
Ramazan'ın da ruhunu çaldılar…
Latife ÖGE AKIN
Ahlak insanı insan yapan, diğer canlılardan ayıran en önemli değer. Saygı, çevreye, doğaya, insana, canlıya her şeye saygı duymak, duyabilmek insana ne çok yakışıyor.
Toplum içinde yaşam kalitesini arttıran, değerlerimizi, kıymet verdiğimiz herşeyin kalitesini yükselten en önemli unsurdur.
Günümüzde, yaşadığımız bu zamanda maalesef çok yaşlı olmasak da biz bile geçmiş yılları özler olduk. Bizim atalarımız ise zaten daha bir şaşkın yeni neslin karşısında.
Umutla bişeyler söylemek, gelecek için, yarınlar için çok güzel günler yakındır demek çok isterdim. Maalesef yarınlarımız dediğimiz gençlerimize hiç umutla bakamıyorum. Saygıdan, ahlaktan, empatiden bi haber, pervasız, edepsiz, ruhu olmayan, mekanik bir sürü robot ordusu bizi bekliyor. Tabi istisnalar hariç. Atasına, ailesine bağlı, özünü kaybetmemiş, islam ahlakı taşıyan, büyüklerine saygılı, küçüklerine karşı merhametli, vatanı, milleti, bayrağı için yaşayan gençlerimiz de bu topraklarda var, oldu ve hep olacak. Allah sayılarını arttırsın.
Bize küçükken öğretilen kıyamet alâmetleri, ahir zamanda olacaklar tek tek karşımıza çıkıyor.
Toplu taşıma araçlarında, okullarda hatta camilerde bile öyle şeylere şahit oluyoruz ki; insan bu mu gençlerimiz, bu mu müslüman evladı, bu mu ecdadın bize bıraktığı değerlerin gelecekteki muhafızları demekten kendini alamıyor.
Bence ülkemizin en büyük sorunu gençlere yatırım yapılmaması. Sokaklarda, caddelerde her anlamda çürütülen koskoca bir çocuk sürüsü var. Ne eğitim anlamında, ne ahlak anlamında, ne milli ve manevi değerler anlamında hiç bir fikri olmayan yazık edilmiş koskoca bir ordu var.
Gelecek kurma kaygısı olmayan, helal haram bilinci olmayan, asalak olmaktan korkmayan, hedefsiz, amaçsız çocuklar ve “bütün bu genellemelere dahil olmak zorunda kalan ahlaklı, bilinçli, kendini yetiştirme çabası olan, emek vermenin değerini bilen, helal kazanmak için gençliğini ikinci plana atan nice genç…”
Şu gençlerin ağzındaki “ben özgürüm, bana karışamazsın” kelimesi kadar iğrendiren bir şey daha yok herhalde… Babası değil dedesi yaşındakiler uyardığında “onlar sizin zamanınızdaydı dedeee” diye ağzını yaya yaya konuşan, gün yüzü görmemiş küfürleri kadın erkek demeden parklarda, sokaklarda ayyaşlar gibi savuran nesil özgürlüğü bu zannediyor. Çünkü böyle öğreniyor. Mahremiyeti telefonlardan öğrenen ergenler soyunmayı, küfür etmeyi, nasihat veren yaşlıyla alay etmeyi meziyet zannediyor. Hani kaba tabiri en kibar haliyle söyleyim daha dün annesinin altından bezini aldığı sıçırtmanın muhabbetinde 2 flörtü bir sevgilisi olduğunu duyuyoruz. Hayatlarını hiç ediyorlar.
Bütün bunların acilen toparlanması lazım. Bunun nasıl yapılacağını elbette bu işin uzmanları bilir. Biz duyurmakla mükellefiz. Çözüm mercii değiliz. Şahsi kanaatim en başta reşit olma yaşının acil acil acil olarak yükseltilmesi. En az 25 olarak düzenlenmesi. 25 yaş altı yarım akıllıların hataları sadece gariban anne babalarını perişan etmekle kalmıyor, toplumun kökünde sayısız dinamitler patlatıyor.
Mübarek Ramazan ayı gelmiş, aslında müthiş bir manevi havası olan bu ayda bile o ruhu bulamayışımızın en büyük sebebi toplumdaki ahlaki çöküştür vesselam…