Mehmet Bina

Farz Namazından Sonra Ve Yatmadan Önce Tesbihat

Mehmet Bina

Ali radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona ve Fâtıma radıyallahu anhâ’ya:
“Yatağınıza girdiğiniz zaman -veya istirahate çekildiğiniz zaman- otuz üç defa Allahü ekber, otuz üç defa sübhânallah, otuz üç defa da elhamdülillâh deyiniz” buyurdu. (Buhârî, Farzu’l-humüs, Müslim, Zikr 80)
-Diğer bir rivayete göre “Otuz dört defa sübhânallah deyiniz” buyurmuştur. (Buhârî, Daavât 11)
-Başka bir rivayete göre ise “Otuz dört defa Allahü ekber deyiniz” buyurmuştur. (Buhârî, Farzu’l-humüs 6, Fezâilü ashâbi’n-nebî 9; Müslim, Zikir 80)
Bu hadîs-i şerîfin söylenmesine sebep olan pek hoş bir olay (sebeb-i vürûd) vardır. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in sevgili kızı Hz. Fâtıma kendi işini kendisi görürdü. Bundan hiç şikâyet etmezdi. Fakat el değirmeninde un öğütmek ona zor geliyordu. Hz. Ali de kuyudan su çekmekten yoruluyordu. 
Zaman zaman Medine’ye harp esirlerinin geldiğini, Peygamber Aleyhisselâm’ın da bunları bazı ihtiyaç sahiplerine hizmetçi olarak verdiğini görünce bir yardımcı da kendileri için istemeye karar verdiler. 
-Bir gün Medine’ye yeni bir esirin geldiğini haber alan Hz. Fâtıma kalkıp babasının yanına gitti. Fakat onu evde bulamadı. Ziyaret maksadını Hz Âişe’ye anlatarak babası eve gelince ona dileğini açmasını rica etti. 
O gün Resûl-i Ekrem Efendimiz eve biraz geç geldi. Kızının isteğini öğrenince, vaktin geç olduğuna bakmadan kalkıp onun evine gitti. Hz. Ali ile Hz. Fâtıma henüz istirahate çekilmişlerdi ki, Peygamber Aleyhisselâm’ın içeri girmek için izin isteyen sesini duyunca hemen buyur ettiler. Resûlullah Efendimiz onların yataktan kalkmalarına bile izin vermeden aralarına gelip oturdu. 
Doğrudan meseleye girerek o gün gelen esiri kendilerine veremeyeceğini, onun parasıyla Mescid-i Nebevî’de yatıp kalkan fakir müslümanların ihtiyaçlarını temin edeceğini söyledi. Sonra da onlara hadisimizdeki duayı tavsiye buyurdu ve bu duayı okumanın onlar için bir hizmetçiden daha hayırlı olacağını belirtti. 
-Böylece dünya sıkıntılarının gelip geçici, âhiret hazırlığı yapmanın daha önemli olduğuna işaret buyurdu.
-Hz. Ali o günden sonra bu zikri hiç ihmâl etmediğini söylerdi. Bunu duyan biri, Hz. Ali’ye, hayatındaki en önemli olaylardan biri olan Sıffîn Savaşı’nı hatırlatarak:
- Sıffîn gecesinde de mi okudun? diye sordu. Hz. Ali:
- Evet, Sıffîn gecesinde de okudum, diye cevap verdi (Müslim, Zikr 80).    
İşte ashâb-ı kirâm böyleydi. Resûlullah Efendimiz’in kendilerine bu yöndeki tavsiyelerini bir ganimet kabul ederlerdi. Hayatlarını dua ve zikirlerle mânalandırmaya çalışırlardı.
Hadisin bazı rivayetlerinde bu üç zikirden birinin otuz dört defa söylenmesi tavsiye edilmiş ise de, her birinin otuz üçer defa söylenmesine dair rivayet daha fazla yaygınlık kazanmıştır.
-Hadis-i Şeriften çıkardığımız mesajlar
1. Yatağa girince Resûl-i Ekrem Efendimiz’in öğrettiği dualardan birini yapmalıdır.
2. Sübhânallah, elhamdülillâh ve Allahü ekber zikirlerini oturarak veya yan yatarak otuz üçer defa okumalıdır.
{Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları}
Bazı rivayetler, tesbihatı Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in parmaklarııyla yaptığını haber verir. 
Hattâ Efendimiz'in: "Parmaklarla sayın, zîra onlar sorulacaklar ve konuşturulacaklar." dediği rivayetlerde gelmiştir. 
Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh), bin düğüm ihtiva eden bir sicimi olduğunu, onunla saydığını ve her gece bir devir tesbih yapmadan uyumadığını söylemiştir. Onun sayma işinde çekirdekleri kullandığı da rivayet edilmiştir.
Tesbihâtı saymada, Ashâb'ın ve Ümmühâtu'lmü'minîn'in çakıl ve çekirdekleri kullandıklarına dâir pekçok rivayet gelmiştir. Bu durumu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) görmüş ve takrir buyurmuştur. 
-Bazı âlimler parmakla saymanın tesbih vs. vasıtasıyla saymaktan efdal olacağını söylemiş ise de, esas olan, hata yapmaktan emin olmaktır, hangi şekilde hatayı bertaraf edebilecekse o tercih edilmelidir. (Aliyyu'l-Kârî)
(Prof. Dr. İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 7/42-43.) 
Bir gün başta Ebu Zer olmak üzere muhacirlerin fakirleri Peygamberimiz'e (asm) gelerek şöyle dediler:
‘Ya Resulallah! Varlık sahipleri yüksek dereceleri ve daimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar. Ancak onlar sadaka veriyor biz veremiyoruz, onlar köle azâd ediyor, biz edemiyoruz.’
Peygamberimiz (asm) onlara şu müjdeyi verdi:
'Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz; meğer ki sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar.'
Her kim namazın arkasından otuz üç defa sübhanallah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz üç defa da allahüekber derse ki bunların hepsi doksan dokuzdur, sonra yüzüncüde “lailahe illallahu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” diyerek tamamlarsa, hataları denizin köpükleri kadar dahi olsa günahları bağışlanır.” (Müslim)
Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahüekber zikirleri namazın çekirdeği hükmündedirler. Ondandır ki namaz içerisinde çokça zikredilir.
Her bir namaz hareketi arasında olan Allahuekber, Cenab-ı Hakk’ın her şeyden üstün olduğunu ilan etmek ve O’na hürmet göstermektir.
Her rekâtta okunan Fatiha suresinde zikredilen Elhamdülillah kelimesi Cenab-ı Hakk’ın ihsan ettiği dünya ve ahiret nimetlerine şükretmek demektir.
Rükûda ve secdede söylenen Sübhanallah kelimesi de Rabbi her türlü kusur ve noksanlıktan uzak ve yüce tutmayı ifade eder.
Namazın sonunda da, bu üç kelime otuz üçer defa tekrarlanarak şu üç zikrin verdiği manalar tasdiklenmiş, böylelikle namaz tamamlanmış olur.

Yazarın Diğer Yazıları