Kerim Küçüksarı

Siyasetin Kamburları

Kerim Küçüksarı

Türkiye seçim atmosferine girdi. Tek başına %50+1 oy alacak bir parti görünmüyor. Cumhurbaşkanlığı’nı almak isteyen partilerin ittifak çalışmaları da şekillendi diyebiliriz.

Her partinin bir tabanı var. Partisi ne yaparsa yapsın, isterse girdiği her seçimi kaybetsin, oyunu ondan başkasına vermiyor. Partisine sadık olan bu kitle, hayatından memnun olduğu için seçimlerin kaderini etkileyemez. 

Seçimlerin kaderini “gözlem yapan, ekonomik gidişatı, eğitimi, adaleti sorugulayan, etrafında ve dünyada ne olup bittiğinden haberdar olan”  kitle  etki etmektedir. 

Bu seçmen kitle hiçbir yere sadık değildir, sorar sorgular ve reyini icraatları kafasına yatan siyasi partiden yana kullanır. Bu kitle anketlerde kararsız kitle olarak görünür. Son dönemde bu kararsız kitlenin oy oranı %20’lerin üzerinde diyebiliriz. Kararsız olan bu kitleyi hangi siyasi partinin etkileyeceğini hep birlikte 15 Mayıs günü görmüş olacağız. 

Aday Adaylıkları Başladı.

Milletvekili aday adaylık başvuruları başladı. TBMM sıralarında yer alma hayali kuranlar, aday adaylığı başvurularını yaptı. Siyasi partiler aday adayları arasından bir eleme yapacak, nihai adaylar listesini açıklayacak. 

Dünya değişti, Türkiye de değişti değişmeye de devam ediyor. Eskiden olduğu gibi “ceketimi koysam kazanır” dönemleri Fakıbaba ile bitti. İstanbul ve Ankara Belediye başkanlığı seçimleri ile de perçinlendi.

Bir siyasi parti bir şehirde kazanmak istiyorsa milletvekili adayları çok öne çıkıyor. Daha önce CHP’ye hiç oy vermemiş seçmen, Cumhurbaşkanı olarak Reise oy vereceğim ama partide kimin adayı kafama yatarsa ona oy veririm diyor. 

Bu sebeple seçmen milletvekilinde bir takım özellikler arıyor. Toplumun sevdiği, ülkesinin ve milletinin yarınlarında söz sahibi olmak isteyen, ülkesine ve milletine çıkar beklemeden hizmet edecek, milletvekilliği bittiğinde de bıraktığı işine “ter temiz” geri dönecek sağlam duruşlu, çizgisi İslam olan vekil adaylarının belirlenmesi oyların da rengini belirleyecek. Dostlar bunlar hayal demeyin. İstenmesi halinde olur. Unutmayalım bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah, o toplumu değiştirecek değildir. 

Siyasetin Kamburları

Her siyasi partinin bir kamburu vardır. Siyasi partiler de bu kamburlarından arınmadığı, kurtulmadığı müddetçe daha ileriye gidemiyor. Bu seçim kaburlardan arınmak için bir fırsattır.

Geçtiğimiz yıllarda bir Milletvekili ile görüştük. Milletvekili, “bu memleketten, bu memleketin insanından bıktım” demişti. Bende milletvekiline “istifa et, sen memleketten ve memleket insanından, memleket insanıda senden kurtulsun” demiştim. 

Memleketinden bıkan bir milletvekili partisine kamburdur,

Millete kul hakkını anlatan ama memur mülakatlarında müntesiplerinin listelerini vekillerin eline tutuşturan yapılar ve bu yapıların “oy uğruna” değer görmesi kamburdur, 

Kibrinden kararmış, halka tepeden bakan, konuşmasını, buyur etmesini, vatandaşla görüşmesini muhataplarına karşı lutuf sayan teşkilatlar ve bu teşkilatlarda barınanlar kamburdur,

“Yanık” makamlardan “zengin” konuşmalar yapanlar, aileyi param parça eden, babayı değersizleştiren eserlerini, Müslüman Türk toplumunun değerlerine göre değiştirmek yerine “kırmızı çizgi”leri olarak savunmaları hem millete, hem partisine “kamburdur”,

“Toplumsal cinsiyet eşitliği” gibi süslü cümlelerle, ahlaksızlığı ile helak olan Sodom ve Gomere halkının işlediği melanetleri bugünün süslü cümleleri ile normalleştirmeye çalışmaları ve bu ahlaksızlıkları savunmaları bu milletin “kamburudur”.

Milletin inancından örütü çocuklarına Kur’an öğretmek için uğraşmasını “çağdışı” olarak niteleyen, inanç “özgür”lüğünü savunamayanlar “kamburdur.”

Ülkesinin insanını inancı da dahil, üçgen kafalı, kare kafalı, dikdörtgen kafalı şeklinde ayrıştıran kitleler siyasi partilerin kamburudur.

Kamburları artan siyasi partiler, kamburlarını görmek istemese de vatansaş görüyor. Hele hele genç kitlenin gözünden “kibirli hareketleri” hiç kaçmıyor.

Bu seçimlerin kendileri için çok önemli olduğunu düşünen ve kazanmak isteyen bir siyasi parti, önce kamburlarını temizlemeli ve milletin değer verdiği doğru insanları milletvekilli adayı göstermelidir.

Yeniden Refah Partisi seçimlere tek başına gireceğini açıkladı.

Her nekadar farklı çevrelerden tepki olsa da Yeniden Refah Partisi için doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki 10-15 sene sonrasını hayal ettiğimde, Türkiye’nin en genç Genel Başkanının Fatih Erbakan olacağını görüyorum. 

Fatih Erbakan, milletvekili adaylarını doğru tercih eder, politikalarını doğru anlatırsa, teşkilatları iyi çalışırsa tepki oylarını, kararsızların oylarını ve gençlerin oylarını partisine çekebilir. 

Bu seçim çetin siyasi mücadelelere sahne olacağa benziyor. Sırça köşklerde, son model jiplerinin içerisinde konfor alanında yaşayanlar fısıltıları duyuyor mu bilmem ama, deprem bölgesinden gelen fısıltılar seçimlerin kaderine etki edecek gibi görünüyor. 

Allah hesapsız bir şekilde milletinin, memleketinin yanında olanların yardımcısı olsun. 

Okurlarımızın ve milletimizin Ramazan-ı Şerifi mübarek olsun.

Yazarın Diğer Yazıları