Çevirisi Tamamlandı

Fatih'in özel doktoru Karamanlı Beşir Çelebi'nin Mecmuatü'l-fevaid adlı büyük şifa ansiklopedisi günümüz Türkçesine çevrildi!Yazarımızla yaptığımız söyleşi

Çevirisi Tamamlandı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Tıp alanında Anadolu’dan çıkan en büyük Doktor Karamanlı Beşir Çelebi’nin, nebati, madeni ve hayvani bütün şifa kaynaklarını içeren Mecmûatü’l-fevâid adlı eserinin çevirisinde sona gelindi!

Bir Müslüman Türk tarafından 600 yıl önce yazılan en büyük sağlık ansiklopedisi günümüz Türkçesine çevrildi:

Nebati – Hayvani – Madeni Şifa Kaynakları Ansiklopedisi

Fatihin özel hekimi Beşir Çelebi’nin Mecmûatü’l-fevâid / Faydalı Reçeteler Topluluğu adlı dev ansiklopedik eseri artık herkesin anlayabileceği günümüz Türkçesiyle.

Osmanlıca ve Arapçadan günümüz Türkçesine çeviren köşe yazarımız Mükremin Kızılca ile konuyu bütün ayrıntılarıyla okuyacağınız bir söyleşi yaptık.

Hâkimiyet: hoş geldiniz Mükremin hocam!

Mükremin Kızılca: hoş bulduk, bana bu fırsatı verdiğimiz için en samimi bir şekilde teşekkürlerimi arz ederim.

Hâkimiyet: sayın hocam evvela Mükremin Kızılca kimdir? Sorusuna kısaca ne dersiniz?

Mükremin Kızılca: 01 / 07 1955 yılında Karaman Ermenek ilçesine bağlı Güneyyurt beldesindedünyaya geldi.

İlköğrenimini kasaba merkez ilkokulunda 1968 yılında tamamladı. Orta öğrenimini dışardan Konya’da Karatay lisesinde bitirdi. 

1969 yılında Konya’da aldığı ihzari ve tekâmül altından sonra 1974 yılında İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Emin Camii tekâmül kursunu bitirerek İslami ilimlerde ve Arapçada icazet aldı.

1975 yılında Karaman merkeze bağlı Ada köyü Kur’an Kursunda hasbi görevde bulunduktan sonra 1977 yılına kadar vatani görevini Sivas ve Kars’ta tamamladı.

1978 ila 1984 yıllarında Konya Kulu ilçesine bağlı Kırkkuyu köyünde Kur’an Kursunda görev yaptı.  12 Eylül’den sonra buradaki imamlığı sırasında iki buçuk ayda hafızlığını ikmal etti.

1985 ila 2010 yılları arasını Konya merkezde ticari faaliyetle geçirdi.

Bu arada 1996 yılında bir süre “İlmiyye İslami Araştırma Dergisi”ni yayımladı.

Şu anda Hâkimiyet ile Karamandan.com köşe yazarı olan Mükremin Kızılca; Arapça, Osmanlıca, Farsça ve Çağatay dillerinde çeviri yapmakta ve genel arşiv çalışmalarında bulunmaktadır.

 2010 - 2017 yılları arası) Eskişehir AÖF ilahiyat ve işletme fakültelerini bitiren yazarın basılmış 16 ve basılacak 24 olmak üzere toplam 40 eseri bulunmaktadır.

1978’de Güneyyurt’tan Fadime Hanım’la evlenen yazarın iki erkek bir kız, üç evladı vardır.

Hâkimiyet: Mükremin hocam özgeçmişinizde gerçekleşen ve gerçekleşmeye hazır olan kitap projelerinden bahsettiniz. Bu konuyu biraz açalım mı?

Mükremin Kızılca: 2010 yılına kadar 25 yıl geçirdiğim ticari hayatımı ölü yıllar olarak kabul ediyorum. Bu tarihte emekli olup Rampalı çarşıda Muhammed Doğan hoca efendiyle ilmi alanda çalışmalara başladık.

