HİKMETİ YENİDEN KEŞFEDELİM
Mehmet Kaçar
İslam aleminde Medin’yi Münevvere’de(münevverlerin şehrinde) islam devletinin temeli; adalet, istişare ve hikmete dayalı idi. Bu temel üzerinde sorunlar çözümleniyor, insanların problemleri mutluluk içerisinde ki çalışmaları ile bu minvalde yürütülüyordu. Ümmetin birlik ve, beraberliğini, kardeşliğini sarsacak olan ilk hadise de yine Medine’de Rasulüllah(s.a.v)ın ahirete irtihalinin hemen akabinde zuhur etmişti.
Devleti, Ensar mı yoksa Muhacirler mi yönetecekti? Bu konu üzerine çıkan ihtilafta Muhacirlerin devleti yönetme konusunu kabul eden Ensar, Hz. Ebubekir(r.a) e beyat (oy verme) ederek devletin birliğini ve bekasını sağlam temellere oturtmaya da en yüksek dereceden yardımcı olmuşlardır. Hz. Ebubekir(r.a) ile yeniden sağlanan huzur, güven, kardeşlik ve ümmet birliği çatısı altında münevverler şehri tekrar eski günlerine dönmüş, ilim, eğitim, cihat, adalet, kardeşlik, yardımlaşma ve en önemlisi de Rasulüllah(s.a.v)’ın eğitim ekollerinde yetişen, Hz. Ömerler, Hz. Osmanlar, Hz. Aliler, Hz. Talhalar, Hz. Zübeyirler, hz. Aişeler ve diğerleri ilim ve hikmet yollarına devam ediyorlar, halifenin problemleri çözmesine canla başla çalışarak yardımcı oluyorlardı. Hiç kimse halifeye sorun çıkarmak istemiyordu.
Bu hal, Hz. Ömer döneminde de devam ettirildi ve Hz. Ömer devlet için hasıl olan yeni kurumları oluştururken, yine Medine’li Ensar ve Muhacirin el ele vererek destek verip, istikrarı sağlıyorlardı. Hz. Ebubekir(r.a.) ve Hz. Ömer(r.a) döneminde ayrıca fütuhatlarla islam devletinin sınırları da oldukça genişlemiş, yeni yeni sorunlar ortaya çıkmıştır. Mesela bu yeni eyaletleri kim yönetecek, kader ve kaza konularında islama muhalif görüşleri kimlerle bertaraf edecekti? Bu ve buna benzer sebeplerden dolayı Hz. Ömer(r.a.) Hz. Peygamber(s.a.v)’in rahleyi tedrisinde yetişmiş olan sahabenin Medine dışına çıkıp yerleşmelerini engellemiş ve Medine’de tutmuştur. Bu yöntemle birlik ve beraberliği muhafaza etmişti. Hz. Osman(r.a)’ın halifeliğinin ilk bölümünde de devam ettirilmiştir. Ne var ki müslümanlar hikmeti kaybetmeye başladılar. Yeni fetih edilen yerlere yetişmiş, tecrübe sahibi olmuş sahabeler bir bir vali olarak atandılar. Münevverler şehri bu tarz bir uygulama neticesinde birer birer münevverlerini kaybetmişti. Baş şehir Medine-i Münevvere’nin bu şekilde boşalması ile dahili ve harici bedbahtların iştahasını kabartmıştı. İslamın Başkentine saldırı için Sebe ve taifesi hücre faaliyetlerini hızlandırarak Medineyi işgal edip, islamın yöneticisini şehit ettiler.
Bizlerin bunlardan çıkarması gereken bazı dersler var tabiki;
a-Müslümanlar, yeniden fenne ve hikmete dönmeliler, b-Müslümanları bir ve beraber tutan Ayet ve Sünnetullaha sarılmalılar, c-Kendi görüş ve düşüncesinin üstüne Ayet ve Rasulü(sa.v) nün görüşlerini koymalılar, d- Aralarında adaletle davranmalılar, e- İnsanların eşref olarak yaratıldıklarını unutmamalılar, f- Yönetime, soy sop yerine ehliyetli - liyakatli ve nüslümanların dirlik ve düzenliğini sağlayacak olanları seçmeliler, g- Ümmetin birliğini fesada uğratanları anında dışlamalılar, h- Yegane doğrunun Ayetullah ve Sünnetullah olduğunu asla unutmamalılar.
Selametle!