Ramazan Sayar

Ramazan Bayramı

Ramazan Sayar

Sayılı günler çabuk geçiyor. “Ramazan Ramazan” derken o da bitti. Yeryüzündeki bütün Müslümanlar bir ay günahtan elini çekti. İyilik ve fazilet yarışına çıktı. Ezan minarelerin, Kur’an dilimizin, iman kalbimizin, ahlak ailemizin süsü, en kıymetli hazinesi oldu. İnsanca yaşamanın, kötülükten sıyrılmanın, namaz kılmanın ayrılmaz aşığı olduk.

Ömür bir güldür, gülün ömrünün ne kadar kısa olduğunu hepimiz biliriz. Sen ve ben kısa ömrümüzde ölüme giden yolcuyuz. Bir gül gibi solacağımızı, hesap vereceğimizi asla unutmamalıyız. 

Bir insanın eti yenmez, derisi giyilmez. Tatlı dilinden başka nesi vardır. Eğer biz tatlı dilli olmazsak, yüzümüz gülmezse bu bayramın adının “Şeker Bayramı” olması neye yarar? Onun için biz de şeker gibi olmalıyız. Zekâtlarımızı fitrelerimizi vermeli, Hacı Bayram-ı Veli’nin; 

 “Bayramı imdi, bayramı imdi 
Bayram edersin dost ile şimdi
Hamd-ü senalar hamd-ü senalar
Dost ile bayram kıldı bu gönlüm”  

dediği gibi dostlarımızı, ziyaret etmeli, dargınlarla barışmalıyız. Dargınlığın Müslümanlıkta olmadığını, iki müminin dargınlığı güneşe asılan bir mendilin kurumasını geçmemelidir. Üç günden fazla küs kalmanın haram olduğunu, bir yılı geçince kanını dökmüş gibi olunacağı bilinmelidir, asla kin tutulmamalıdır. 

Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Hiç kimseye kin tutmayız
Kamu âlem birdir bize

Arife günleri, bayram günleri kabir ziyaretlerinin en çok yapıldığı günlerdir. Kabir ziyaretleri bizlere ölümü, ahireti, fani oluşumuzu, makamın, malın mülkün geçici olduğunu hatırlatır. 

Bitti yolculuğun işte son durak
Getirdiler seni başlar üstünde
Ne idin ne oldun kalk haline bak
Bir kefenden başka ne var üstünde

Düşünceleri gafletten uyanmamızı sağlar. Kimsesizleri, yetimleri, öksüzleri, fakirleri, düşkünleri, yaşlıları, ziyaret etmemiz hem kalbimizi yumuşatır hem de toplum sağlığı bakımından çok önemlidir. 

Peygamberimiz Ramazan Bayramı sabahı camiye giderken oynayan çocukları seyreden mahzun bir çocuk görür, halini sorar, yetim olduğunu anlar. Çocuğa kendisi baba, Hz. Aişe de ana olur. O yetim mutlu bir çocukluk geçirirken peygamberimiz vefat eder. O yavru: “İşte ben bugün yetim ve öksüz kaldım” diye öyle bir feryat eder ki herkesin yüreği dağlanır.

Toplayıp sakladın dünya malını 
Sormadın bir gün fakir halini
Şimdi başın açık ayak yalını 
Bir kefenden başka ne var üstünde

Elbette müminin bayramı bunlarla bitmez. Sol taraftaki melek yazmak için günah bulamadığı, ruh teslim ederken meleklerin “müjde ya mümin, sen cennetliksin” dedikleri, kabre vardıkları zaman kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe bulduğu, Arşurrahman altında nebiler, veliler, salihler ile gölgelendiği, kıldan ince kılıçtan keskin Sırat Köprüsü üzerinde iman, namaz, oruç, hac, kul hakkı ve temizlikten sorulup da cevap verildiği gün müminin asıl bayramıdır. 

Atalarımız “bayramda borç ödeyecek olana Ramazan çok kısa gelir” demiştir. Gerçekten çabuk geçti. Hoş geldin demeden elveda dedik. Hiç olmazsa gönül borçlarımızı ödeyerek dost ziyaretinde bulunmalıyız.

Devşir kazan ye yedir
Bir gönül ele geçir
Yüz Kâbe’den yeğrektir Bir gönül ziyareti Bayramlar, toplumları ayakta tutan, kaynaştıran, milli ve manevi duyguları coşturan önemli günlerdir. Bu günleri fırsat bilmek, iyi değerlendirmek gerekir. 
                   
BARIŞALIM BAYRAM GÜNÜ

Mavilikler kararmadan 
Yeşillikler sararmadan 
Vakit fazla daralmadan 
Barışalım bayram günü 

İnsan düşe kalka gider 
Bir gün olur ömür biter 
Bu dargınlık artık yeter 
Barışalım bayram günü 

Ne servetler ne makamlar 
Nice saray nice hanlar 
İnsanoğlu pek geç anlar 
Barışalım bayram günü  

Güzel huydan tatlı dilden 
Hepsi gider bir gün elden 
Seslenirim ta gönülden 
Barışalım bayram günü  

Siyah saçlar dökülmeden 
Selvi boylar bükülmeden 
Mezar taşı dikilmeden 
Barışalım bayram günü

Yazarın Diğer Yazıları