Mükremin Kızılca

Avrupalı Müslümanlar

Mükremin Kızılca

Atmış yıl önce işçilerimize açılan Avrupa kapıları batılıların umdukları gibi olmayınca bugün kapatılmak isteniyor.

Batılılar işçilerimizi robot gibi kullanıp inançlarını kaybettirerek asimile etmek niyetinde idiler, ancak durum farklıydı. İşçilerimizin büyük bölümü inancını kaybetmediği gibi Avrupalıları da Müslümanlaştırmaya başlayan tebliğe geçince korku başladı.

Avrupalı Müslümanlar iki gurupta incelenmelidir. Bunlardan birisi mühtediler diğeri de göçmenlerdir.

Mühtediler iki kanaldan İslam’a girme bahtiyarlığına ermişlerdir.

1- İspanya / Endülüs Müslümanları eliyle:

Kuzey Afrika Müslümanlarının Tarık Bin Ziyadla başlayan Avrupa fetihleri Fransa’ya kadar dayanmış ve bugüne kadar birçok batı Avrupalı yerlinin ihtidasına vesile olmuştur. 

2- Balkanlardan giren Türkiye Müslümanları eliyle, bu da iki şekilde olmuştur:

A- 1300’lü yıllarda Avrupa’ya doğudan yani Balkanlardan ve Rusya üzerinden giren Müslümanlar da kitleler hatta ülkeler temelinde Avrupalıların İslam’la şereflenmesine sebep olmuşlardır.

Osmanlılar eliyle bugünkü Arnavutluk, Kosova ve Bosna Hersek devletleri yerli halkları büyük oranda İslam’a girmişlerdir. Ayrıca Karadağ, Sırbistan ve Makedonya’da da nüfusun dörtte biri yerli halklar İslam’ı seçmiştir.

Bu ihtida hareketleri Fatih Sultan Mehmet’in doğu Roma’yı tarihten silen ve yeniçağı açan İstanbul’un fethiyle çok daha ötrelere ulaşmıştır.

Bu sırada yani 15. yüzyılın son çeyreğinde Fatih İtalya’nın yani batı Romanın fethini tasarlarken Endülüs devleti İberik yarımadasında son yıllarını yaşıyordu. Ne yazık ki Osmanlılar Mısırda Mumluklularla savaşırken Endülüslülere yardım eli uzanamadı.

Eğer mevcut statülerini koruyup konumlarını sağlamlaştırabilselerdi Osmanlılarla Endülüs Müslümanları arasında Avrupa toptan İslam’la müşerref olabilirdi.

B- 20. yüz yılda Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinden sanayileşmiş Avrupa’ya işçi göçü eliyle de büyük ihtida hareketleri tahakkuk etmiştir.

1950’li yıllardan sonra başlayan işçi akını iki yoldan başlamıştır. Birincisi sömürge ülkelerden sömüren Avrupa ülkelerine diğeri de Türkiye gibi ülkelerden işçi olarak göç etmişlerdir.

Mesela Fransa’nın daha önce sömürgesi olan başta Cezayir ve Fas olmak üzere ülkelerden işçiler akın akın başta Fransa’ya, Surinam gibi sömürge ülkeler de başta Hollanda olmak üzere bütün Avrupa’ya, Hindistan, Pakistan, Bangladeş gibi eski sömürgelerinden Müslüman işçiler de Büyük Britanya’ya yani İngiltere başta olmak üzere Avrupa’ya yerleşmişlerdir.

Avrupa’nın zannettiğinin aksine bu milyonları bulan işçiler eritilemediği gibi kendi sağlam iman ve akidelerini oralarda da yaşamanın da örtesinde yerli Avrupalıların ihtidalarına da vesile olmuşlardır. Bu yerli Avrupalı mühtedilerden davetçi olanlar da çıkmakta ve kendi haklarını İslam’a davet etmeye devam etmektedirler: İngiltere’den sanatçı Yusuf İslam ve Hollanda’dan Abdülvahid gibi.

Avrupa ülkelerine yerleşen Müslüman işçiler bulundukları ülkede camiler, mescitler, medreseler, okullar ve Kur’an kursları açarak İslam Kültür Merkezleri kurarak hem kendi nesillerini imansızlıktan korumuşlar hem de nasibi olanlara hidayet kapılarının açılmasına vesile olmuşlardır.

Bu işçi Müslümanlar Avrupa ülkelerinde birçok kiliseyi satın alarak veya kiralayarak eğitim ve ibadet yuvalarına dönüştürmüşlerdir. Bütün bu hizmetler çeşitli cemaat ve tarikatlar eliyle organize edilmiştir. Bu hususta DİB eliyle yürütülen çalışmalar da mükemmel şekilde devam etmektedir. Durum Avrupa’ya fetihler yoluyla giren Osmanlıların arasındaki derviş akıncıları andırmaktadır.

Ancak durum son yıllarda tersine dönüş eğilimine geçmiş gibidir. Bunun sebeplerinden birisi de üçüncü binyılın başlarında ortaya çıkarılan İslamo-fobia yani İslam korkusudur. Yerliler üzerinde filizlenen bu yapay korku İslami yayılmayı sekteye uğratmaya hatta engellenmeye başlamıştır.

Şimdi bütün Müslüman aydınlara ve davetçilerine düşen büyük bir vazife vardır: bu yapay ve uyduruk İslam korkusunu yenmek.

Şimdi başlansa bile bu korkuyu silmek ve eski haline döndürmek için otuz yıl durmadan çalışmamız gerekecektir.

Çalışmak bizden muvaffak etmek Allah’tandır.

Yazarın Diğer Yazıları