Mustafa Özyurt

Yafa

Mustafa Özyurt

Seyahatimizde Tarihi Yafa şehrini de geziyoruz ve tarihi mekanlarıda ziyaret ediyor, Ve tarihin altın sayfaların destanlar yazan Osmanlı ecdadımızın mühürlerini görüyoruz Yafa’da, içimiz yanarakda olsa!!
Demiryolu projeleri bölge bölge incelendiğinde Suriye/Filistin bölgesinde yapılan ilk demiryolu Yafa-Kudüs arasında olan bu demiryoludur. Demiryolu hattının inşası 1892 yılında tamamlanmıştır. Tamamlandığında Gazze ve Nablus’a kadar giden uzantılar eklenmişti. Yafa’dan Kudüs’e gitmek isteyen bir kişi 86 km tren ile yol yapıyordu. Bu demiryolundan o dönemde “turistler ve Hıristiyan hacılar” müstefid olmuşlardı.  
Bugün İsrail 'in eski ve önemli kentlerinden birisi olarak bilinen ve Tel-Aviv'e bağlı bir yerleşim yeri olan Yafa'da, özellikle XIX. yüzyılda inşa edilmiş Osmanlı eserleri mevcuttur. Bu makalede Yafa'dan Bahr Camii (Camiu'l-Bahr, Deniz Camii), Mahmudiye Camii (Yafa Ulu Camii), Cebeliye Camii, Sıksık Camii, Acemi Camii, Hasan Bey Camii, Ebu Nabbut Sebili, Mahmudiye Camii'ne Bitişik Sebil, Süleyman Paşa Sebili, Eski Saray (Eski Hükümet Binası), Yeni Saray (Yeni Hükümet Binası), Cennet mekan II. Abdülhamid Hanın eseri Saat Kulesi ile Yafa Çarşısı'nın mimari özellikleri ile Osmanlı mimarisindeki yerleri hala tarihi canlılığını korumaktadır.
Dünyanın ilk liman şehirlerinden Yafa, muhteşem denizi ve Akdeniz iklimiyle insanı adeta etkiliyor. Dört mevsimin yaşandığı Yafa, doğal güzelliğinin yanında, tarihi ve mimari açıdan da oldukça zengin.
Arapça kaynaklarda Yâfâ şeklinde yer alan ve denizden 38 m. yükseklikte kurulmuş olan şehir çok eski bir tarihe sahiptir. Yafa adı, milâttan önce 1470 yılında Firavun III. Thutmosis’in ele geçirdiği Filistin şehirleri listesinde “Y-pu” şeklinde kaydedilmiştir;  Yafa, Hz. Ömer devrinde Amr b. Âs (diğer bir rivayete göre Muâviye b. Ebû Süfyân) kumandasındaki kuvvetler tarafından 15 (636) yılında fethedildi (Belâzürî, s. 197). Bu dönemde idarî teşkilât değişmedi.
Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşunun (1040) ardından, planlı bir fetih harekâtı çerçevesinde Bizans hâkimiyetindeki Anadolu topraklarına akınlar yapılırken bazı Selçuklu emîrleri, XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Suriye ve Filistin bölgelerinde faaliyet gösteriyordu. 
III. Haçlı Seferi’ne katılarak bölgeye gelen İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard 587’de (1191) Yafa’yı ele geçirdi ve şehrin istihkâmlarını yeniden inşa ettirdi. Şehrin etrafındaki bahçelerden bol miktarda sebze ve meyve temin edebiliyorlardı, gemiler de yiyecek maddesi taşıyordu. Selâhaddîn-i Eyyûbî, Richard’ın Yafa’dan ayrılışı sırasında Receb 588’de (Temmuz 1192) şehri kuşatıp üç gün sonra ele geçirdiyse de kaleyi alamadı. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin halefleri zamanında bir süre Gazze’ye bağlanan Yafa, Memlükler devrinde, Dımaşk’a bağlı dört kıyı bölgesinden biri olan Remle idarî bölgesine dahildi. 
