Ramazan Sayar

Hac İbadeti Ve Hatıralar (2) 

Ramazan Sayar

Geçtiğiniz yollara
Bizden selam götürün
Hak dost diyen dillere
Bizden selam götürün

Hz. Muhammed (a.s)’a ilk vahyin geldiği, peygamberlikle müjdelendiği, Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’na bizden selam götürün. 

Girenler dost bağına
Düşmez küfrün ağına
Mübarek nur dağına
Bizden selam götürün.

Hz. Hacer validemizin suyu bitip Hz. İsmail (a.s)’ı emzirmek için sütü kalmayınca, acaba gelip geçen bir yolcuya rastlar mıyım, diye koştuğu Merve ile Safa tepeleri arasına bizden selam götürün.

Yağan Nur-i Hüda’ya
Merve ile Safa’ya
Muhammed Mustafa’ya
Bizden selam götürün.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s)’ın doğduğu, Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu, İslam uğruna, Allah yoluna savaşılan yerlere, Rasulullah’ın ayak bastığı Mekke ve Medine’ye, hac görevinin yapıldığı, tavafın yerine getirildiği kutsal Kâbe’ye bizden selam götürün. 

Mekke ile Medine 
İki eşsiz hazine
Cihar-i Yar-i Güzin’e
Bizden selam götürün.

Allah aşkı ile yanıp tutuşan, siyah taşa yüz süren, gözyaşı döken, ruhlarında ayrı bir coşku, kalplerinde başkalıklar medyana gelen, imanı kuvvetlenen, bütün müminlere bizden selam götürün.

Kavrulan açık başa
Öpülen siyah taşa
Gözlerden akan yaşa
Bizden selam götürün                

Yalvarıp rabbimize,
Dualar edin bize 
Muazzam kâbe’mize,
Bizden selam götürün.
                                             
Kavrulan açık başa,
Gözlerden akan yaşa 
Öpülen siyah taşa,
Bizden selam götürün. 


Her müslümanın gönlünde hac ibadetini yapmak yatar. İmkânı olanlar için bir ümit, imkânı olmayanlar için gönülleri yanıp tutuşturan bir hasret olmuştur. Kutsal beldelere ulaşamayanlar duygularını dörtlüklere dökmüşlerdir. 
                       
Medine’ye varamadım  
Gül kokusu alamadım 
Ben resule doyamadım 
Yaralıyım yaralıyam yaralı. 

Kâbe’nin örtüsü kara 
Yüreğime açtı yara 
Bulunmaz derdime çare 
Yaralıyım yaralıyam yaralı. 

2008 yılının nisan ayı. Konya’nın yavaş yavaş ısınmaya başladığı, laleleriyle, sümbülleriyle, rengârenk açan çiçekleriyle baharın kendini gösterdiği ay. Hac ibadeti için başvurular başladı. İlk duyumlar müracaatların sıraya konması idi. eşimle beraber ön kayıt yaptırdık.

Yinede kura çekildi. Sıramız yedeklerinde çok gerisinde kaldı. Artık ümidimizi gelecek yıllara bıraktık. Bundan sonra bize gidecek olan tanıdığımız hacı adaylarımızı uğurlamak kaldı. Yinede günde beş vakit namazlarımızın arkasında ve ramazan ayı boyunca iftar ve sahurda: 
                   
Rabbim nasip eyle bana 
Ben yanarım yana yana 
Bulunmaz derdime çare 
Yaralıyam yaralıyam yaralı. 

Diye diye dua ettik. Ramazan bayram’ın da Manisa’nın Turgutlu ilçesine gittik. Kayın peder ve kayın valideyi kutsal hac yolculuğuna uğurladık. İlk kafilenin gitmesine çok kısa bir zaman kalmıştı. Bir akşam Konya müftülüğünden gelen telefon eşim ve benimde mübarek yerlere çağrılışımızın müjdecisiydi. İki gün içinde bütün hazırlıklarımızı yaptık. Kesin kaydımızı yaptırdık. Kasım ayının 17 si akşamı havaların serinlemeye başladığı günlerdi. Konya hava alanına vardık. Eşimle beni içeri aldılar. Oğlum Dr. Ferhat ve kızım Zeynep ile beraber, kendi arabalarıyla Konya havaalanına kadar gelen Konya huzurevi müdürü Mustafa gürbüz ve eşi atiye hanım, kardeşim Fatma ve diğer gelenler geri döndüler. Bu olay bana, kara toprak altına girdiğimizde de getirenler geri dönecekler orada amellerin ile tek başına kalacaksın olayını hatırlattı. Biraz sonra Konya 6.kafile karaman hacıları otobüslerle geldiler. Tanıştık, konuştuk. Saat 01 de ihramlar giyildi.

Yazarın Diğer Yazıları