Kendi açımdan milat kabul ettiğim 2010 yılından sonra ilahiyat ve işletmeyi bitirmekle beraber arşiv alanında binlerce belgeyi transkript yapmaya başladım. Bu hususta yüzlerce akademisyen arkadaşa danışmanlık yaptım ve yapmaya da devam ediyorum. Ayrıca istedikleri Osmanlı arşiv belgelerini çeşitli Arap üniversitelerinden akademisyenlere doktora tezi olarak Arapçaya çeviriyorum.

Çoğu arşiv alanında olan aşağıdaki eserleri yayımladık Allaha şükürler olsun!

1- Kurtuluş Savaşında ve Salnamelerde Ermenek 

2- Başyayla 1830 Nüfus ve 1845 Hane Kayıtları ve Tarihi

3- Dünden Bugüne Taşeli’nin İncisi Güneyyurt (Gargara)

4- Üç Asır Önce Konya

5- 1830 Ermenek Nüfus Kayıtları

6-1830 Sarıveliler ve Köyleri Nüfus Kayıtları

7- Yollar Beni Tanımadı / Şiir

8- Hatıratım 1955 / 2022

9- 1845 Ermenek ve Köyleri Hane Mal Varlıkları

10- Karaman Şairleri Seçkisi

11- Temiz Hikâye

12- Sigara Belası ve Haramlığı

13- FSM Ayasofya Camii Vakfiyesi /Çeviri  (Mayısta basılacak inşallah)

14- 70. Yılında Mahallemiz Pınargözü

15- Kur’an Okumada Harflerin Ruhu / Çeviri

Hâkimiyet: Mükremin hocam kısaca biraz da yeni projelerinizden bahseder misiniz?

Mükremin Kızılca:Allah nasip ederse röportajımızın ana konusu olan ve 100 yılın eserlerinden birisi olarak kabul edilen “Bir Müslüman Türk tarafından yazılan en büyük sağlık ansiklopedisini günümüz Türkçesine çevirdik.

Karamanlı büyük hekim, Fatih Sultan Mehmet hanın da özel hekimi olan Beşir Çelebi merhumun Mecmûatü’l-fevâid adlı dev eseri Nebati – Hayvani – Madeni Şifa Kaynakları Ansiklopedisi namıyla iki büyük cilt halinde basıma hazırlanmaktadır.

Aşağıdaki listede yer alan çoğu yayıma hazır eserlerimizi de sponsor buldukça veya yayınevleri aracılığıyla peyderpey kültür dünyamıza kazandırmayı Allahtan nasip etmesini diliyorum.

1- Hans ile Hasan’ın Sohbetleri / Hilalden Dolunaya

2- Korktukları İslam Bu mu?

3- Ermenek Şairleri Seçkisi

4- Müslümanın Kızılelma’sı

6- Osmanlı Devletinde Tarikatların Denetimi

7- Benim Yurdum / Şiir

8- İlahi ve Ezgi Sözleri / Şiir

9- Kızılcalı Mehmet / Roman

10- Karamanoğulları Devletinin Kazılı Tarihi

11- Evliya Çelebi Konya Karaman Mersin’de

12- Kuruluşunun 135. Yılında Kırkkuyu

13- Gargara’danGargara’ya / Göç Hikâyesi

14- Makâmat / Çeviri / İmam BirgiviRh

15- Manşet Makalelerimden Seçmeler

16- Sarıveliler 1845 Hane Kayıtları

17- Arkadaşım Kuyrukkakan / Hikâye

18- Yüzyılın Özeti / Tarih

19- Tarih Boyunca İlhad Hareketleri

Hâkimiyet: Mükremin Bey gelelim sizin: ana konumuz dediğiniz Karamanlı hekimbaşı, Fatih Sultan Mehmet hanın da özel hekimi olan Beşir Çelebi merhumun Mecmûatü’l-fevâid adlı çevirisini tamamladığınız dev eseri Nebati – Hayvani – Madeni Şifa Kaynakları Ansiklopedisi hakkındaki ayrıntılara.

Hâkimiyet: Beşir Çelebi Kimdir?

Mükremin Kızılca:Beşir Çelebi, yaklaşık 1390 ila 1470 yılları arasında yaşamış Karaman Ermenek bölgesinde yetişmiş, 21. yüz yılda Mecmûatü’l-fevâid  / Faydalı Tıbbi Terkipler Mecmuası adlı dev eseri keşfedilen Türklerin Hipokratı sayılan ünlü bir hekimdir!

