Peygamberimizin Açıklama Görevi!
Mükremin Kızılca
Kur'an-ı Kerim Allah cc tarafından indirilen apaçık bir bildiridir.
Bu bildiri en son olarak insanlığa sunulan bir beyannamedir.
Kur'an-ı Kerim ayetlerini herkesin aynı şekilde anlaması veya Allah'ın neyi Murad ettiğini kavraması mümkün olduğu düşünülemez. Çünkü insanlar çeşitli akıllar, zihinler zekalar, farklı, anlayışlar farklıdır.
Kur'an-ı Kerim'in de açık tarafları var, kapalı tarafları var, kısa uzun tarafları vardır. o, günün şartlarına göre inen ve o günü mü bağlar günümüzü mü bağlar? herkes tarafından anlaşılamayan taraflar vardır.
Kur'an-ı Kerim'i insanlara anlatmak için Cenab-ı Hak üzerine indirdiği peygamberi görevlendirmiştir.Bu görev Nahl suresi 44. ve 64. ayetlerde verilmektedir.
Nahl suresi 44. ayette “senden önceki nice peygamberlere kitaplar ve açıklamalar indirdiğimiz gibi sana da zikri yani Kur'an'ı indirdik ki insanlara üzerlerine indirilmiş bulunan ayetleri açıklayasın diye, ola ki düşünürler.”
Bu ayet-i kerimede açıkça geçtiği gibi ortada indirilmiş bir Kur’an-ı Kerim var ve bir de Kur'an'ın muhatabı olan insanlar var, Peygamberimizin (sav) bu arada görevi başlıyor ve o görev de indirilmiş bulunan Kur'an'ı insanlardan herkesin anlayabileceği şekilde anlatmaktır.
Ayette “litübeyyine” kelimesi “senin açıklaman için” demektir.
Nahl suresi 64. ayette ise "Biz kitabı insanların tartışmaya düştükleri konularda doğruyu söyleyesin açıklama yapasın diye inananlara bir hidayet ve rahmet olarak gönderdik" buyrulmaktadır.
Ayetten de anlaşılacağı gibi herkes neyi nasıl yapacağını veya neye nasıl inanacağını Kur'an-ı Kerim'de apaçık anlayamayabilir, bunu anlatmak için son peygamber ve üzerine Kur'an'ın inmiş olduğu Hz Muhammed Mustafa (sav) görevlendirilmiştir.
Bu durumda peygamber efendimizin isimlerinden birisi de Mübeyyin’dir yani açıklayıcı demektir. Bu açıklama peygamberliğinin ilk gününden son gününe kadar 23 yıl boyunca Kur'an-ı Kerim ayet ayet, sure sure indikçe devam etmiştir.
Allah'ın son peygamberi Hz Muhammed Mustafa bütün zamanların en aydınlanmış zamanında gelmiştir. Yani kâğıdın, yazının, yazmanın, okumanın icadı hep o zaman mevcuttur ve insanlar her şeyi anbean kayda alabiliyorlar.
Bu nedenle peygamber efendimizin 23 yıllık hatta ömründe erişilebilen bütün noktalarda kayıtlar notlar sözler kayıt altına alınmıştır.
Bizim için Kur'an-ı Kerim'in inmeye başladığı ve onun da peygamberliğinin başladığı kırk ile 63 vefat yılına kadar olan dönem önemlidir. Bu dönemdeki sözler arasından onun adına uydurulmuş veya töresel - yöresel olanlar olabilir bunları ayıklamak ümmetin alimlerinin görevidir ve yapmışlardır hala da yapmaya devam etmektedirler.
Bu tür münferit bazı olaylar için peygamber efendimizin (sav) açıklama görevi Mübeyyin görevinin icabı olarak yaptığı Kur'an tefsirini yorumlarını hiçbir zaman devre dışı bırakamayız.
Sünnet Olmak Hakkında
"Fıtrat "insanın doğal yapısından olan şeyler" beştir;
1 sünnet olmak
2 bıyıkları kısaltmak
3 koltuk altını yolmak
4 etek tıraşı yapmak
5 tırnak kesmek" (Buhari 6297)
Yüce Peygamberimizin bu sağlam hadis-i şerifi iki sağlam sahih kaynağımız olan Buhari ve Müslimde geçer, kaynak aşağıdadır.
Allah insanı en mükemmel kıvamda yarattı diyerek vücudumuzda bulunan azalara yön vermeyecek miyiz? Elbette ki uzayan kıllarımızı yolacağız veya tıraş edeceğiz bıyıklarımızı normal saygın bir halde tutacağız tırnaklarımızı normalin üzerinde uzatmak yerine uzayan yerlerini keseceğiz.
Tin suresinde geçen ayet-i kerime "Biz insanı kesinlikle en güzel bir kıvamda yarattık" mealindedir. Bu ayet-i kerimeye uyarak en güzel tarzımızı, ana rahminden dünyaya geldiğimizdeki yaratılışımızı korumak, büyüdükçe gelişen çirkinliklerimizi normal rayına oturtmak zorundayız.
Cenabı Hakk'ın bizleri mükemmel şekilde yarattığı bir gerçektir.
Ayrıca bu mükemmellik sadece görünen değil akli melekeler ve bütün canlılara hükmedecek bir kıvamda yaratılış manasına da gelir.
Yukarıda söz edilen 5 unsur başka hadis-i şeriflerde de anlatıldığına göre bütün peygamberlerin öngördüğü prensiplerdir. Bu bakımdan İslam dışı medeniyetlerin ya da beşeri dinlerin bunları uygulaması hak dinlerin onlardan aldığı manasına asla gelmez bilakis böyle güzel şeyler kim uygularsa uygulasın ilahi dinlerden iktibas edildiği muhakkaktır.