Latife ÖGE AKIN

Başlıksız yazı…

Latife ÖGE AKIN

Ne yazacağımı, nasıl yazacağımı bilemedim, dolayısı ile uygun bir başlık da bulamadım. İçim karmakarışık. Ne üzgünüm, ne mutlu, ne sinirli, ne sakin… Karmakarışık… Mesleğin içinde olmam hasebiyle haberlerden uzak kalamıyorum ama tek bir seçim, politika, siyasi cümlesine daha tahammülüm kalmadı. Herkes nefret kusuyor. Herkes karşı görüşü düşmanca tanımlıyor. Karşı taraf her kimse vatan haini. Herkes bir tek kendini vatansever zannediyor. Yapılan iyi şeyler de kötü şeyler de unutulmuş. Görüşünü savunduğu partinin doğrusunu da yanlışını da unutmuş, papağan gibi sadece aynı cümleler dönüyor.

 Adamın biri kötü yoldan para elde eder ve bir inek alır. Daha sonra bundan çok pişman olur ve bunu iyi bir şeye çevirmek için ineği Hacı Bektaşi Veli'nin dergahına bağışlamayı düşünür. Dergahlar o zamanlar aş evi şeklinde de kullanılan yerlerdir. 

Adam Hacı Bektaşi Veli'nin dergahına gider ve olanları anlatır. İneği dergaha bağışlamak istediğini söyler. Hacı Bektaşi Veli helal olmadığını söyleyerek kurbanı istemez.  Bunu duyan adam ineğini alır ve Mevlevi dergahına gider. Aynı şeyleri Mevlana'ya da anlatır. Mevlana ise büyük bir hoşgörü ile ineği kabul eder. Adam durumu Hacı Bektaşi Veli'ye de anlattığını, fakat onun ineği kabul etmediğini söyler. Bunun üzerine Mevlana şöyle yanıt verir.

 -Biz karga isek Hacı Bektaşi Veli şahindir. Bizim konduğumuz leşe o konmaz. Bu nedenle de biz bu hediyeyi kabul etsek de o kabul etmez.  Adam bunun üzerine tekrar Hacı Bektaşi Veli'nin dergahına gider. Durumu anlatır. Kendisinin kabul etmediği ineği Mevlana'nın kabul ettiğini söyler. Hacı Bektaşi Veli ise şöyle yanıt verir:

 -Bizim gönlümüz su birikintisi iken Mevlana'nın ki bir okyanustur. Bu sebeple bir damla ile bizim gönlümüz kirlenir fakat onun gönlü kirlenmez. Bu sebeple Mevlana senin hediyeni kabul etti der.

Pazar günü seçim yapıldı. Ne yazık ki ikinci tura kaldı. Ne yazık ki diyorum da elbette hayırlısı neyse o olsun. Ama şu bir gerçek ikinci tura kalması piyasaları çok fazla zorlayacak. Pandemi etkisi ekonominin üzerinden tam olarak silinmemişken bir de seçimin ikinci tura kalması çok kötü oldu. Allah hepimizin yardımcısı olsun.

İşin bir sürü boyutu var ama benim önceliğim şu, birlik olmamız gerektiğini unutmayalım. Yarın yine akrabamızla, komşumuzla yüz yüze bakacağımızı unutmayalım. Tevazu ve iyi niyetin her zaman kazanacağını, hiçbir güç ve makamın bunun üstüne çıkamayacağını unutmayalım. Politikacıların düşmanca söylemleriyle gaza gelmeyelim. Makam peşinde olanların sözleriyle, makamına bile giremeyeceğimiz insanlar için her derdimizde kapısını gözü kapalı çalacağımız dostlarımızı, akrabalarımızı, komşularımızı kaybetmeyelim.

Başına bir iş gelse iki elimiz kanda olsa koşacağımız insanları siyasi görüşü için kırmayalım.

Büyükler büyüklüğünü bilsin, birleştirici ve hoşgörülü sözleriyle, dualarıyla küçükleri yönlendirsin. Küçükler de biraz uyanıp, hayata karışıp, büyüklerini dinlesin. Ağaçtan, domatesten farksız yaşayan gençlerimiz var, hatta ağaç ve domates kadar bile niteliği olmayan. Lütfen biraz kendinize gelin, mesele sizin geleceğiniz. Her şeyimiz en uçlarda. Yaşlılarımız ayrı alemde. Gençler kimisi ot gibi, kimisi şımarıklıktan, asilikten kendini kaybetmiş. Kimisi tüm isyankarlığını siyasete kanalize etmiş, saydırıyor da saydırıyor. Kabul ediyorum ve son on yıldır özellikle çekinmeden, korkmadan söylüyorum. At izi, it izine karışmış durumda. Ama öyle ya da böyle biraz akıl, mantık ve en önemlisi hoşgörü ile bakın her şeye. Körü körüne değil biraz araştırarak savunun inandığınız değeri. Ne sağcısı farkında, ne solcusu. Hakikaten Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun,  Necmettin Erbakan hocanın dediği gibi, parti tutmayı futbol takımı tutmak zannediyor kimisi. Dolayısıyla ne tartışmalar dozunda, ne savunmalar, ne yermeler dozunda, ne övmeler.

Sonuç ne olursa olsun, biz bir milletiz. Hem de gerçek ruhunu, benliğini hiç kaybetmemiş bir milletiz. Biz merhametli, vefalı bir milletiz. Lazı, çerkezi, türkü, kürdü hepimiz biriz. Yarın yine biz bir sofrada toplanacağız. Birlikte saf tutup, namaza duracağız. Bir törende askerimizi, polisimizi izleyip göğsümüzü kabarta kabarta gurulanacağız. Bayram gelecek, siyasi görüşü yüzünden yüz çevirdiğimiz eşimizle, dostumuzla kapı kapı dolaşıp bayramlaşacağız, düğünler olacak, halaylar çekip, karşılıklı oynayacağız.

Kim kazanırsa kazansın, güzellikler bulsun bizi. Benim güzel ülkem, bir yuva gibi huzurla dolsun, bereketle dolsun. Yeter ki biz bir olduğumuzu aklımızdan çıkarmayalım. Kim ne derse desin. Birimiz Mevlana, birimiz hacı Bektaşi Veli, birimiz İbni Sina, birimiz Nene Hatun. Birimiz Yunus Emre, birimiz Akşemsettin. Birimiz Atatürk, birimiz Hoca Nasreddin… Bir oldukça güçlüyüz. Birbirimizi sevdikçe güzelleşecek her şey.

Sevgiyle kalın efendim…  

Yazarın Diğer Yazıları