Kullandığı lehçeden ve eserdeki bitki türlerinden Ermenek’te yaşadığı, Ermenekli olduğu ve meşhur Tol medresede tıp alanında dersler verdiği kesin gibidir. Zaten Karamanda Çelebi soyadı sadece şimdi bile Ermenek’te vardır.

Aşağıda Hollanda İslam Ansiklopedisinin 2017 yılında yayımlanan sayısında yer alan İngilizce bölümünde onun hakkındaki notları aynen veriyorum:

Beşir Çelebi ünlü eserini 1430 yılından sonra yazıp Karaman tahtında bulunan 2. İbrahim Beye ithaf etmiştir. Kitabını ve ününü Konya seferinde duyan Fatih İbrahim Beyden hekimi Edirne’ye göndermesini istemiş, o da hemen göndermiştir.

“Beşir Çelebi, bir dokuzuncu / on beşinci yüzyıl Türk hekimidir.

Sultan 2. Mehmet’in etrafındaki Konya’danEdirne’ye taşınan ve Şeyh ŞücaüddinKaramani ve Zenbilli Ali’yi içeren seçkin kültür halkasındaki âlimlerden biriydi.

Kökenleri, doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Kaynaklar onun hakkında hiçbir bilgi içermemektedir ve hayatıyla ilgili detaylar çalışmalarındaki notlardan veya ona ithaf edilen kitaplardan alınmıştır. 

2. İbrahim b. Mehmet Karamanoğlu’na (Karaman hükümdarı) hizmet ettiği ve daha sonra da Osmanlıların hizmetine geçtiği açıkça görülüyor. Edirne’de tahta geçişinin hemen akabinde 2. Mehmet, İbrahim’e Beşir Çelebi’yi başkente davet eden bir mektup yazmıştır.

Tarih-i Edirne ve Beşir’e ithaf edilen Hikâye-i Beşir, hekimin Sultan’ın dîvânına katılıp ona tıp ve temizlik alanında danışmanlık yaptığını nakletmektedir.

Edirne’de iklimin avantajlarını izah etmiş ve Yeni Saray’ın yeri için öneride bulunmuştur. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren süregelen çalışmalar babasının bu sarayın temellerini 854/1450 yılında atıp 855/1451’de tamamladığını öne sürmektedir.

Beşir Çelebi’ye üç çalışma ithaf edilmiştir: Mecmuatü’l-fevâid, Tarih-i Edirne -Hikayet-i Beşir Çelebi ve Tevarih-i Al-i Osman.

Mecmuatü’l-fevâid kesinlikle onun tarafından yazılmıştır. Giriş kısmında kendini tanıtmış ve kitabı Karamanoğlu Mehmet oğlu İbrahim için yazdığını belirtmiştir.”

(TheEncyclopaedia of Islam  / İngilizceden çeviren: İng. Öğr. Hakan Ekerer)

Hâkimiyet: Mecmûatü’l-fevâidneden bahseder?

Mükremin Kızılca:Beşir Çelebi merhum Tıp İlimleri dalındaki 564 büyük sayfalık dev eserin girişinde kitabı ithaf ettiği Karamanoğlu İbrahim Bey ve kendisi hakkında şunları söyler:

“Bu kitabın kaleme alınmasına yol açan ve önder olan sebep: Acemlerin Sultanı, milletlerin hâkimi, kalem ve kılıç sahibi, Acem ve Arapların iyiliklerinin kefili, Suskunlar Yurdunun mülkünün varisi, güvenlik sancağını yükselten, dünyanın en adaletli sultanı, Konya vilayetinin önderi, parlak ve aydınlık İslam Dininin Allah’ın inayetiyle yardımcısı, Mehmet Han oğlu Karamanlı Sultan İbrahim - Allah saltanatını sürekli, delilini parlak, yardımcılarını güçlü, iktidarını uzun kılsın- Bey hazretlerinin yüce emri ve değerli yazısı olmuştu.

