Latife ÖGE AKIN

İklim sorunları büyüyor

Latife ÖGE AKIN

Yaşça bizden büyük olanlar anlatırken hepimiz duymuşuzdur. Nerede o eski kışlar der eskiler. Boyumuzca kar olurdu, kış kış gibi, yaz yaz gibi geçerdi diye. Okullarda duvarda asılı resimlerde ilk bahar, yaz, sonbahar, kış mevsimi insanın içini ısıtacak kadar güzel tasvir edilirdi. 

Her geçen yıl iklim dengeleri daha da bozuluyor. Bu yıl ise neredeyse hiç yağmur görmeden, karın ise sözünü bile etmeden bitirdik kışı. Ağaçlar yalancı havaya aldanıp çiçek açtı. Yağışlarla beslenen yer altı su kaynakları şöyle dura dursun, ekinler için gereken miktarın çeyreği kadar bile yağış almadı Konya ovası. 

Bu durum zararlı haşeratlara da yaradı. Tarla farelerinin ekinlere ciddi zarar verdiği söylentileri dilden dile yayılıyor. 

Kuraklık yüzünden vahşi sulama, damla sulama, yağmurlama yapmak zorunda kalan çiftçi bunun için de kaynak bulamaz oldu. 

Kışın başından beri meteoroloji kar müjdesi verdi durdu, hep boşa çıktı. Bu kez önümüzdeki günler için verdiği kar haberi dallarda açan çiçeklerin ve filizlenmeye başlayan tohumların donması demek oluyor. Yer altında farelerden kurtulan filizler, şimdi de donma tehlikesi ile karşı karşıya. Bu da ayrı bir felaket demek. 

İnsan eliyle bozulan ekolojik denge yine cezayı insana kesiyor. Bilinçsiz avlanma, bilinçsiz ilaçlama, bilinçsiz sulama, kimyasal ürün tüketiminin hayatımızın sorgusuz sualsiz her alanını ele geçirmiş olması. 

Biz doğayı kirletirken, zarar verirken doğa da bize diş biliyor. Yaratılmış her canlı bir amaç için var. Dünyayı kendi haline bıraksak bir denge çevresinde sürekliliği olacak. Ancak biz kendimizce bir denge kurmaya çalışıyoruz. Arıları öldürürken, tozlaşmayı bitiriyoruz. Yılanları öldürürken toprak altında farelerin çoğalmasına sebep oluyoruz. Köylerde farelerin tarlaları da geçtik evlere yöneldiği yönünde haberler alıyoruz. 

Bir yandan bozulan mevsim dengeleri sağlık dengelerimizi de alt üst etti. Hastalıklar çoğaldı derler, tıbbi karşılığını bilmem. Ama büyükler söylüyorsa boşa söylüyor olamazlar. Kar yağdığı zaman mikropların, virüslerin öldüğünü, yağmurla, karla soluduğumuz havanın temizlendiğini söylerler. Görünüşe bakılırsa yalan denmez. İnsanlar çıldırmış gibi ilaçlara sarılmış durumda. Hastalığa bir kez yakalanan aylarca yakasını kurtaramıyor. Öksürük, vücut özellikle eklem ağrısı, halsizlik, inatçı alerjik rahatsızlıklar, yaygın enfeksiyon, virüs, bakteri bulguları. İnsanı kısır döngüye sokan hastalıklardan kurtulmak için tıbbi ilaç kullanımındaki artış. 

İnsanların doğal yollarla tedavi olmayı istemesi ve bunun sonucu bilinçsiz geleneksel tıp uygulamalarına artan rağbet. Öyle ya, ciddi bir pazar payı var geleneksel tıpçıların. Merdiven altı uygulama ve satış yapan fırsatçıların ise bu durumu kullandığı gerçeği. Bu durumun halen farkına varmadığımız korkunç bir tehlike olduğu gerçeği. 

Israrla covid aşılarının ciddi payı olduğunu düşündüğüm artan kalp krizi vakaları. 
 
Bu liste uzar da uzar. Sonu yok. Aslında anlamamız gereken sadece doğaya çok müdahale etmeden ve bir tek benim çabamla olmaz mantığından kurtularak kişi bazında büyük şeyler başaracağımızı bilmek. Evet bir tek benim çabamla bile çok şey değişir diyebilmek. Kendi adımıza üzerimize düşeni yapmak. Bizim için, çocuklarımız için fedakarlık yapabilmek.

Yazarın Diğer Yazıları