
Evlilik Birliğinin Korunması (1. Bölüm)
Av. Uzm. Arb. Ayşen Güzel
1. GENEL AÇIKLAMALAR
Evlilik, farklı cinsiyetten iki kişinin birlikteliklerini resmiyete kavuşturmaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Başka bir anlatımla evlilik, iki farklı cinsiyetteki kişinin resmi memur ve iki tanık huzurunda birbirleriyle evlenme yönündeki iradelerini ortaya koymalarıdır. Aslında evlilik bir sözleşmedir. Bu sözleşme, Aile Hukuku’na ilişkin kendine özgü bir sözleşmedir. Evlenmeyle eşler lehine diğer sözleşmelerden farklı nitelikte bir takım haklar doğmakta ve eşler bazı yükümlülükler altına girmektedir. Bu yükümlülüklerin ihlali halinde diğer şartlar mevcutsa eşlerin boşanma hakları doğmaktadır. Benzer şekilde şartların oluşması halinde eşlerin birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talep etmeleri de mümkündür. Evlilik birliği her şeyden önce büyük bir sorumluluğu beraberinde getirmektedir. Bu sorumluluklar eşlerin birbirlerine karşı olduğu gibi bazı hallerde 3. kişilere karşı da birlikte sorumluluğa yol açmaktadır.
2. BİRLİĞİN KORUNMASINDA ALINAN ÖNLEMLER
2.1. Birliğin Korunması
Birliğin doğrudan eşler tarafından korunması gereklidir. Birlikten kasıt evlilik birliğidir. Ancak bu birliğin yerine göre mahkemenin müdahalesiyle de korunması önemlidir. Zira birliğin eşler tarafından birlikte korunamaması veya birlikte hareket edilememesi, eşler arasında anlaşmazlığa düşülmesi ya da eşlerden birinin mücadelesine rağmen diğer eşin sorumluluklarını yerine getirmemesi hatta sorumsuz tutum ve davranışları sebebiyle birliğin korunmasının mümkün olmaması ve zarar görmesi ya da zarar tehlikesinin olması halinde hakimin müdahalesi istenmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 195. maddesinde de bu hususa yer verilmekte ve evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde eşlerin ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilecekleri belirtilmektedir. Bu halde hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarmakta ve onları uzlaştırmaya çalışmaktadır. Gerektiğinde eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımının istenmesi de mümkündür. Hâkim bu halde gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri almaktadır.
2.2. Eşler Arasındaki Önlemler
2.2.1. Eşler Birlikte Yaşarken
Eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirlemektedir. Örneğin kocanın kazancıyla evin hiçbir ihtiyacını karşılamaması, çocuklarına harçlık vermemesi, evin mutfak ve sair masraf ve harcamalarına karışmaması, evin kirasını ödememesi gibi durumlarda kadın eş, kocanın yapması gereken parasal katkı miktarının belirlenmesini isteme hakkına sahiptir. Eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması da katkı miktarının belirlenmesinde dikkate alınmaktadır. Mahkemece belirlenmesi talep edilen katkıların geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenmesi mümkündür. Bu halde mahkemece talep edilen yılların tümü üzerinden değerlendirme yapılması ve olumlu ya da olumsuz yönde karar verilmesi gerekmektedir.
2.2.2. Birlikte Yaşamaya Ara Verilmesi Halinde
Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Dikkat edilirse burada Türk Medeni Kanunu’nun 170. maddesi uyarınca mahkeme kararıyla hükmolunan ayrılık kararı yoktur. Mahkemece ayrılığa karar verilmediği durumlarda, hatta şiddetli geçimsizliğin varlığı dahi aranmadan eşlerden birinin diğerinden ayrı yaşaması mümkündür. Elbette ayrı yaşama kararı, eşlerin birlikte yaşama yükümlülüklerinin olduğu bir hukuk sisteminde keyfi olarak verilemez. Ancak eşin, birlikte yaşarken örselendiği, maddi ve/veya manevi olarak olumsuz etkilendiği, kişiliğinin, malvarlığı mevcudunun, ekonomik geleceğinin, ailenin huzurunun tehlikeye girdiği zamanlarda ayrı yaşamaya hakkı bulunmaktadır.
Birlikte yaşamaya ara verilmesinin haklı bir sebebe dayanması halinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri almakla yükümlüdür. Eşlerden birinin, diğer eşin haklı bir sebep olmaksızın kendisiyle birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de bu istemlerde bulunması mümkündür. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri de almaktadır.