Ahmet Candan

Osmanlı'da Ramazan Ayı

Ahmet Candan

Malumunuz üzere huzur, rahmet ve bereket ayı olan Ramazan ayına oldukça kısa bir vakit kaldı. Gelmeden dahi maneviyatını hissettiğimiz Ramazan ayı geçtiğimiz dönemde pandemi yüzünden buruk geçmişti. Bu sene tam anlamıyla Ramazan’ın ruhunu hissedeceğimiz bir ay geliyor.

Ramazan dolayısı ile; ülkemiz ve diğer Müslüman ülkelerde büyük bir sevinç ve heyecan var. Ramazan her bir İslam memleketlerinde farklı farklı edâ edilse de; İslam Alemi’nin daimî lideri olan ülkemizde apayrı bir tutku ve sevgi ile kutlanmakta.

Bizde bugün bu yazımızda geçmişte ‘Osmanlı’da Ramazan Nasıl Kutlanırdı?’ adlı başlığı inceleyeceğiz.

Osmanlı her manevî alana olduğu gibi Ramazan ayına da oldukça büyük değer verirdi. Aslında bir çoğunu yakından bildiğimiz, yakından tanıdığımız hatta bir çoğu gümünüze kadar süregelen gelenekler Osmanlı'nın muhteşem maneviyatı sayesinde tarih sahnesinde kendisine yer buldu.

Çoğunu bilsekte bu maneviyatı yüksek günlerde tekrardan hatırlatmakta faide var diye düşünüyorum.

Osmanlı’da Ramazan ayında tembihnameler yayınlanarak Müslim ve gayr-i Müslim ahaliyi oldukça nazik bir lisan ile Ramazan ayının önemi ve bu ayda nelere dikkat edilmesi gerektiği hatırlatılırdı. Gayr-i Müslimlere Ramazan ayında dışarıda & açık alanda yemek yememeleri, su içmemeleri, sigara içmemeleri tembih edilirdi.

Ramazan ayında halkın zor duruma düşmesini önlemek için devlet tarafından hiçbir gıda ürününe ve eşyaya zam gelmesi engelleniyordu. Hatta bu mübarek ay boyunca daha ucuza satılması sağlanıyordu.

Gölge oyunları bu ayda oldukça ilgi görüyor, insanların neşelenmesini sağlıyordu.

Günümüzde ihtiyaç sahipleri için açılan iftar çadırları Osmanlı döneminden bu yana uygulanan bir gelenek. O dönemde de aşevleri ihtiyaç sahiplerine aş veriyordu. Devlet yalnız aş değil; yardıma muhtaç ailelerin tüm ihtiyaçlarını karşılıyordu.

Zimem Defteri uygulaması ile varlıklı kişiler hiç bilmedikleri bir mahallenin tüm borçlarını kapatıyordu. İşin en güzel yanı ise; borcu kapatan kimlerin borçlarını kapattığını, borcu kapatılanın kimin borçlarını kapattığını bilmemesiydi.

“Ramazan ayının 12. günü Osmanlı'da son derece büyük bir öneme sahipti. Kutsal emanetlerin bulunduğu Has Oda, temizlenir ve gül suyu ile yıkanırdı. Ardından öd ağacı ve amber yakılırdı. Devletin ileri gelenlerinin hazır bulunduğu törende, Padişah tarafından gümüş sandukanın içinden hırka-i saadet çıkartılırdı.” *

İşte Osmanlı’da başlıca Ramazan adetleri bu şekilde idi. Daha sayamadığımız hatta bilmediğimiz o kadar çok güzellik ve adet var ki bunların hepsini yazmaya yerimiz yetmez.

Şimdiden hoş geldin ya şehr-i ramazan diyor, tüm İslam Alemi’nin mübarek Ramazan ayını can-ı gönülden kutluyorum.

Bana @ahmetcandanx kullanıcı adı ile tüm sosyal medyalardan ulaşabilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları