Latife ÖGE AKIN

Allah kahretsin seni…

Latife ÖGE AKIN

Dünden beri bastığım yeri bilmiyorum. Aklım dimağım pelte gibi oldu. Beynim uyuşuk gibi sanki.

İstanbul Bağcılarda 60 yaşında Metin Şenay isimli Allah’ın belası yaratık ve çocuk istismarı haberi gündeme bomba gibi düştü. Düştü düşmesine ama bu mevtayı kim nasıl kaldıracak bilmiyorum. İnsanlığımdan utandım. Nefes aldığım için utandım. Kadınlığımdan utandım. Müslümanlığımdan utandım.

Olayın detayı bilmeyenler için, bilmeyip hala dünyayı güzel bir yer zannedenler için anlatayım.

Haber sitelerinde korkunç içeriği sebebiyle sansürlense de el altından yayılan bilgiler de dahil 60 yaşında Metin Şenay isimli bir şahıs. İstanbul Bağcılar’da su satan biri. İş yerinde ses yalıtımı için süngerle kapladığı gizli bir bölme var.  Bulunduğu mahallede 5 yaşında iken tecavüz etmeye başladığı, bu eylemin 10 yıldır sürdüğü, 10 yıl boyunca tecavüze uğrayan çocuğun bu sebeple felç olduğu ortaya çıktı. Vahşet bu kadar değil, ah vah demek için biraz bekleyin, bitmedi. 2009 yılında Gaziosmanpaşa'da yaşayan bir çocuğa yönelik istismar suçlaması ile Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yargılanan Şenay, delil yetersizliği gerekçe gösterilerek beraat etmişti.  Sayısı henüz netleşmeyen tecavüz ettiği çocukların videolarını çekip, duvarlara isimlerini yazmıştı. Bu isimlerin arasında baldızının çocuklarının isimleri de vardı.

Olay 12 yaşında bir çocuğun okuldan çıktıktan sonra evine gelmemesi ile ortaya çıktı. Okuldan çıkışı tespit edilen çocuğun kameraların incelenmesi ile Metin Şenay’ın aracına bindiği tespit edildi. Aynı gün polisin iş yerine yaptığı baskında tecavüze uğramış çocuk kanlar içinde baygın halde bulundu. Odada çok sayıda tecavüz videosu materyali, çocukları seslerini çıkardıkları takdirde çocuk esirgemeye verileceklerini ve orada kendilerine işkence edileceğini söylediği, bununla ilgili çeşitli videoların olduğu görüntü kayıt materyalleri bulundu.

Hazırlanan iddianame de kan donduran diğer detaylar da var ve yüzlerce yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Yargılanma ve tutukluluk hali için gönlümüzden neler geçiyor ama dile getirmek etik değil. Herkes aynı şeyi düşünüyordur eminim.

60 yaşında tam 60… 60 yıl şu dünya üzerinde yemek yiyip, su içmiş, nefes almış, toprağını çiğnemiş bu dünyanın. Yolda gördükleriyle selamlaştı, lokantaya oturup, yemek yedi. Markete girip alışveriş yaptı. Sucuymuş şerefsiz. Belki soluk soluğa merdivenden damacana çıkardı diye, soluklansın diye kendisine merhamet eden oldu. Bir bardak çay veren oldu.

Allah’ın gazabına uğrayası pislik. Hiç mi boğazından bir lokma helal geçmedi? Hiç mi insanlıktan nasiplenmedin? Hiç mi bir çocuğun gözünün içine bakıp da o katran karası vicdanın sızlamadı?

Bu olay nasıl bunca yıl gizli kaldı? Kaç çocuğun hayatını kararttı? Kaç çocuk çeşitli sebeplerle halen susuyor? Kaç çocuğun yüreğinde, ruhunda tamir edilmez yara açtı?

Öyle çok şey yazıp siliyorum ki, klavyeyi parçalamak içten değil. Ailelerini düşünüyorum, nasıl tamir edecekler bu olayı? Kendimiz için korkuyorum. Parkta masum masum oynayan çocuklar için korkuyorum, okuldan çıkmış, sırtında çantasıyla paytak paytak paytak yürüyen kuzular için korkuyorum, yeğenlerim için korkuyorum, henüz kendimden sakındığım dünyaya gelmemiş bebeğim için korkuyorum. Dünya nasıl bir yer oldu böyle, insanlık ne ara bu kadar öldü, hiç olmamış gibi. Nasıl diye sormaktan beynime bıçaklar saplanıyor. Anneler babalar, çocuklarınızın üzerinden bir an olsun ayırmayın gözlerinizi. Kimseye güvenmeyin, kimseye emanet etmeyin, kimsenin insafına bırakmayın evlatlarınızı. O çocukların ailelerine sabırlar diliyorum. Dayanma gücü diliyorum. Bir daha kirli bir el şöyle dursun, kirli bir gözün bile kimsenin evladına değmemesini diliyorum.

Adaletin yerini bulmasını diliyorum. O pisliğin hak ettiğini fazlasıyla yaşamasını diliyorum. Şu mübarek gün öyle beddualar geçiyor ki içimden. Allah kahretsin diyebiliyorum sadece. İçimdeki acıyı, öfkeyi tarif edecek bir söz bulamıyorum. Kimseye değil, küçücük kuzularımızı Allah’a emanet ederek yazımı bitiriyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları