Ramazan Sayar

Ya Hazreti Mevlana

Ramazan Sayar

"Şeb-i Aruz"un 751. yılı  anma günleri nedeni ile Hazreti Mevlana... 

Mevlana hazretleri, bilginler sultanı “Bahaddin Veled”in oğludur. Yedi ceddi ulema olan Hazreti Mevlana’nın babası ile ilgili Belh’li üç yüz bilgin bir gece sahrada kurulmuş çadırda peygamberimizin sağ tarafında oturan Bahaddin-i Veled ile ilgili bir rüya görürler.

Peygamberimiz orada bulunan din adamlarına: “Bundan sonra Bahaddin-i Veled’e “Sultan-ül Ulema” deyiniz.” Buyurmuştur. Rüyayı gören bilginler Medrese’ye gittikleri zaman daha rüyalarını kendileri anlatmadan Bahaddin-i Veled anlatmıştır. Onlar da bundan sonra sen “Âlimler Sultan’ısın” demişlerdir. Bahaddin-i Veled; Mümine Hatun’la evliliğinden ikinci oğlu olarak doğan Hazreti Mevlana’nın gözüne ve yüzüne bakarak “Celaleddin” adını koymuştur. Küçük Celaleddin’in eğitimini Seyyid Burhaneddin üzerine alır. Celaleddin’e beş yaşında iken okuma yazma öğretir.    

Celaleddin bir gün abisi Alaaddin ve şehrin ileri gelen çocuklarıyla oynarken, çocuklardan birisi: “Gel bu damdan öbürüne atlayalım.” Der. Celaleddin, gülerek: “Hayır, bu iş kedi ve köpeklerin kolayca yapabileceği bir iştir. Eğer gücünüz yetiyorsa geliniz göklere uçalım, âlemleri seyredelim.” Der. O daha çocukken kabına sığamıyor, bu coşkuyu yaşıyordu. Belh’ten çıkıp Larende’ye (Karaman) geldikleri zaman Mevlana gençlik çağında idi. Semerkant’lı Şerafeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun’la evlendi. Sultan Veled ve Alaaddin Çelebi adını verdiği iki oğlu oldu. Yedi yıl Karaman’da kaldılar. Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat’ın davetleriyle son menzil Konya oldu. Konya’ya geldikten iki yıl sonra babası Bahaddin Veled’i kaybeden Mevlana, derslerini Tirmiz’li Seyyid Burhaneddin’den almaya başladı. “Kaal” ilmini yeteri kadar alan Mevlana, bundan sonra “Hal” ilmini almaya başladı. Dokuz sene sonra Haleb ve Şam’da ilmine devam etti. Beş yıl dönemin bilginlerinden dersler aldı, dağarcığını iyice doldurdu. Dönüşte Kayseri’ye uğradı. Seyyid Burhaneddin ile beraber Konya’ya geldiler. Mevlana’yı çileden çileye girdiren Seyyid Burhaneddin, kızgın potasında yaka yaka pişirdi. Artık denk olduklarını, kendisinin Kayseri’ye döneceğini, yanına bir dost gelip birbirilerinin aynası olacaklarını söyledi. Konya’dan ayrıldı.  

Mevlana, Altun Aba Medrese’sinde dersini vermiş katırın üzerinde, önünde iki derviş, aheste aheste iki büklüm giderken esmer, yanık benizli, saçları dağınık bir adam atın dizginlerini tuttu ve göz göze gelince adam: “Bir sorum var söyle. Hazreti Muhammed mi büyüktür yoksa Beyazıd-ı Bestami mi? Ne dersin? Mevlana: “Bu nasıl soru? Elbette Hazreti Muhammed.” dedi. “Hazreti Muhammed günde sayısız makamlar aşıyor, Beyazıd’ı Bestami ise vardığı ilk makamın sarhoşluğunu yaşadı ve kendisinden geçti.” Dedi. Adam bu cevap karşısında bir çığlık attı, kendinden geçti. Mevlana indi, adamı kaldırdı, sarıldı ve evine götürdü. Bu derviş “Şemsi Tebrizi” idi. Kabına sığamayan, aradığını bulamayan bir hali vardı. “Arşın üstüne çıksan da, yedi kat yerin dibine insen de fayda yok. Esas olan gönüle girmektir. Hakka teslim oluş gönüldedir.” Diyen Şems-i Tebrizi ile Mevlana’nın buluşması sanki “iki denizin buluşması” olmuştur. Şems de, Mevlana da “aşk potasında” yandılar. Yanan da yakan da aynı potadadır.

Vezir’in bir töreninde Konya bilginleri, evliyaların kerametlerinden, geçmiş bilginlerin söylediklerinden anlatıyorlardı. Mevlana ile bir kenarda oturan Şems, dayanamadı, yerinden fırladı: “Ne zaman kalbim Rabb’im’den rivayet etti diyeceksiniz?” Diye haykırdı. Şems bir ara Konya’dan ayrıldı. Mevlana Şems’e mektuplar yazdı. Oğlu Sultan Veled’i Şems’i bulup getirmesi için Şam’a gönderdi. Kafileyle birlikte Şems Konya’ya girerken, Mevlana en güzel gazellerinden birisiyle şöyle sesleniyordu: 

Yollara sular dökün
Bahçelere müjdeler verin
Bahar kokuları geliyor
O geliyor o…Ay parçamız, canımız, yârimiz geliyor.

Şems ile Mevlana’nın buluşmasını kıskananlar, Mevlana’mızı elimizden aldı. Sohbetlerini, derslerini dinleyemez olduk, diyen bir gurup Şems-i gece vakti öldürdüler. "Mevlana için başımı veririm." diyen Şems gerçekten başını verdi.

Yazarın Diğer Yazıları