Ramazan Sayar

Su Olmak İsterdim - (2)

Ramazan Sayar

Serin serin akan Fırat’ta Dicle’de, rengini topraklarından alan Kızılırmak’ta Yeşilırmak’ta, Toroslar’ın eriyen bembeyaz karlarını alıp buz gibi akan, dağlar aşıp yarlar geçen Göksu’da, kıvrıla kıvrıla, durgun ve aheste akan Menderes’te su olmak isterdim. 

Tuna Nehri akmam diyor 
Etrafımı yıkmam diyor 
Şanı büyük Osman Paşa 
Pilevne’den çıkmam diyor.

Adı Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa ile bütünleşen Tuna Nehrindeki su olmak isterdim. 

İnsan bu su misali, kıvrım kıvrım akar ya 
Bir yanında akan benim, öbür yanında Sakarya  
Su iner yokuşlardan hep basamak basamak 
Benim alın yazım yokuşlarda susamak. 

* * * 

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya 
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya.
Necip Fazıl Kısakürek’in bu ölümsüz şiirinde dile getirdiği, Anadolu’yu kıvrım kıvrım dolaşan, esaret zincirlerini kırarak kükreyip ayağa kalkan Sakarya’da duygu dolu su olmak isterdim. 

Kulu insan aşkından Allah aşkına döndüren, Leyla Leyla inlemelerini, Mevla Mevla yakarışlarına çeviren Mecnun’a serap olan çöllerdeki su, Şirin için dağlar delip, kanallar açıp, kurtlara kuşlara insanlara şifa olan Ferhat’ın çıkardığı su olmak isterdim. 

Bazen şelale olup çağlayan, bazen bir göl olup durulan. Bazen bir deniz olup yeryüzünü kaplayan, bazen bir kuşun gagasında “Allah” diye diye başını kaldırıp suya kanan, bütün canlara hayat veren su olmak isterdim. 

Mahşer yerinde hesap mizan kurulduğu zaman, boyunlarına kadar terleyen müminleri, arşın gölgesi altında serinleten bir su, Havz-ı Kevser başında, dudakları çatlayan, ciğerleri kavrulan müminlere verilen Kevser olmak isterdim. 

Altlarından ırmaklar akan, baş aşağı eğilmiş Cennet meyvelerinin ağaçlarını sulayan cennet ırmaklarında su olmak isterdim. 

Rıdvan durur kapı açan 
Hulle donlarını biçen  
Kevser şarabından içen 
Kanar Allah deyü deyü  
* * *          
Haktan inen şerbeti 
İçtik elhamdülillah 
Şol kudret denizini 
Geçtik elhamdülillah.     

Dirildik pınar olduk 
İrkildik ırmak olduk 
Aktık denize dolduk 
Taştık elhamdülillah
  
Yunus Emre’nin dörtlüklerinde olduğu gibi, haktan inen şerbet, Kevser şarabı olmak isterdim.  

Nefsine muhalif olan kişi 
Durmaz akar gözü yaşı 
Burada nefse uyan kişi 
Dalmaz Kevser göllerine 

Kevser havuzuna dalanlar 
Ölmezden önce ölenler 
Nefsini düşman bilenler 
Konar Tuba dallarına 

Tuba dalından uçanlar 
Yüce makamlar geçenler 
Şaraben tahur içenler
Banmaz dünya ballarına

Temiz doğanların, temiz içenlerin, nefsine uymayıp temiz olarak Hakk’a dönenlerin, içecekleri Kevser ırmaklarını, Kevser havuzlarını, Kevser göllerini dolduran su olmak isterdim.

Su hayattır. Su her zaman her yerde güzeldir. 
Suyun yaradılışına hayranım;
-Eğer ağaca eşlik ederse onu tomurcuklandırır..
-Eğer ateşle temas ederse, onu söndürür..
-Eğer kirlilikler ile karşılaşırsa, onu temizler..
-Eğer un ile kucaklaşırsa onu pişirime hazır hale getirir..
-Eğer Güneşle birleşirse, gökkuşağı oluşur..
-Ancak yalnız kalırsa eğer, gitgide kokuşur..
Gönlümüz de SU'ya benzer,
başkaları ile olduğunda yaşayan ve etkileşebilendir,
yalnızlıkta ise ölü ve tutuktur..
Dostluklar bu sebeple kıymetlidir.
Bu özelliğinden ve güzelliğinden dolayı su olmak isterdim.
Su gibi aziz olun. 
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgi ile kalın.
Allah'a emanet olun.

Yazarın Diğer Yazıları