Hekimlerin başı, önden gidenlerin lideri, eşyanın gerçeklerini bilen, doktorların en üstünü, Mevlana Beşir Çelebi hazretlerine ki kendi eleştirel yeteneklerinden ve temiz, bağlı yüreğinden bu kitap ortaya çıkmıştır.

İçindeki terkipler - reçeteler denenmiş ve yararları tespit edilmiştir.  Bu eserde birçok terkip yer almış olup o da bunu, sultanların peşine düştüğü bilgiler olarak görüp yüce fermana uyarak bu mecmuayı ortaya koymuştur. Bu eserdeki terkipleri - hapları - devaları seçerek yazıya geçirip adını “Mecmuatü’l-Fevaid” koyup gökler gibi yüce makamlarına eriştirdi. Onlar da her gerektiği vakit bu mecmuaya başvurarak içeriğinden yararlanırlardı. Bu eserdeki reçetelerin her birisi defalarca sınanmış ve denenmiştir.”

Merhum Beşir Çelebi’nin Mecmû'atü'l-Fevâ'id / Faydalı terkipler topluluğu adlı tıbbi eseri her birisi dört sayfadan oluşan 141 varaktan ibarettir. Böylece büyük boy ve dolu dolu 564 sayfalık bir Osmanlı Türkçesi eser karşımıza çıkmaktadır.

Mecmûatü’l-fevâid, faydalı bilgiler topluluğu demektir ki dört bölümden oluşur.

30 ana konudan oluşan tıbbi terkipler, ilaç, macun, cevariş, hap, şırınga, bandaj, sargı ve benzeri terkip usulleri; 114 sayfa / 564

30. bölümden itibaren ansiklopedik olarak bitkiler, canlılar ve madenleri içeren kısım: binlerce bitkinin, madenin ve canlının faydaları, zararları, tedavi şekilleri, 360 sayfa / 564

Ömer oğlu Melik Eşref ‘e ait Arapça ibareli tıbbi terimleri, ölçüleri, tartıları ve analizleri içeren kısım 12 sayfa / 564

Mecmuatü’l-fevaid’in son 80 sayfasında Hacı Zelnel Attar namıyla bilinen Ensari Hüseyin oğlu Ali’nin “Türk, Arap, Acem, Süryani ve Yunan kaynaklarında deva – ilaç adları” isimli alfabetik risalesi yer almaktadır. 

En son dört sayfası göz hastalıkları ve tedavi yollarını içeren bir bölümdür.

Hâkimiyet: bu eser nasıl elde edildi?

Mükremin Kızılca:Beşir Çelebi eserini 1436 yılında bitirince üç nüshasını da Karamanoğullarının tabi olduğu Mısırdaki Memluk Türk imparatorluğuna göndermiştir. 1882 yılında Mısırı İngilizlere teslim edip boşaltan Fransızlar giderken General Monee İskenderiye / Kahire kütüphanesinden Mecmûatü’l-fevâid ve benzeri nadide eserleri götürüp Paris Milli Kütüphanesine yerleştirmiştir.

Bizim çevirimize esas olan Mecmûatü’l-fevaid, 1970 yılında Konyalı hemşerimiz merhum Prof. Dr. Feridun Nafiz uzluk tarafından mikrofilmi Paris Milli Kütüphanesinden alınıp Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı kütüphanesine hediye edilmiştir.

Daha beş yıl öncesine kadar Mecmûatü’l-fevaid’in adı bile hiçbir kaynakta geçmezdi, TDV ansiklopedisinde Arapça bu adla bir kitaptan söz edilir ki yazarı da eser de bu değildir. Beşir Çelebi’den söz eden tüm kaynaklarda eserden bir kelime bile yoktur. Sadece merhumun Edirne Tarihi adlı bir risalesinden söz edilir.

Ne yazıktır ki yaklaşık 600 yıl bu dev eserin nerede olduğu bilinmemektedir. 1896 yılında Hollanda’nın LedienBerill yayınevinin çıkardığı İngilizce İslam Ansiklopedisinin 1936 yılında MEB tarafından Türkçeye çevrilen sayısında da Beşir Çelebi’nin Mecmûatü’l-fevaid eserinin adı yoktur.

