Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Yunan'ın Şişkinliği

Prof. Dr. Mustafa Uzunpostalcı

Dikkat ederseniz son günlerde komşumuz olan Yunanistan’ın Ege Denizi’nde bazı askeri davranışlarda bulunduğunu fark edersiniz. Aslında fark edilmeyecek bir davranış değildir. Çünkü yüz yıl önce bütün dünyanın şahitliği ve baskısı ile askerden ve askeri hareketlerden arındırılarak Yunanistan’a bırakılmış veya özellikle verilmiş adalar üzerinde Lozan Anlaşması ile belirlenmiş statüsünden çıkarak, Türkiye’yi rahatsız edecek bazı askeri davranışlar gerçekleştirildiği de fark edilmektedir.

Bu durumdan rahatsızlığını belirten Türkiye ise bazı dış güçlerin karşı davranışları ile muhatap olmaktadır. Özellikle Amerika başta olmak üzere Hristiyan Batı devletlerinin öteden beri Yunanistan’ı bize karşı bir koz olarak kullandıkları ve zaman zaman kışkırtma faaliyetleri gösterdikleri de bilinen bir gerçektir.

Son zamanlarda yine dikkat çeken davranışlardan biri de Amerika başta olmak üzere Hristiyan Batı âleminin, Yunan ile Türkiye arasında gelişir görünen huzursuzluğu, sanki kendileri desteklememiş ve Yunanistan’ın arkasında değillermiş gibi davranarak ve bilmezden görünerek, tarafsızlık izlenimi vermektedirler.

Nitekim bu huzursuzluk durumunu bahane ederek askerden arındırılmış adalara kendilerinin, güya arabulucu olarak, gelmek istediklerini ihsas etmekte ve bu konuda gönüllü olduklarını da itiraf ile açık destek vereceklerini bildirmektedirler. Bu yönde Amerika’nın başı çektiği de bir gerçektir. Ancak ne var ki, bu davranışta Amerika, asla yalnız değildir. Fransa başta olmak üzere diğer Hristiyan Avrupa devletleri de emre amade durumdadırlar. Ufak bir göze görünen aksi davranış hâlinde hepsi Türkiye’nin üzerine çullanacaklardır.

Peki, bu durum neden böyledir?

Bana göre Batı Hristiyan devletlerinin böyle düşünme ve bize karşı olmalarının sebebi açıktır. O da Türkiye’nin, bir Müslüman ülke olarak, teknik ve sanayi konuları başta olmak üzere, birçok konuda Batılı devletlere olan ihtiyacının ve onlara muhtaçlığının gittikçe azalmasıdır.

Yani Batılı Hristiyan Devletler bizim özellikle, sanayide gelişmemizi ve gelinen noktada kendilerine olan ihtiyaç durumumuzun azalması veya ortadan kalkmasını istememektedirler. Bunun aksi ise onları tedirgin etmektedir.

Bu tedirginliğin kendileri tarafından açıkça önlenmesi tedbirlerini almak ise işlerine gelmemektedir. Bunun için de bizi bu durumdan geri götürecek, fakat kendilerine zarar vermeyecek hareketlerin nasıl olması gerektiğini düşünerek, en kolay yol olan Yunanistan ile aramızı bozmak olduğunu bilmişlerdir. İşte bunun için Yunanistan ile aramızda adalar konusunda ihtilâf çıkarmayı uygun bulmuşlardır.

Aslında düşünecek olursak, Yunanistan ile aramız ne zaman şekerrengi olmuşsa bilin ki, arkasında Batılı gelişmiş devletlerin olduğunu fark eder ve görürsünüz. Çünkü bizi istemeyen ve daima Batılı Hristiyan Devletlere muhtaç durumda bulunmamızı ve kalmamızı bekleyen onlardır. Gerek sanayide ve gerek diğer konularda kendinden bahsettiren hale gelen ve bir Müslüman ülke olan Türkiye, onların hiçbir zaman işlerine gelmez. Onlar Türkiye başta olmak üzere, bütün Müslüman ülkelerin daima, yerde sürünen, ellerini Batı’ya açan muhtaç birer millet ve devlet olarak kalmalarını ister ve beklerler.

Bu durumda bize düşen ise kendimize dönmemiz ve kendimize gelmemizdir, vesselâm.

Yazarın Diğer Yazıları