
Bir 'Tam Aşk' Hikâyesi!!
Mükremin Kızılca
Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin. (Y.E.)
Aşk; sevgi, muhabbet kelimelerinin daha ötesini anlatan bir kelimedir.
Aşk insanda başkadır, yaratıcıda başkadır.
Yaratıcıya olan aşka, aşk-ı ilahiye meveddetullah, muhabbetullah adı verilir.
İnsan aşkı yani beşeri aşk ise cinsiyet içerir yani kadın ve erkeğin birbirine âşık olması anlamına gelir.
Bir kadın ve erkeğin birbirine âşık olması; “ya olacak ya ölecek” şeklinde olursa buna “Tam Aşk” denebilir.
Burada “Tam aşk hikâyemize” geçmeden önce beşeri aşkın derecelerini anlatan kısa birer örnek vermek istiyorum. İki karşı cins arasındaki aşk: çeyrek, yarım ve tam olarak üçe ayrılır.
Önce çeyrek aşka, yüzde yüz yaşanan 1 örnek verelim. Ama tarafların hayatta olması nedeniyle isimleri noktalıyorum maalesef.
Adı …, kızın adı …. 1990'lı yıllarda bu iki genç birbirine sırılsıklam âşık oluyorlar. Hatta Mustafa’nın …’yi lisedeyken her gün okuldan alıp evine teslim ettiğine ben de şahidim. Nihayet aralarında söz kesiliyor, nişan yapılıyor, düğün alışverişine gidiliyor. Düğün alışverişinde …’nin annesi alınacak yatak ve oturma odası takımları konusunda bir marka ve renkte diretiyor. Mustafa ise hem maddi bakımdan hem de zevk bakımından başka bir takımda ısrar ediyor. …'nin annesi “benim dediğim olmazsa olmaz”, deyip işin içinden çıkıyor. Mustafa da, …’nin de kendisini takip edeceğini sanarak “hayır benim dediğim olacak” deyip işin içinden çıkıyor. Ama ne yazık ki … Mustafa'yı takip etmiyor, annesi ile beraber oluyor ve bu iş de bozuluyor. Her ikisi başka kişilerle hayatlarını birleştiriyorlar ama Mustafa ilk doğan kızına …adını veriyor.
Bu, basit bir dünyalık için biten bir aşk olup çeyrek aşk denebilir ancak buna.
“Bir Tam Aşk Hikâyesi” %100 yaşanmış ve hazin bir biçimde sona ermiş bir hikâyedir.
1920'li yıllarda Ermenek ilçesi Gargara köyünde doğmuştur Mehmet. Köyün saygın ailelerinden Bayram amcanın oğludur. 1940'lı yıllarda askerden geldikten sonra babasından komşu kızı Fadime’yi istetir. Ama bu istek her iki taraftan da kabul görmez. Gerek kız tarafı gerek Mehmet'in babası tarafı Mehmet'in bu isteğine cevap vermezler. Oysa Mehmet komşu kızı için yanıp tutuşmaktadır.
Aradan çok geçmeden komşu kızını başka birisiyle baş göz ederler. Ardından da Fadime’nin kız kardeşini Mehmet’in erkek kardeşine alırlar.
Mehmet bütün bu olumsuzlara katlanamaz ve köyü terk ederek İzmir'e varır. Burada 2000'li yıllara kadar neredeyse 80 sene sazıyla sözüyle bu sonuçsuz aşkı dillendirir. Kendisine “Bayramların Âşık” derlerdi. Bayramların âşık Mehmet öldüğünde kaldığı derme çatma bir tek odadan ibaret evinin duvarında sadece asılı bir sazı kalmıştı.
Gerek babası gerek küçük kardeşi Hasan, İzmir'e defalarca varıp “gel kardeşim seni köye götürelim, başka birisiyle baş göz ederiz, burada sersefil durmana gönlümüz razı değil” deseler de o her defasında reddetti.
Bayramların âşık Mehmet, en son kendisine gelen kardeşine “kardeşim hiç ısrar etme, benim bu kafamı kesip yerine başka bir kafa koymadığınız sürece ben köye geri dönmem” dedi. Başka bir ısrarcıya da “eğer Ermenek’e tren gelirse ben de Gargara’ya geri dönerim diyerek o günün hatta bugünün şartlarıyla Ermenek’e asla tren gelmeyeceğinden kendisinin de memlekete dönemeyeceğini ima ediyordu.
Ancak onun derdi belliydi, derdi gönlündeydi, sevdiği kız başkasıyla evlenmişti ve onun bulunduğu bir yerde ispat-ı vücut etmesinin kendisi için imkânsız olduğuna karar vermişti.
Şimdi artık Mehmet de Fadime de burada değiller. İşte bu bir tam aşktır ama karşı taraftan diğer yarısı olmadığından yarım tam aşk örneğidir.
Asıl tam aşk ise tarihte çeşitli örnekleriyle, başarılı olsun ya da olmasın, bütün engelleri kadın ve erkeğin beraber aşmaya çalıştıkları aşktır. Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha gibi.
Not: Bayramların aşığı İzmir’de tanıyanlardan onunla alakalı anılarını bekliyoruz, bu hikâyeyi daha da uzatabiliriz belki böylece.
Mustafa Zeybek
Ben öğrenciliğimde ve sonraları her İzmire gittiğimde dönertaşta Aşık yeşillik satardı.ilk ziyaretim sene 1970 olmalı.Aşık dayı Dönertaşın babası. Yazın kışın hergün çeşmenin başında yeşillik satar.Dönertaş Gargaralıların uğrak yeri buluşa yeridir.Aşık dayının mekanı cennet olsun inşallah.