İSLAM'DA DEVLET PAZARA MÜDAHALE EDERMİ?
Mehmet Kaçar
Medine İslam Devletinden günümüze kadar kurulan tüm İslam Devletlerinde, duruma göre devlet pazara ve çarşıya müdahalede bulunmuştur. Dün öyleydi bugünde bu böyle devam edecek. Çünkü, tam rekabet ortamının sunduğu imkanlardan faydalanan fertlerde bazen çok daha fazla kazanma ve kısa zamanda zengin olma hırsı ile diğer fertlere zarar verebilirler. Bu hırs ve haksız kazanç yöntemlerine başvuranlar rakiplerini her ne pahasına olursa olsun ekonomik olarak da vurmak arzusunu sinsice uygularlar. Bunlar piyasada bir tekel oluşturarak piyasaya tek başlarına hakim olma sevdasındadırlar. Böyle bir piyasada kaos ortamını engellemek için ise hukuk mekanizmasının harekete geçmesi ve hukuki müeyyidelerin uygulanmasının tatbiki de çok önem arz etmektedir. İslam ekonomisinde, piyasa fiyatlarının serbest rekabet içerisinde, arz ve talebin karşılanması neticesinde oluşması benimsenmiştir. Bu sisteme göre, ticaret hayatının şeffaf olması ve serbest rekabet şartlarının tam olarak gerçekleşmesi gerekir. Bu doğrultuda İslam Hukuk doktrininde, taraflara çarşı-pazarda serbest bir şekilde faaliyette bulunma imkânı sunulmuştur. İslam Hukukunda piyasa üzerinde kontrollü bir denetim mekanizması oluşturulmak suretiyle, ticari ilişkilerin ne gibi şartlarda yürütülmesi gerektiği ortaya konulmuştur. Haksız rekabet yöntemleri ile piyasada tekelleşme faaliyeti her ekonomik yapıda karşılaşılabilen bir durum olduğundan, İslam Hukuk doktrininde de ekonomik istikrar ve düzeni bozan, sağlıklı bir piyasa ekonomisine aykırılık taşıyan bu tür girişimlere karşı bir takım düzenlemeler yapıla gelmiştir. Bu düzenlemeler ise; hukuki, ahlaki ve dini boyutlarda ele alınmıştır. Mesela İslam Hukuk Sisteminde İhtikâr Yasaklanmıştır. İhtikâr(karaborsacılık), ticaret malını piyasaya arz etmeyerek depolarda stok yapıp daha sonra değerinin üstünde satmak amacıyla yapılan işlemin adıdır. Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in şu hadisi şerifleri de ihtikar yapmayı yasaklamıştır: “her kim yiyecek maddelerini kırk gece saklarsa Allah ondan, o da Allah’tan uzak kalır.””( A.b. Hanbel) “Karaborsacı ne kötü bir insandır ki, Allah fiyatları ucuzlatırsa üzülür, pahalılaştırırsa sevinir.”(İbnu’l Esir) “Malı Piyasaya sürüp satan kazanır, saklayıp stoklayan kimse ise lanetlenir.(İbni Mace) “Kim fiyatların yükselmesini ümit ederek Müslümanlara ihtikâr yaparsa hata etmiştir.” (Müslim ). Hz. Peygamber(s.a.v), ihtikâr yapılmasına karşı çeşitli tedbirler almak suretiyle bu fiilin topluma yönelik zararını önlemeye çalışmıştır. Hz. Ömer(r.a.), Hz. Osman(r.a) ve Hz. Ali(k.v)’nin de ihtikâra izin vermedikleri ve bu hususta ya bizzat veya hisbe(zabıta) teşkilatı aracılığı ile sıkı önlemler aldıkları bilinmektedir.(İbn Hazm) Bazı Hanefiler, Malikiler, Hanbeliler, Zahiriler ve Şafiler’in çoğunluğuna göre ihtikâr haramdır. Ayrıca bu âlimler tarafından, kıtlık oluşturmak için yapılan ihtikârın dini sorumluluğunun fiyat artışı beklentisiyle yapılana göre daha büyük olduğu ifade edilmektedir.(İbn Hazm) İhtikârın haram olduğunu söyleyenler, ihtikâr ile başkalarına haksız bir şekilde zarar vermenin haram oluşundan hareket ederler. Bu fakihlere göre, bir çok müfessir tarafından Hac suresindeki (Ve men yurid fihi bilhâdin bizulmi nuzikuhü min azabin elim.) “Kim orada (böyle) zulüm ile haktan sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız.”(Hac:25) ayetindeki “İlhâd” kelimesiyle özellikle Mekke’de yapılan ihtikârın kasdedildiğini ifade etmişlerdir. (Mâverdi) İhtikârı haram sayan fakihler, bu delillerin yanı sıra özellikle muhtekiri kınayan zikri geçen hadisleri öne çıkarırlar.(Mevsıli) İslam hukukçularının hemen hepsi, gerektiğinde yetkililerin muhtekirin stoklarını normal piyasa fiyatlarından satmaya icbar edebileceğinde fikir birliği içerisindedirler. (Şirazi).
Selam ve Dua İle!