Mehmet Kaçar

Batı 'İslamafobi' diyerek ülkeleri işgal ediyor!

Mehmet Kaçar

Amerika’da düzmece ve planlı olarak yaptırılan 11 Eylül hadiseleri sonrasında batıda tetiklenen ve tüm dünyaya hızla yayılan İslâm karşıtlığı ve düşmanlığı eylemlerinin tarihi kökeni Hz. peygamber (s.a.v)’e kadar uzanır. Batı geçmiş yüzyıllarda da sömürgeleştirdiği milletlerin kendilerine karşı direncini kırabilmek için bu alandaki çalışmalarını siyasi, sosyal ve psikolojik alanlarda sürdürmüştür. 11 Eylül saldırısından sonra ise bu bir kirli ve İslâm düşmanlığı üzerine kurulu propagandalarını İslâmafobi olarak kavramlaştırılmış ve bütün dünyaya servis etmiştir. Fransa gibi laikliğin çok katı ve sert uyguladığı ülkelerde İslâm’a karşı eylemler artmış ve uç gruplar Müslümanlara karşı planlı bir şekilde kışkırtılmışlardır ve kışkırtılmaya da devam edilmektedirler.

Herkesin çok iyi bildiği bir şekilde İslâm düşmanlığını yayarak kitlelerin dikkatini, kendi imal ettikleri suni gündemlere çeviren küresel sistem 11 Eylül’de yaşanan saldırıyı bahane ederek ilk önce Afganistan’ın yer altı ve üstü kaynaklarını hedef almış ve 20 yıl sürdürdüğü işgal faaliyetinin ardından geride açlıktan ölme sınırında bıraktığı ve ülkenin her karış toprağını viraneye çevirmiş bir halde bırakarak geri çekilmeyi tercih etmiş ve bunu da demokrasi ve laiklik adına yapmıştı.

Batılı bu sistem Afganistan’da ki sömürge faaliyetine meşruiyet kazandırabilmek için kimliğini İslâmafobi(İslâm düşmanlığı) üzerinden temellendirmeye çalışmış ve dünya kamuoyunun dikkatini, algı operasyonları ile göçmenlerin, mültecilerin, yurtsuzların ve sığınmacıların üzerine çevirmeyi başarmıştır. Küresel sistem hâkim bir kimlik karşısında ezilen ve ikincil bir kimlik mensupları olarak görülen Müslümanlara karşı olumsuz bir algı oluşturarak çatışmayı daima canlı tutmayı yeğlemişlerdir. Küresel medya aygıtları üzerinden yayılan negatif imge zaman içerisinde kin ve nefrete dönüşmüş ve beyaz ırka mensup olmayan sarı, kızıl ve siyah ırk ve diğerleri batı değerlerini tehdit eden ikinci varlıklar olarak dünyaya duyurulmuştur.

Batıdaki medeniyeti kan emiciliği üzerine bina eden küresel güçler, kendi kültürel sebeplerini kamufle ederek İslamafobiyi ifade özgürlüğü adı altında bütün dünyaya hızla servis etmiş ve çalışmalarında dini amaçlarla gerçekleştirildiğine yönelik bir imge oluşturmuştur. Bütün bunların sonucunda ise Müslümanlar batılı halkların zihinlerinde tehlike olarak kazınmış ve Müslüman bireyler ve milletler üzerinde de baskılar her geçen gün artarak devam etmiştir. Öyle ki batılı halk Müslüman komşuları ile ilişkilerini kesmeye, çocuklarını Müslüman çocuklarla bir arada tutmamaya batıda belirgin hale gelen camilere, başörtülü kadınlara ve dini sembollere saldırmaya başlamıştır.

Müslümanlarla ilgili oluşturulan önyargı nefreti, ırkçılığı ve düşmanlığı, ötekileştirmeyi, ayrıştırıcılığı, damgalamayı, dışlamayı, yabancılaştırmayı, saldırganlığı meşru gösterecek gerçekler üretilerek çatışma bütün dünyaya yayılmıştır.
Batı ürettiği bu benzeri kavramları öne sürerek halkları bir birine ezdiriyor ve bu kaostan faydalanarak hedef seçtiği ülkeleri işgal faaliyetlerine kamuflaj olarak kullandıkları kavramlardan sadece biri ve ne yazık ki kitleleri yönlendirmede tetikleyici bir unsur oluyor. Nitekim batı toplumlarında yaşayan Müslümanlar İslâm karşıtlığı söyleminden etkilenen halklar tarafından iş ortamında, sokakta, evlerinde, yolda saldırılara maruz kalıyor, dışlanıyor ve çoğu yurtlarına geri dönmek zorunda kalıyor ya da batılılaşıyor.

Müslümanların bu ayrıştırıcı, ötekileştirici söylemlerin kurbanı olmaktan çıkarılmak ve alternatif kavramlar üretecek çözüme ulaşmalıdır. Problemi siyasi, ekonomik ve kültürel boyutu ile ele alıp geniş bir perspektiften değerlendirmeli ve ihtiyacımız olan şeyin kendi öz medeniyetimizin içerisinde gizli olduğu bilinmelidir. Çekirdek İslâmi olursa yetişecek olan kültür ağacıda İslâmi olur…

Yazarın Diğer Yazıları