Mehmet Bina

 Ashab-ı ikramın peygamberimize bağlılıkları.

Mehmet Bina

06.Şubat 2023 pazartesi, ülkemizde meydana gelen depremde vefat edenlere Rabbimizden Rahmet, yaralılara Allah'dan şifalar diliyorum. Zor bir süreçten geçiyoruz, Rabbim kendisinin ve Peygamberimiz (sav) 'in yolundan ayırmasın.  ▪︎Allah’tan sonra en çok sevgiye layık olan, şüphesiz, Allah Resûlü’dür. Re­sû­lul­lah’ı en çok sevenlerin başında ise Sahabe gelir. 
Bu gerçek, Kur’ân’ı Kerimde şu şe­kil­de ifadesini bulmuştur:
“Peygamber, müminlere kendi nefislerinden daha sevgilidir.”
Kur’ân’ın medhine mazhar olan sahabilerde bunun birçok canlı misalini görmek mümkündür
-Bu uğurda gerektiğinde yurtlarından, mallarından ve can­larından fedakârlık etmişlerdir. Onların Re­sû­lul­lah’a olan sevgileri, yavrusunu koru­mak için kendisini tehlikeye atan bir An­nenin ciğerparesine olan şefkatinden daha fazlay­dı. ▪︎Mesela Hz. Ali’ye, “Siz Re­sû­lul­lah’ı (sav.) i ne kadar seviyordunuz?” diye sorul­duğunda, o, şu cevabı ver­mişti:
“Re­sû­lul­lah bize malımız mülkümüz, çoluk çocuğumuz, anamız ve ba­bamızdan daha sevgili idi. Ona, susadığımızda soğuk suya duyduğumuz arzu­dan daha çok arzu duyar, daha çok severdik.
-Hazret-i Ömer’in oğlu Abdullah (r.a.) çocukluğundan itibaren bütün bir hayâtını Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’i adım adım tâkibe adamış, Efendimiz’in yaptığı her şeyi yapma gayreti içinde yaşamıştır.
Meselâ; Efendimiz’in bir çeşmeden su içtiğini görmüş, o da zaman zaman o çeşmeye giderek su içmiş; Efendimiz’in bir ağacın altında gölgelendiğini görmüş, o da ara sıra o ağacın altında gölgelenmiş; yine Efendimiz’in mübârek sırtını bir kayaya yaslayıp biraz oturduğunu görmüş, o da bâzen uğrayıp o kayaya sırtını vererek bir müddet oturmuştur.
Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kimde üç şey bulunursa imanın tadını tatmış olur. Allah ile Resulü kendisine başkalarından daha sevgili olmak, bir kimseyi yalnız Allah için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılacakmışçasına kerih görmek.” (Buhârî, Müslim, Tirmizî) 
-Zeyd b. Desine ile Hubeyb b. Adi’nin Resul-i Ekrem Efendimiz’e olan sevgileri de bir başkadır. Bu iki sahabe, hicretin 3. yılında gönderilen Reci seriyyesinde Lihyan Oğulları tarafından esir edilerek Mekkeli müşriklere satılan esirlerdendir. (Buhârî, Cihad 170) 
Müşrikler Zeyd’i şehit etmek için darağacına bağladıklarında orada bulunanlardan Mekke'nin reisi Ebu Süfyan, Zeyd’e (r.a): “Allah aşkına söyle Zeyd, şimdi sen çoluk çocuğunun yanında olsaydın burada da Muhammed bulunsaydı, senin yerine O’nun boynunu vursak ne iyi olurdu değil mi?” dedi. 
Zeyd, Ebu Süfyan’a baktı ve: “Ben ailemin arasındayken, Muhammed aleyhisselamın değil burada olmasını istemek, şu anda bulunduğu yerde ayağına bir diken bile batmasına gönlüm razı olmaz.” karşılığını verdi. Bu sözleri işiten Ebu Süfyan, “Hayret doğrusu! Ben dünyada, ashabının Muhammed’i sevdiği kadar hiç kimsenin bir başkasını sevdiğini görmedim.” demek zorunda kaldı.
 Sonra Hubeyb’in (r.a.) yanına giderek Zeyd’e sorduklarını ona da sordu, ondan da aynı cevabı aldı. O da Resulullah’ın ayağına bir diken bile batmasına razı olamayacağını söyledi.
-Peygamber Efendimizin ashabı arasında, şakacı ve tuhaf halleri olan bir sahabe vardı. 
