Nefise Gürbüz

Devlet İdaresinde Sahip Ata-II

Nefise Gürbüz

III. Keyhusrev’in öldürülmesi üzerine annesi ülkeyi onun iki oğlu ile II. Mesud arasında paylaştırılmasını istemiştir, bu sırada başlayan ve Karamanoğulları ile Eşrefoğulları ’nın katıldığı olaylara Sâhib Ata da karıştı.

Adamlarından Has Balaban yaklaşık bir ay sonra Konya’da duruma hâkim oldu. Yönetim kadrosunda Sâhib Ata’nın da bulunduğu müttefik Selçuklu-Moğol ordusu Karamanoğulları’na karşı harekete geçerek Karaman bölgesini tahrip etti .İlhanlılar’ın harcamaları dolayısıyla Sâhib Ata ile İlhanlılar’ın malî işlerinden ve vergilerden sorumlu olan Mücîrüddin Emîrşah’ın arası açıldı. Argun Han her ikisini de Tebriz’e huzuruna çağırdı. İlhanlı hükümdarının ağır vergi isteklerinin devam etmesi karşısında sıkıntı çeken Sâhib Ata, Tebriz’den Konya’ya hasta olarak döndü. Kısa bir süre sonra Akşehir’e bağlı Nâdir köyünde vefat etti (22 Kasım 1288) ve Konya’daki türbesine defnedildi.

Yaklaşık kırk yıl süren devlet hizmeti sırasında Moğollar ile başa çıkılamayacağını anladığından onlarla iyi geçinmeye çalışan Sâhib Ata idare ve divan işlerinde isabetli kararlarıyla tanınmıştı. Servetini hayır işleri ve halk için harcadığından “ata” unvanıyla anılmıştır. İyilikseverliği sebebiyle “ebü’l-hayrât” lakabıyla da bilinen Sâhib Ata’nın Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin çevresinde yer aldığı belirtilmektedir.

Aksarayî, onun emri üzerine o güne kadar Arapça yazılan divan defterlerinin Farsça’ya çevrildiğini kaydeder. Kendi adıyla anılan külliyesiyle Konya’da İnce Minareli Medrese ve Türbesi, Kayseri’de Sâhibiye Medresesi ve Çeşmesi, yine Kayseri’de bir çeşme, Sivas’ta Gökmedrese ve bir çeşme, Akşehir’de Taşmedrese ve Mescidi ile İshaklı (Sâhib Ata) Kervansarayı yaptırdığı on sekiz mimari eserin en önemlileri arasındadır. Afyonkarahisar’ın eski adı Karahisarısâhib, Fahreddin Ali’nin Sâhib unvanıyla ilgili olduğu gibi oğulları ve torunları tarafından Afyonkarahisar ve çevresinde kurulan beylik de Sâhib Ataoğulları adıyla anılır.

Hazreti Mevlana pek çok mektubunda, Sahibata’yı metheden sözlere yer vermiştir :

“ Pek ulu, bilgin, adalet ıssı, bağışlarda lütuflarda bulunan, Allah buyruğunu ululayan, Allah’ın halkını esirgeyen, padişahlarla sultanların yakını….” Olarak devam eder.

Sultan Veled de, Sahipata’yı yirmi bir beyitlik bir şiirle över. Bütün kaynaklar Fahreddin Ali’nin hayr-hasenat sahibi, adil ve merhametli bir insan olduğundan bahseder. Veliler listesinde yer alır.

İbrahim Hakkı Konyalı, türbedeki cesetleri ve mumyaları gördüğünü, Sahipata’nın cesedinin, Konya’yı işgal eden İtalyanlar tarafından yok edildiği şayiasından bahseder.  Konyalı, Sahipata’nın tabutuna göre kendisinin ufak tefek bir insan olduğundan bahseder.

Konya’da Sahip Ata Camii ve Hangahı, Sultan Hamamı, İnce Minare ( Darü’l Hadis) Medresesi, Tahir ile Zühre adıyla anılan mescit tümü Sahipata tarafından yaptırılmıştır.

İnce Minare Vakfiyesinde, Sahip Ata Fahreddin Ali hakkında şu sözler bulunmaktadır:

“ En büyük vezir ve en büyük düstur, doğuda ve batıda vezirlerin meliki, yaratıkların melce’i, yardımcısı ve barınağı, devlet ve dinin iftiharı olan, şefkat, insaf, ihsan, adalet ve  ilim sahibi İslam ve Müslümanların yardımcısı, melik ve sultanların sağ eli, hamdların, ögücülerin üstün meziyetlerin, ikramların babası, Konyalı Hacı Ebubekir oğlu Ali( Allah, hayatın kazanmasını ve hasenatını toplaması hakkında, onun tevfikini arttırsın).

Yazarın Diğer Yazıları