Mehmet Kaçar

İnsanı açlık değil alışmış olduğu tokluk öldürür!

Mehmet Kaçar

İbni Haldun’a atıf edilen ,”İnsanı açlık değil alışmış olduğu tokluk öldürür.” diye bir söz meşhur olmuştur. Bunun nedeni de sözün kalbinde saklı olmasıdır:”

Kıtlık görülen yerlerde çok yemeye alışanlar az yemeye alışanlardan daha çok kayıp veriyorlar.

Aç ayıyı oyundan alıkoyanda aslında tokluktur. Bütün canlıların açlığa karşı gösterdiği tepkide farklılıklar arz eder. Halk arasında söylene gelen bir deyimde de; “Aç köpek fırın deler veya yakar “ sözü pek meşhurdur. Aç insanda, kralları devirir, yönetmelikleri yıkar. Hayatı gözümüzde bir yere oturtan şey ise tokluktur. Çünkü açken gözümüz hiçbir şeyi görmez. Bu durumda bütün hayat ekmeğe odaklanmış gibidir. Doyduktan sonra hayatın asli amacı yavaş yavaş ortaya çıkmış olur. Açken dünyadaki hedefimiz karın doyurmak seviyesine kadar iner. İhtiyaçlar ise ulvi gayelerin maskesi ile etrafta dolaşırlar. Oysa birazcık un ve su nefsin tatminine veya körelmesine yeter de artar bile…

Aç insanların hayalleri ve rüyaları bile tok insanlara göre çeşitlilik arz eder. Neye açıkmış ve susamışsanız onun rüyasını görür onun hayalini kurarsanız. Tavuklarda acıkır ve ne zaman kümeslerinde başlarını ottan ve samandan yastığa koysalar rüyalarında hep darı görürler. Rüyasında darı gören aç tavuğun doyduktan sonra yumurtası bir başka olur. Doymak ise insanın açlıktan sonraki halidir. Buna göre insanın hali birinin başına gelen şeyi kendisinin de yaşamasıdır.
Nasreddin Hoca’nın damdan düştükten sonra kendisine, “Doktor çağıralım mı hoca?” diyen kimseye o acılı haliyle “Doktor istemez, bana damdan düşen birini bulun yeter!” diye karşılık vermesi gibi. Atalarımız şu sözü de bu günler ve böylesi durumlar için söylemiş; “ Tok acın halinden anlamaz!” Peygamber Efendimiz de; “Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir.” buyurur. Bir sürü neden aramaya ne hacet. Dünyada “tok yatanlarla, aç yatanların” farkı bizlere safların ayrışmasını net bir şekilde gösteriyor. Sosyal adalet ise mümin olmanın bir göstergesidir.

Söylentiye göre; “Tok olan dünyayı tok sanır, aç olanda bu âlemde hiç ekmek yok sanır.”
Oruç tokluğun kıymetini bilmek için açların halinden anlamak sanılır. Hâlbuki oruç tutanların çoğu açtır, tokların halinden anlayarak sahip olmadıkları pek çok şeye şükrederek yaşarlar.

“Aç doymam, tok da acıkmam” dermiş. Bir şeyi gözünüzde ne kadar büyütürseniz, açlığınız da o denli artar. İnsanın gözü midesinden önce davrandığı için gözün de doymaya ihtiyacı vardır ve gözlerini doyuranlar, midelerini daha rahat doyurabilirler.

Dünyadaki adaletsizliğin temel sebebi ise açgözlülükten başka bir şey değildir. Doyduktan sonra yeni acıkacak şeyler arama ideolojisine tüketim ekonomisi adı verilir. Buda üretim çılgınlığı ile ortadan kaldırılabilir.

Son günlerde basına yansıdığına göre Kenya’da ki açlık tarikatı müritlerini Hz. İsâ’ya kavuşacakları vaadi ile açlıktan ölmeye ikna etmiş. Basında yer aldığı şekliyle, bunların yüzde 60’ı çocuk olmak üzere en az 1000 kişinin bir orman içerisinde açlık orucuna yatarak öldükleri aktarılıyor.

Bunlara bir daha hiç acıkmayacaklarını ve hiç doymak gibi bir problemlerinin olmayacakları telkin edilmiş ve sona sürüklenmişlerdir.

Oysa cehalet ne büyük bir tokluk, bilgi ve aydınlanma ne büyük bir açlıktır!..

Keşke insanlar  bunu bilebilselerdi, keşke bunu bizde bilebilseydik ve Yüce Peygamberin açlıkla tokluk arasında bir hayatı tesviye etmesi ve tercih etmesinin anlamının mümince bir tavır olduğunu kavrayabilseydik?.. 
 

Yazarın Diğer Yazıları