Mesela, bir keresinde bir tulum yağ, bir tulum da balı veresiye satın alarak Resulullah sallallahu aleyhi veselleme hediye getirmişti. Satıcı, malların parasını isteyince ödeyememiş, satıcıyı Hz. Peygamber’in huzuruna getirmişti. Peygamberimiz onun bu halini hoş görüp tebessüm ederek malların bedelini ödemişti.
İşte, bu gibi garip halleri olan bu kişinin iradesi de biraz zayıftı. 
İslam yasaklamadan evvel içkiye alışmıştı, haram kılınınca da bir türlü bırakamamıştı. Bu sebeple, bazen kendisine hadd-i şirb (içki cezası) uygulanırdı. 
-Yine, bir gün, sarhoş bir halde getirilmiş ve ceza almıştı. Orada bulunanlardan Hz. Ömer (ra) bu duruma celallenip lanet okudu. Bunu duyan Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“O’na lanet okuma ey Ömer! Allah’a yemin ederim ki O’nun hakkında kesin olarak bildiğim bir şey varsa, o da Allah ve Resulü’nü çok sevdiğidir.” (Buhari Kitâb’ül-Hudûd, c. VIII, s. 14)
-Hz. Ömer’in şehadetinden sonra, yeni bir halife seçilinceye kadar imam tayin ettiği sahabe, Hz. Suheyb idi. Pek çok sahabenin hayatta olduğu bir dönemde ona bu görevin teslim edilmesinin sebebi, Peygamberimizin yanına, Medine’ye hicret edebilmek için Kureyşlilere kese kese altın ödeyerek imanını satın almasıydı. Peygamberimiz onu karşıladığında, o henüz başına gelenleri anlatmadan kendisine haber vermiş ve “Kârlı bir alış veriş yaptın!” buyurarak müjdelemişti. Hz. Süheyb hakkında “O ne güzel kuldur.” buyururdu.
-Uhud savaşının sıkıntılı anlarında Peygamber Efendimizi korumak için pervane olan ve 2.akabe şatında üç kadın sahabeden biri olan Nesibe Hatun, Allah resulüne olan aşkının bir tezahürü olarak “Yâ Re­sû­lal­lah! Allah’a dua et de cennette sana komşu ola­lım!” diyor, istediği duayı alınca da “Bana artık dünyada ne musi­bet gelirse gelsin gam çekmem; bu bana yeter!” diye seviniyordu.
-Peygamber efendimiz (sav) 'in gündüz uykusuna yatması için deri ile kaplanmış bir döşek hazırlayan Enes b. Mâlik'in annesi Ümmü Süleym, Allah Resûlü uyuduğu zaman terleyince Hz. Peygamber'in yastığa dökülen saçlarını ve terini toplar sonra da bunları bir koku şişesinde biriktirirdi.
-Allah Resûlü Veda Haccı'nda kurban kesim yerinde saçlarını tıraş ettirişinde Süheyl bin Amr ve Hâlid b. Velîd de “Anam babam sana feda olsun!” diyerek tıraş esnasında Allah Resûlü'nün perçeminden dökülen saçları toplamışlar, gözlerine ve dudaklarına sürmüşlerdi. (Vâkıdi, Meğazi, III, 1108-1109)
-Peygamberimiz (sav) bir defasında suya elini daldırıp abdest aldı. Ardından oradaki sahâbîler onu izleyip aynısını yaptılar ve o sudan yudumladılar. 
Bunun üzerine Resûlullah (sav), “Sizi bunu yapmaya sevk eden şey nedir?” diye sordu. 
Sahâbîler, “Allah ve Resûlü'nün sevgisi.” dediler. Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Eğer Allah ve Resûlü'nün de sizi sevmesini istiyorsanız, size bir şey emanet edildiğinde ona riayet edin, konuştuğunuz zaman doğru söyleyin ve komşularınızla iyi geçinin.' ” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, VI, 320)
Bu uyarısıyla Allah Resûlü (sav) söz konusu sevgiyi kazanmanın gerçek yollarını öğretmiştir. 
-Nitekim Rabbimiz de Kur'ân-ı Kerîm'de, “De ki: “Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” buyurarak Allah sevgisine giden yolun, ahlâkı Kur'an olan Hz. Peygamber'e uymaktan geçtiğini vurgulamıştır.
Bizde, Ashabi ikram gibi olamasakta, peygamberimiz (sav) efendimizin sünnetine sarılırsak, O'nun ahlakını örnek alarsak ve sevdiğimizin işareti olarak devamlı salavat-ı şerife ile dilimizi alıştırırsak inşallah şefeatına nail oluruz.

Yazarın Diğer Yazıları