Sevgi tercih değil türdür!
Mehmet Kaçar
Hemen hemen herkes bir başkasına, hem cinsine veya kendi tapusu altında bulunan mülküne seni seviyorum der ve sevgi ile bağlı olduğunu ona gösterir. Bazen öyle bir durum olur ki sevgi ile bağlı olduğu bir evini satmak mecburiyetinde kaldığı veya çok sevdiği bir otomobilini veya diğer bir eşyasını sattığı zaman çok üzülür ve hatta arkasından ağlayanları dahi görürüsün.
Bu ve benzeri hadiselere bakınca sevginin bir gönül kayması olduğunu görmekteyiz. Yani sevgi, bir gönül akması kavramıdır. Bir eğitmeninde okula gönlü kaymış olursa o eğitmen öğretmenliğini severek yapar.
İnsan yaratılırken bedenine ruhuna sevgi kavramı zıddı ile kaim olan nefretle birlikte kodlanmıştır. İnsanın kalbi meyil edince sever, kalbi geri adım atınca nefret eder.
Yani, insan kendi iradesi ile bedenine yerleştirdiği bir tercih değildir.
Bugün ise hem bireysel anlamda hem de sosyal hayatta yaşanılırken ısrarla bunun bir tercih olduğu üzerinde duruluyor. Bunu da mağribi bulmuş bir marifet gibi sunmaya çalışılıyor.
Oysa sevmek, sevebilmek insanın sahibi olan Allah (C.C)’ın bir lütfudur.
Envai çeşitte mazaretler göstererek bu sevgiyi azaltmak, sınırlı sayıda insanlara indirgemek adem oğlunun yaşadığı dünyasını daralttığı gibi, ufkunu da böylece daraltır ve düşüncesini zıddına çevirir, muhayyile ve hayal endazesi bozulur.
Biz sevgi çemberimizin içerisine ne kadar insanı sığdırabilirsek Allah'ın lütfundan da o kadar çok müstefit oluruz.
Herkese bir kulp bulup sevgisini sevgi ve muhabbetlerini üç beş insanla sınırlayarak diğerlerini çember dışına itenler, bir de kendi görüş ve cemaatinin görüşünü ayetin üstüne çıkararak doğruymuş gibi görmek ve bunu çevresine övünerek anlatmak düşüncesine sahip olurlar.
“Ben az insanı severim” başım ağrımaz. Onlara karşı sevgim daima kuvvetli olur. Onların dışındakiler ise benim sevgimi hak etmeyenlerdir, az severim öz severim gibi düşünceye kapılırlar.
O halde bir insan kendi sahibinin bizzat kendisine lütfettiği bir insan ve lütuftan daha ne kadar ve nasıl uzaklaşabilir ki!
Sevgi çemberini daralta daralta insan sonunda aynada kendi aksini(yansımasını) gördüğü silüetten dahi sevgisini mahrum etmeye başlar.
“Bu ne biçin burun, çok çirkin, çok büyük, bu ne biçim kulak, kepçe gibi ameliyatla düzelttirmeliyim …”
Veya tam tersi olur, tüm sevgisini sadece aynada gördüğü gölgesine verir buda onda kibrin oluşmasını sağlar…
Sevmek Allah(C.C)’ın insana verdiği bir hediyedir, sadece sevgiyi değil o sevgiyi verene de büyük haz verir ve bu o insan için çok ciddi bir nimettir.