TERÖRİST HER YERDE TERÖRİSTTİR
Mehmet Kaçar
Basitçe bir deyimle ve herkesin anlayabilceği şekilde söyleyelim “Terörist her yerde terörist”tir. İsrail’de, Amerika’da, Rusya’da, Türkiye’de, Suriye’de, Kandil’de, Cudi’de, Pensilvalya’da, Berlin’de veya İstanbul’da ne fark eder. Peygamber şehirleri olan Mekke’de ve Medine’de olsa ne yazar. Terör terördür. Yahut Firavun’un sarayında yaşasa yine de terörist teröristtir. Aynı zamanda Firavunların saraylarında birer Mus(a.s) da yaşar bunu da unutmayalım. Hz. Yusuf(a.s)u da kardeşleri kuyuya atmadılar mı? Ama O’nu Firavun’un sarayında bulmadı mı Cebrail(a.s)?
Mekke’i Mükerreme ve Medine’i Münevvere’den sonra en çok sahabeyi kiram mezarı nerede bulunur bilirmisiniz? Tabi ki Türkiye’de ve Diyarbakır şehrinde. Diyarbekir şehir merkezi ta 639 yılında Hz. Ömer(r.a) zamanında şehir merkezi olarak Müslüman orduları tarafında fethedildi. Bu tarihten sonrasında ise sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Hemdâniler, Mervaniler, Selçuklular, İnaloğulları, Nisânoğulları, Artuklular, Eyyubîler, Akkaoyunlular, Safavîler ve Osmanlılar’ın idaresine girdi. Daha sonra ise Antakya, Antep, Maraş yöresi fethedilmişti. Ama İslam orduları, Malatya’ya kadar gelmişlerse de Anadolu içlerine gelememişlerdi. Bu arada; Mardin, Urfa(Ruha), Harran, Nusaybin, Re’su’l Ayn/Ceylanpınar, Tilmevzen/Viranşehir, Siverek dolayları da fethedilmiştir. İslam ile Türkiye coğrafyasının iç bölgeleri arasındaki Karacadağ ve Mardin eşiği vardı. Bu iki dağ kitlesinin arkasında Ahmed Kalesi bulunmaktaydı. Bölgeyi fetheden İyaz b. Ganm(r.a) ile Urfa halkı arasında “Ruha Şartları” üzerine yapılan barış antlaşması, İslam’la karşılaşanların nasıl bir muameleye tabi tutulacağına dair sağlam bir vesika olmuştur. “Belâzuri’ye göre İyaz b. Ganm(r.a), Diyarbekir’i fethettikten sonra, daha önce Urfa’daki Emanname’ye benzer bir ahidname çerçevesinde yerel halkla bir antlaşma yapmıştır. Bu anlaşmanın, 638 yılında Kudüs’ün fethinden sonra Hz. Ömer(r.a)’in biri Kudüs halkını, diğeri de Hristiyanlara ait olmak üzere iki emanname yayınlaşmıştı. Bu emannamenin Kudüs Emannamesi’nin bir benzeri olması gerekir. Zira Diyarbekir’in fethi, Kudüs’ün fethinden sonra gerçekleşmiştir. “İyaz b. Ganm(r.a.), heykeller ve onun etrafındaki ikonalar, kendilerine ait olmak, mevcut kiliselerden başka kilise inşa etmemek; düşmanlarına karşı Müslümanlara yardım etmek, bunlardan birine uymadıkları zaman Müslümanların korumasından mahrum olmak şartıyla Ruha ahalisyle antlaşma sağlanmıştır. (Fütüh ül-Büldan, c,1, shf. 238,277)” 638 yılında Kudüs İslam orduları tarafından kuşatılınca Hristiyanların ruhanileri(ruhbanları), şehrin anahtarını teslim etmek için Hz. Ömer’in bizzat gelip şehri teslim almasını istemişlerdir. Hz. Ömer(r.a) Kudüs’e geldiği zaman: 624 yılında Mısır ve Irak’ın fethi gerçekleştirildi. Fetih süreci 634 yılında Hz. Ebubekir(r.a.)den sonra Halife olan Hz. Ömer(r.a), Bizansa ağır bir mağlubiyet tatırdı. Şam şehrinin fethinin ardından Humus ve Hama da İslam Orduları tarafından fethedildi. 636-37 yılında ise Kadisiye Zaferi ve 20 Ağustos 636 yılında Yermük’te Bizans’ın yine ağır bir yenilgisinden sonra Müslüman’ların eline geçti. Bu şekilde Bizans ve Sasan’ye, Mısır’a doğru İslam Ordularının ilerlediği bir bir yol haline geldiler. İşte bu günlerde yine bu bölgeleri üzerine konuşuyoruz. Bu toprakların tarihini bilmeden üzerinde planlar yapmak çok fazla gerçekçi olamaz. Amed önemli bir coğrafyada bulunuyor. Hz. Adem’in Urfa’da yaşadığı, Hz. Nuh’un ve Hz. İbrahim’in de bu bölgede yaşadıkları farz edilirse, Diyarbakır’a tarih biçmek mümkün değildir. Amed’in fethi Hicri 18, Miladi 639 yılında gerçekleşmiştir. Bu topraklarda Kürt milliyetçilerinin iddia ettiği gibi kanlı savaşlar falan olmamıştır. Çünkü Bizans’ın zulmüne karşı, sivil halk Müslümanların adaletine koşarak sığınmışlardır. Bu şehirde şehit olan Müslüman Sahabe sayısı 27 yi bulmuştur. Bu şehirde ilk Müslüman valisi ise Hz. Sa’a (r.a.) olmuştur. Diyarbekir’de halen 150 sahabe Mezarı bulunmaktadır. Oysa Diyarbekir’i fetih eden orduda 1000’e yakın sahabe bulunmaktaydı. Bu coğrafya ne garip bir coğrafya’dır ki, bir yandan Hz. Adem’in, Hz. Nuh’un, Hz. İbrahim’in yurdu olmuş. Öte yandan da; Arz-ı Mev’ud. Burası aynı zaman da Mescid-i Aksa’nın mikat mahalli içerisindedir. Kerbela ‘da buradadır.Aynı zaman da Beyt’ül Hikme de buradadır. Ve bu coğrafya’da sürekli kan dökülüyor. Selahaddin Eyyübi (r.a)nın torunları kan döküyorlar. Ebu Cehiller bu coğrafyada kol gezip zevkle kan içiyorlar. Kardeşler kardeşlerini boğazlıyor bu topraklarda. Ya Rabbi’ bizleri Af eyle, Bizlere Hakk’ı hak, batılı batıl göster. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Fi Emanillah!