Konya da bizim, Karaman da!
Mükremin Kızılca
Aslında Konya da bizim, Karaman da, mesele yerinde gerekli atılımları yaparak her alanda büyüme sağlamak değil mi?
1277 yılında Konya sarayını ele geçiren ve bir müddet hükmeden Şemsettin 1. Mehmet Bey'den sonra artık Konya Karaman’a daha da yakınlaşmış Selçuklu İmparatorluğu’nun yıkılışıyla da Karamanoğulları Beyliği kendisini devlet ilan ederek payitahtını Konya'ya taşımıştır.
Karamanoğulları'nın Konya payitaht merkezi olduğu - neredeyse Selçuklular kadar 170 sene süren zaman - süre içinde en görkemli devir 1422 ile 1462 arasında payitahta oturan 2. Sultan İbrahim Bey zamanıdır. Teşbihte hata yoksa Sultan 2. İbrahim Osmanlı sultanı Kanuni gibidir.
Sultan II. İbrahim’e 1436 yılında Beşir Çelebi adlı Karamanlı bir hekimden bahsedilir ve o da yanına çağırarak bitkilere, canlılara ve madenlere dayalı kapsamlı bir şifa ansiklopedisi yazmasını emreder.
Bunun üzerine Beşir Çelebi merhum şahsen günümüz Türkçesine 700 sayfa olarak çevirdiğim Mecmuatu’l-fevaid adlı eserini kaleme alır.
Yaklaşık 10 yıl sıran bu telifini 1446 yılında Sultan 2. İbrahim’e kitabını ithaf eder. Kitabı son derece faydalı bulan 2. İbrahim'in o güne kadar erkek evladı olmadığı ve kitaptaki terkiplerden yararlandıktan sonra 6 tane erkek çocuğu olduğu söyleniyor. (Bütün yönleriyle Ermenek / Halit Bardakçı 2005)
1449 yılında Beşir Çelebi gibi ünlü bir hekimi duyan Edirne Osmanlı Devleti payitahtı sultanı Fatih Sultan Mehmet Han 2. Sultan İbrahim’den Beşir Çelebi’yi Edirne’ye göndermesini ister ve bu tarihten sonra da artık Beşir Çelebi Edirne sarayındadır.
Ortaçağın, İslam dünyasının ibn-i Sina’dan daha üstün, büyük hekimi olan, Karaman'da doğup büyüyen ve en büyük kapsamlı bir şifa ansiklopedisi yazan Beşir Çelebi ve eseri için Karaman ne yaptı?
2022 yılında bundan 3 sene önce Karamanlı ünlü gazeteci Âdem Kocatürk ile RUBERU programında 45 dakika bu eseri anlattım, günümüz Türkçesine çevrildiğimi dile getirdim. Bu programda Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesine (KMÜ) çağrıda bulundum “beraber çalışalım, bunu değerlendirelim” dedim, neden hiçbir kıpırdanma olmuyor bu konuda?
Şunu da ufak bir sitemle ifade edeyim ki Karaman hakkında 12 tane kitap yazdım bu 12 eserin tamamı Ermenek ve çevresi hakkındadır ve Ermenek’te, Ermenek hakkında sempozyum düzenleniyor ama “sen bu konuda ne diyorsun” diye soru soran çıkmıyor.
Şunu da kaydedelim unutmadan; bundan yedi sene kadar önce Ermenek’te yine üniversitemiz Ermenek’te Nüfus hareketleri alanında bir sempozyum düzenleniyor. Haberim olunca bütün prosedürleri tamamlayarak göndermeme rağmen tebliğim kabul edilmedi. Oysa o sırada “1830 Ermenek Nüfus Kayıtlarını ve Kıbrıs’a yapılan sürgünleri anlatan kitabımı Ermenek Belediyesi kanalıyla yayımlamıştık. Yani alanın tam manasıyla uzmanıydım.
Bu da önemli değil, ben biliyorum ki akademik prosedürler farklıdır. Ancak bu dijital robotu andıran sistemi komutlarıyla çalıştıran değerli yetki sahipleri bu memleket ve devlet için yapılan faydalı çalışmaları - bunu yapan alaylı da olsa mektepli de olsa - kale almak durumundalar, diye düşünürüm.
Mevlana'mız Karaman’a geldi Konya elimizden aldı…
Yunus Emre Karaman’a geldi Eskişehir elimizden alma peşinde…
Karamanoğlu Şemsettin birinci Mehmet Bey Konya'da Türkçe fermanını okudu henüz Konya elimizden alamadı ama biz de gerekli değeri veriyor muyuz? Tartışılır.
Şimdi Beşir Çelebi ve eseri Mecmuatü’l-fevaide sahip çıkma zamanıdır. Ortaçağın ve İslam dünyasının en büyük hekiminin ve eseri hakkında Karamanoğlu Mehmet Bey üniversitesi mutlaka sempozyumlar düzenlemelidir.
Eğer üniversitemiz önümüzdeki öğretim yılında konuyu ele alır bana da bir görev verirse başım üstüne diyorum. Böyle bir durumda, günümüz Türkçesine çevirdiğim eseri akademisyen arkadaşlarla transkript de yaparız ve eser hem Türkçe hem transkript hem tıpkıbasımı gerçekleşebilir. İstediğim sadece şahsıma fahri bir doktora takdim etmeleri olabilir.
Beşir Çelebi ve eserini tanıtmaya her ortamda hazırım. Sanal ve kâğıt basında bu hususta gereken makalelerim yayınlanmıştır. Son olarak Konya Merhaba gazetesi Akademik sayfalarda 14 sayfalık bir makalem yayınlandı. (Merhaba Akademik sayfalar 24. Cilt 18. Sayı)
Ne olur Beşir Çelebi ve eseri Mecmûatü’l-fevâidi elimizden kaptırmadan harekete geçelim.
Haydi, Karaman fırsatı değerlendirelim!