Ramazan Sayar

Bana kara diyen dilber!

Ramazan Sayar

Karacaoğlan, yine dağlarda. Sazı yine kollarında. Bu onun için bir yaşam biçimi.
Böylesi yaşamayı çok seviyor. Ardıç ağaçlarının dibine, ak taşların üstüne oturup çevreyi izlemek, gözlemek, kuşların seslerini dinlemek kendisine anlatılmaz bir haz bir yaşama sevinci veriyor.
Yaşama, Karacaoğlan'a özgü bir bakış. Yatıp kaldığı odalara, sevdiği kızlara duyduğu yakınlığın benzerini... Kara çalılara, çiçeklere, dağlara, kuşların sesine de çırpıntısı ile kucaklaştırıyor.
Böylesi düşünceler içinde yüzerek yürürken, uzaktan kuyu başında oğlak sulayan iki yörük kızını gördü. Yönünü o yana çevirdi. "su içerim"  diye düşündü. Gerçekten de derdi su değildi.
Karacaoğlan onları tanımıyordu. kızlar ise O'nu tanıyordu. Kiaracaoğlan'ın gelişine çok sevindiler. Gülücüklerle karşıladılar. O'ndan türkü çalıp söylemesini istediler.?
Kaşla göz arasında kızlardan biri : 
"Esme seni kovlaştı yani senin aleyhinde konuştu." deyiverdi.
- Ne dedi?
- Senin için "çirkin" dedi. Ardından da nedenini açıkladı. "kara" dedi. 
Bu haber üzüntüye neden olmadı. Çünkü kara olmak bir kusur değildi! kızlar da bir türkü çalıp söylemesini istemişlerdi. 
Esme'yi tanıyordu. Koyağını yani bulunduğu yeri de biliyordu. Türküyü asıl orada çalıp  söyleyecekti. Ama duramadı. Aldı sazı eline. Vurdu teline. Başladı çalmaya, söylemeye...
Karacaoğlan'ın şimdi sazından, telinden ve sözünden dökülen sitemli nameleri dinleyelim.

- Bana kara diyen dilber! -

Bana kara diyen dilber.
Gözlerin kara değil mi?
Yüzünü sevdiren gelin.
Kaşların kara değil mi?

Boyun uzun belin ince.
Yanakların olmuş konca.
Salıverirsin kolunca.
Beliğin ince değil mi?

Utanırım akar terim.
Güzellikte yok benzerin.
En Sevgili makbul yerin.
Saçların kara değil mi?

Beni "kara" diye yerme.
Mevlam yaratmış hor görme.
Ala göze siyah sürme.
Çekilir kara değil mi?

Göllere konan kuğunun.
Kanadı beyaz çoğunun.
Çöldeki arap beyinin.
Çadırı kara değil mi?

Hint'ten Yemen'den çekilir.
İner Bağdat'a dökülür.
Türlü taama ekilir.
Biber de kara değil mi?

İller de konup göçerler.
Lale sümbül biçerler.
Ağalar beyler içerler.
Kahve de kara değil mi?

Karacaoğlan der, maşallah.
Bir gün görürüm inşallah.
Karadonludur Beytullah.
Örtüsü kara değil mi?
 

Yazarın Diğer Yazıları