Mercidâbık Savaşı’nın ardından (922/1516) bütün Suriye Osmanlı hâkimiyetine girdi. Yavuz Sultan Selim’in ordusu Memlük askerlerini bozguna uğrattığı sırada Yafa da tahribata uğradı. Başbakanlık Arşivi’nde bulunan 932 (1525-26) tarihli Osmanlı tahrir defterlerindeki kayıtlarda Yafa Remle’ye bağlı yirmi yedi hâneli bir köy olarak gösterilmektedir Osmanlı idaresinde Yafa, Gazze sancağına ve Remle nahiyesine bağlı sakin küçük. 1548 yılına gelindiğinde hâne sayısı kırk dörde yükselirken alınan vergi de 20.000 akçeye çıkmıştır
II. Abdülhamid döneminde el-Halîl’de, Gazze, Yafa (1889), Nâsıra ve Taberiye’de birer okul açıldı. 1868’de Yafa-Kudüs karayolu hizmete girdi. Bölgede ilk defa bir Fransız şirketi Osmanlılar’dan aldığı ruhsatla 1890-1892’de Yafa ile Kudüs arasında 87 km. uzunluğunda bir demiryolu inşa etti. 1918’de İngilizler, Lüd’den Yafa ve Hunter’e bağlanan 35 kilometrelik ikinci bir demiryolu hattı kurdu. Osmanlı idaresinde deniz ulaşımının önem kazandığı dönemlerde Üsküdar’dan hareket edip Akdeniz limanlarına uğrayan gemilerin uğrak yerleri arasında İskele-i Yâfâ önemli bir yer almaktaydı (Halaçoğlu, s. 149).  Yafa’da özellikle Osmanlılar’ın son dönemlerine ait birçok mimari eser bugün de varlığını sürdürmektedir. Bunlar arasında şehrin en eski camisi olduğu tahmin edilen Mescidü’l-bahr, Yafa’da önemli imar faaliyetleri gerçekleştiren Vali Muhammed Ebû Nebbût tarafından II. Mahmud zamanında yaptırılan Câmiu’l-Mahmûdiyye (el-Câmiu’l-kebîr, Câmiu Ebî Nebbût), yine XIX. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Câmiu’l-Cebeliyye, Câmiu’s-Sıksık, Câmiu’l-Acemî, 1917’de Vali Hasan Bey’in inşa ettirdiği Câmiu Hasan Bek, Muhammed Ebû Nebbût’un Câmiu’l-Mahmûdiyye’ye bitişik olarak yaptırdığı Mahmûdiyye Sebili ile şehrin Kudüs yolu üzerinde kurduğu Ebû Nebbût Sebili, eski eserler müzesi halinde kullanılan eski hükümet binası (es-Sarâyü’l-kadîme) ve II. Abdülhamid’in tahta çıkışının yirmi beşinci yıl dönümü münasebetiyle yaptırılan saat kulesi sayılabilir (Mustafa Murâd ed-Debbâğ, IV/2, s. 164-
Ve böylece kudüs seyahatimizi ziyaretlerimize görüşmek üzere deyib veda ediyoruz. Lakin Kudüs garib, Kudüsün boynu bükük! Müslümanların alakasını ziyaretini bekliyor. Arkadaşlarımın ortak fikri ve itirafları “ Biz buraları ziyaret etmekle sanki umre yapmış gibi fez ve keyf aldık” olmuştur…
Yafa da Mahmudiye mescidinin hususiyetleri: İslam ülkelerindeki mescidlerde 4 halifenin ismi yazılıdır. Burada ise ülüazm peygamberlerden bir kısmının isimleri de yazılmıştır. Ayrıca bu caminin iki kubbesi vardır. Bu caminin karşı tarafından, İsrailliler bir kısım araziyi aldılar. Otel inşa etdiler. Şimdi dışarıya çıkacağız. Orada adliye sarayı, Valinin sarayı var. bu saray kültür merkezi yapacaktı Türk hükümeti. Lakin elçimizi bir oturumda aşağı oturtdukları için bu faaliyet durduruldu. Fakat Tütk hukümetinin malıdır hala. Burada 40 bin veya 25bin hristiyan var. 48 den evvel burada 250 bin müslüman vardı. buraya ancak Kudüsde oturan ve burada oturanlar bu camiye gelebilirler. Diğer tarafdan giremezler. Bir arkadaşımızın sorusu üzerine( buradaki ülülazm peygamberlerin isimleri Osmanlıdandır. Beş altı sene evvel resterasyon geçirdi yenilendi bu yazılar. Sultan Abdülhamid Han, tahta çışının 20.yılında gönderdiği saat kulesi var.  burası telaviv’e bağlandığı için eski değerini kaybettirdiler. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları