Mehmet Kaçar

ANNE-BABALARIN EVLATLARINA YANLIŞLARI

Mehmet Kaçar

Anne-babalar şöyle der oldular bugün:
Evladımız varsın, bir çivi bile çakmasın... ama, dersleri iyi olsun.
Evladımız varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın.. ama, matematiği iyi olsun.
Kızımız, oğlumuz varsın, evin çalan telefonuna cevap vermesin, çalan kapının ziline bakmasın.. ama, notları yüksek olsun..
Varsın, evimize gelen misafirlerimize bir hoş geldiniz dahi demesin..ama, fen lisesi imtihanlarında başarılı olsun..
Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona alay ederek gülsün.. ama, sınıfının birincisi olsun..
Varsın, kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kentinden simit alamayan çocuklarla alay etsin.. ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun..
Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine; “Ya siz nasılsınız efendim?” demesin.. ama, yabancı dili mükemmel konuşabilsin..
Varsın, oyun arkadaşları olmasın.. ama, sınavlarda “yüz” çeksin...
Varsın, Taziye nedir ?bilmesin..
“Başın sağ olsun”un ne demek olduğunu anlamasın.
Geçmiş olsun kime denir, niçin denir, bunu neden yapmalıdır haberi olmasın, ama derslerde daima çok iyi olsun..
Uğurlar olsun demenin ne anlama geldiğini bilmesin ve ya hiç odasından çıkıp güle güle demesin...
Ama karneleri süper olsun, takdirnameler ve onur belgeleri alsın..
Evet... varsın, tek dostu veya arkadaşı olmasın... ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun... öyle mi? Evet, saygın anne ve babalar böyle başarılı bir evlat mı istiyoruz acaba? Evlatlarımızı bu şekilde robotik ve sosyal hayattan uzak bir hale nasıl getirdik acaba?
Eskiden teyp kasetleri vardı. Anlamadığımız yeri kaseti geri sardırıp bir daha dinlerdik. Şimdi evlatlarımız yetiştirdiğimiz hayat kasetini bir kaç ay veya yıl geri sardıralım isterseniz.
Çocuğumuzla “nelerden ibaret” olan iletişimimizi bir kez daha anlamak ve keşfetmek için dinleyelim.
“Oğlum veya kızım, çıkar üstünü- başını...doğru derslerinin başına...
Kızım hala öğrenemedin gitti şu işi.. hafta içi sokak-mokak yasak artık sana..
Ne gezmesi... sen önce ödevlerini bitir.. Oyun mu... gelmeyeyim bak yanına... Geçen dönemin berbat karnesini ne çabuk unuttun böyle.. benin de unuttuğumu sanma..
Birazdan tek tek göreceğim ödevlerini... Yavrum bıktım ama her akşam saatlerce dil döküp ders çalış demekten.. Şu odanın haline bir bak şöyle... Hayır efendim... siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz. Şimdi ders çalışmak zorundasın...
Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi? Çocuklar yeter ama, kesin şu şamatayı da biraz derse bakın bak sopayı elime alacağım amma... 
Anne- baba olarak çocukları fazla bilmem amma hiç kimse ile iletişim kuramazsınız..
Evladınızın elinin neye yatkın olduğunu, gönlünün neler arzuladığını, dilinin neye uyumlu olduğunu, gözlerinin zevkini, hangi oyunlardan hoşlandığını, neleri merak ettiğini, Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını, hangi oyunlarda başarılı olduklarını, futbolla ilgisini, basketle alakasını, satrançla havasını... hiç merak ettiniz mi acaba? Rasim dersiyle ilgi ve alakası ne? Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini merak ediyor musun? Yüzme öğrendi mi acaba? Musiki ile arası nasıldır hiç düşündün mü? Yahut hiç sorgulama fırsatı buldunuz mu?
O halde evlatlarımızla: Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız. Her sözünüze tepkili olması, bazen de sizi terslemesi, hayallerinizin suya düşmesi hep bu iletişimsizlikten kaynaklıdır. Evet Ebeveynler iletişim kurarak bizim ve onların isteklerini ve yapabileceklerimizi veya yapabileceklerini rahat bir şekilde tespit edebiliriz.
Sağlıcakla kalın!..

Yazarın Diğer Yazıları