olarak söylemek gerekirse 2006 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyeti yaşanan ya da eleştirilen tüm eksiklere rağmen bir bağımsızlık mücadelesi veriyor. Usta gazetecilerden Alper Tan ağabeyin ifadesi ile “2006 yılında neler olduğunu ilerleyen yıllarda herkes öğrenecek ve tarih kitapları bu konuyu geniş bir şekilde yazacak.”

Amerikan, İngiliz, Fransızlar ve müttefikleri yıllardır Ege’de, Adalarda, Akdeniz’de, Suriye’de askeri yığınak yaptı ve hazır bir şekilde Türkiye’de bir karışıklık çıkmasını bekliyorlar. Dertleri Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinden çekilmesi ve eskiden olduğu gibi “mandayı” kabul etmesi.

PKK, içerideki işbirlikçileri ve hapishanelerdeki azılı suçlular… Bir el hepsini bir araya getirmek sureti ile iç karışıklık çıkartmak istiyor. Ki Türkiye dış müdahalelere açık hale gelsin.

Olmaz demeyin Pakistan Başbakanı İmran Han’ı dün tutuklayanlar bize de bu zulmü reva görür. Allah akıl vermiş, düşünün!

Ağızlarında Bir Sakız “Özgürlük Gelecek” 

Özgürlük yok mu ki gelecek! İlk özgürlük gelecek dediklerinde devletimiz Osmanlıyı yıktılar. Hatırlayın! Irak’a özgürlük gelecek dediler Irak mahvoldu ve terörist adı altında 1 milyon 200 bin’den fazla vatanını seven insanı öldürdüler, Libya’ya özgülük gelecek dediler, ülke tarumar oldu, terör kol geziyor, Kaddafi dönemini mumla arar oldu. 

11 Eylül’de Amerika’da ikiz kuleler yıktılar. Faturayı Afganistan’a kestiler. Afganistan’a özgülük gelecek dediler milyonlarca insan öldürüldü. 

Afganistan işgalinin faturası Afganlılara çok ağır ödetildi. Afganistan Vatandaşlık ve Nüfus Veri Başkanlığı’nın 31 Ağustos 2021 tarihi itibariyle tuttuğu kayıtlardan alınan veriler;

ABD ve Müttefiklerinin 2001-2021 arasında işgal ettikleri Afganistan’da Afgan halkına ödettiği fatura;

Öldürülen; Sivil sayısı 2 milyon 230 bin, Asker, polis, güvenlik görevlisi sayısı 307 bin, Afganistan’ın kurtuluşu mücadelesine katılan, işgal güçlerinin “terörist” dediği insan sayısı 783 bin. 06-13 yaş kaybolan, kaçırılan çocuk sayısı 102 bin, Savaşta sakat kalmış sivil, asker, polis, güvenlik görevlisi sayısı 2 milyon 780 bin, Savaş nedeniyle dağılan, yurtlarından edilen, ülkesini terk etmek zorunda bırakılan aile sayısı 396 bin.

Bu rakamlar resmi kayıtlardan elde edilen bilgiler, bu rakamlara ortalama %20 daha ilave edebilirsiniz. Devlete ulaşmayan, ulaşsa da sisteme girilmeyen kayıplarla bu rakamların çok daha fazlası...

İşgal üzerinden 20 yıl geçti. ABD ve müttefikleri ile işbirlikçilerinin Afganistan’a getirdiği “özgürlüğün” bedeli yaklaşık 3 milyon 600 bin Afgan vatandaşının öldürülmesi, 7 milyon civarında vatandaşının da savaşlarda sakat kalmasıdır.  

Fırsatları olursa işbirlikçileri ile birlikte Türkiye’yi de böyle bir bataklığa sürüklemek istiyorlar. İslam ülkelerinin hamisi olarak gördükleri Türkiye’yi ele geçirirlerse altmışa yakın İslam ülkesine de diz çöktüreceklerini biliyorlar.

Biz de şunu biliyoruz ki devletimiz güçlüdür, gereken hazırlıkları yapmıştır. Milletimizin feraseti de dönen dolapları görmeye fazlasıyla yetecektir.

Özgürlük vaatlerine bir de bu açıdan bakın istedim. Kararsızım derseniz belki kararınız daha da netleşir.

Yazarın Diğer Yazıları