Ancak Berill yayınevinin Ledien’de 2014 yılında yazılıp 2017 yılında çıkardığı adı geçen ansiklopedinin son sayısında Mecmûatü’l-fevaid adlı eserinden ve Beşir Çelebi’den genişçe söz edilir.

Son yıllarda Beşir Çelebi merhumun Mecmûatü’l-fevaid’inin birbirinden farklı iki küçük nüshası daha keşfedilmiştir. Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğünde E-106 numarada ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 684 numarada bulunan iki ayrı nüshayı esas alarak, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalından Sayın Güllü Özdemir Ekim 2018’de bir doktora tezi hazırlamıştır. Çeviri metni olarak Konya Nüshasını, tenkit metni olarak da Cerrahpaşa Nüshasını esas aldığını belirten Sayın Güllü Özdemir, eserin 14 bölümden meydana geldiğini kaydetmektedir. Bu doktora tezinde indeks ve sözlüğü çıkarırsak 140 sayfalık bir çeviri vardır ve bu da 109 varaktan oluşan 14 bölümün transkript işaretli akademik çevirisidir.

15 Aralık 2021 günü Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğüne vardım, görevli arkadaşlarla bilgisayarda eseri bulduk, beş yıl önce Karaman Müzesinden Konya’ya intikal ettiğini öğrendim. Bu Karaman Nüshasının kapağı ve ilk sayfası ektedir.

Mecmûtü’l-fevaid nüshaları hakkında Sayın Tuncay Böleri de 24 Nisan 2016 tarihli bir makale kaleme almıştır. Makalede şu bilgiler yer almaktadır:

“Beşir Çelebinin Karamanlıdır, babasının adı Mahbup Çelebi’dir. Ali Gülcan Beşir Çelebi’nin Ermenekli olduğunu söylemiştir.

Mecmuâtü’l-fevâid’in Paris Mili Kütüphanesi 234 numarada bulunan ana nüshasının mikrofilmi, Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk tarafından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı kütüphanesine hediye edilmiştir.

Eserin blochet katalog bilgisinde telif tarihinin 1436 olduğu kaydedilmiştir. General Meneo tarafından Mısırdan getirilerek Fransız Milli Kütüphanesine konmuştur.

Mecmuâtü’l-fevâid’in Karaman müzesinden E 106 numarayla Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesine gönderilen nüshası Muhammed oğlu Hüseyin tarafından 20 Aralık 1578 yılında istinsah edilmiştir.

Bütün çabalarıma rağmen Cerrah Paşa Tıp Fakültesi nüshasına ulaşamadım. ”

Elimizdeki bizim çevirdiğimiz Paris Nüshası 141 adet dört sayfalık varakta yer alan 564 sayfadır, 30 bölüm olarak tertip edilmiştir. Konya ve Cerrahpaşa nüshalarında bir sayfada 15 satır varken Paris nüshasında 30 satır vardır. Kanaatime göre Konya ve Cerrahpaşa nüshaları Beşir Çelebi merhumun dev eserinden hattatların, matbaanın icadından önce istinsah ettiği, içinden ayırdıkları bazı konuları içeren küçük iki eserdir. Esas nüshanın sekizde biri kadar olmaları bunun açık kanıtıdır.

Her halükarda bu dev eserin adı Türkiye’de duyulalı henüz beş yıl olmuştur.

Eserin mikrofilmini bana Ankara’da ikamet eden Prof. Dr. İbrahim Ceylan ve Prof. Dr. Tahsin Kesici hocalarım, dört sayfalık 141 varak olan orijinal mikrofilmini tercüme edilmek üzere havale ettiler.

Bugün itibarıyla tercümesini Allaha cc sonsuz şükürler olsun, tamamladım. Şimdi önümüzdeki birkaç ayda, alanında uzman bir ekip tarafından tashihini yapıyoruz inşallah!

Tıp dünyasına ve insanlığa armağan olsun!

Hâkimiyet: muhterem hocam son olarak eser muhtevası hakkında neler söylersiniz?

Mükremin Kızılca:Karamanlı ünlü hekim Beşir Çelebi merhumun Mecmûatü’l-Fevâid adlı geniş kapsamlı tıbbi eserinin içeriği nedir? Sorusuna kısaca derim ki:

Eserde kelimenin tam karşılığı olarak “tepeden tırnağa” iç ve dış bütün insan uzuvlarına hayvani, nebati ve madeni ilaç terkip ve müfretlerinin olumlu ve olumsuz etkilerini, soğukluk, nemlilik, sıcaklık ve kuruluk olarak dörde ayırdığı insan mizaç ve tabiatına göre detaylı olarak ele alır.

Eseri günümüz Türkçesine çevirmiş bir kişi olarak bu vardığım sonucu şöyle detaylandırabiliriz.

Konyu tepeden ele alacak olursak eserde, baştan başlamak gerekir ki saç dökülmesi, saç ekimi, dikimi, boyama teknikleri, ağartma ve siyahlaştırma yöntemleri, kına yakımı, saçı dökme ve dökmeme terkipleri, sakal bitmesi ve bitmemesi, kıl dönmesi ve benzeri sorunları ve ilaçları ele alınır.

Yine başımızda ve tepemizde yer alan ve bugün KBB denilen üç önemli tıbbi alanda da en ince ayrıntısına kadar çare ve devalar verilir:

Burun kanaması, nezle, enfeksiyon, burun şırıngaları, tütsüleri, damlaları, beyinle burun ilişkisi, boğaz ağrıları, boğmaca, nefes darlığı, bademcik iltihabı, kulak sancıları, kurtları, kılları, çirkleri, kulak çınlaması, uğultusu ve daha nice sıkıntıları deva ve ilaçları verilerek ele alınır.

Göz hastalıkları başımızın en fazla dile getirilen kısmıdır. Sürme çeşitleri ve göz sağlığına etkileri, göz kılı, göz ağrısı, göze ak düşme, gece körlüğü, katarakt, göz kararması, göz sulanması gibi göze arız olabilecek bütün etkileri etkisizleştiren terkiplerle anlatılır.

Başımızın ön tarafında yer alan bizim aynamız ve vitrinimiz mesabesindeki yüzümüz, onda oluşan anormal benler, çiller, benekler, noktalar, sivilceler ve alaca tarzı tüm cilt rahatsızlıkları tek tek ele alınıp ilaçları verilir.

Başımızın en alt kısmı olan ağız ve diş sağlığı hususu da en fazla üzerinde durulan bir konudur:

Diş sallanması, dişleri sağlamlaştırma, plaklardan temizleme, çocukların dişlerinin erken çıkmasını temin yöntemleri, diş etlerinin güçlendirilmesi, ağız kokusunun güzelleştirilmesi, ağız ve damakta oluşan yaralar, çatlamalar.

Diğer ana ve tali azalarımızın bütün sıkıntıları aynı şekilde ele alınırken hayvan, bitki ve maden kaynaklı reçeteler verilir. Sadece içerik anlatılsa bile yüz sayfalık bir eser meydana gelebilir.

Genel cerrahi alanında reçeteler takdim ettiği birkaç başlıkla noktalayalım isterseniz:

Kadın ve erkekler için kısırlık tedavisi reçeteleri

Doğum kontrolü reçeteleri

Narkoz / bayıltma reçeteleri

İdrar yolları, prostat reçeteleri

Rahim hastalıkları reçeteleri

Akciğer hastalıkları reçeteleri

Dalak hastalıkları reçeteleri

Böbrek ve mesane taşlarını dökme reçeteleri

LGBT hastalarını tedavi reçeteleri

Hemoroit reçeteleri

Cilt hastalıkları reçeteleri

Sevda, vesvese gibi manevi hastalıklar reçeteleri

Rahimdeki ölü cenini düşürme reçeteleri

Cinsel hastalık ve güç artıma reçeteleri

Bütün dertlere ve devalarına bakış açısı kendisinin Bokrat adıyla sık sık alıntı taptığı Hipokrat’ın bakış açısıyla örtüşmekle kalmaz ondan daha ileri derecede bir hekimdir. Çünkü Beşir Çelebi samimi bir Müslüman olarak işin manevi taraflarına da vurgu yaparak farklı bir duruma imza atar.

Gönül ister ki artık tıp fakültelerinden mezun olan doktorlarımızın yemini Beşir Çelebi yemini olsun.

resim1-002.jpg

Bakmadan Geçme