Mükremin Kızılca

Depremde Suçlu Kim - 2

Mükremin Kızılca

Yaralar sarıldı, ölenlerimize son görevimizi yaptık, depremzedeleri sıcak yuvalara yerleştirdik. Aç ve açıkta kimseyi bırakmadık. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin! Böyle bir milletin neferi, böyle bir devletin vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum!
Şimdi ileride yeni bir depremde on binlerce insanımızı kaybetmemek için yapılması gerekenleri konuşma ve yazma zamanıdır.
Sözün özü şudur ki depreme dayanıklı binada oturmadığımız sürece yüzde seksen tehlike altındayız demektir. 
Aslında son yirmi yıldır inşaat sektöründe baya ümitli gelişmeler görmüştük. Hatta bir ara tüm Türkiye’de, en ufak bir köyde bile izinsiz taş üstüne taş konulamayacak, denmişti. Yapıların tam manasıyla denetimi ve depreme dayanıklılık kontrolleri için yapı denetim firmaları kurulmuş ve ruhsatlı bütün binalar bu denetimden geçmesi şartı koşulmuştu. 
Şimdi ortam biraz rahatlayınca hep beraber suçlu aramaya başlayacağız. Ben buradan suçluları bir bir deşifre ediyorum:
Suçlu benim!
Kaçak yaptığım evin çatı katını belediyeye biraz ceza ödeyerek affettirdim. Yaylaya yaptığım derme çatma barakaya imar affıyla iskân ruhsatı aldım. Satın aldığım evin depreme dayanıklı mı değil mi hiç araştırmadan para ödeyip tapusunu aldım.
Suçlu sensin!
Deprem sigortasına güvenerek ev alıp bir defa Dask ödemekle işin tamam olduğunu sandın. Başımı sokacak bir ev olsun da, deyip gece gündüz, uykuda ve uyanıklıkta içinde barındığın evin sağlamlığını araştırmadın. Aldığın dairenin veya arsana yaptırdığın evin eksiklerini hep rüşvetle tamamladın! 
Suçlu o!
Oturacağı evi, kiraladığı binayı, satın alacağı evin sadece fiyatına baktı, kalitesini sormadı. Oturduğu kentin deprem riskini ve haritasını incelemedi. Emlakçının, müteahhidin ve yapsatçının dediğine aldanıp temeline inip bakmadan ev aldı. 
Suçlu bazı esnaf!
Kolon ve kirişte tadilat yapan esnaf, Allah aşkına dükkânına dekor vermek veya birkaç metre daha yer açmak için yaptığın bu işin vebalini hiç düşünmedin mi? Kolon ve kirişle oynamak en sağlam binayı bile göçürür, bunu 2003 yılında Konya’da Zümrüt apartmanında yaşadık. 
Suçlu bazı müteahhitler!
Çimentodan, demirden, kumdan çalan, ucuza mal edip daha çok kazanmak için kaliteden taviz veren müteahhit sen de suçlusun! Ey kooperatif yetkilisi ve yapsatçı yapı denetim firmalarının gerçek manada denetiminden kaçmak için çevirdiğin dalaverelerden dolayı maşer-i vicdanda sorumlusun! Deprem bölgelerinde, altında fay hattı olduğunu bildiğin halde demirin incesini, çimentonun kalitesizini, kumun deresini kullanarak vebalin en büyüğünün sahibisin!  
Suçlu bazı emlakçılar!
Dürüst, sağlamcı ve ahlaklı olanları tenzih ederim, ey emlakçılar siz de suçlusunuz! Suçunuz sadece aracı olup binanın ve dairenin riskleri konusunda alıcıyı hiç uyarmadınız, sadece alacağınız komisyonu düşündünüz, Allaha tevbe edin ve bir daha depreme dayanıklı olmayan ev ve dükkân alıp satmayın! 
Suçlu bazı yapı denetim firmaları!
Size verilen yetkiyi tam olarak ifa etseydiniz bu kadar bina yıkılmayacak, bu kadar insan ölmeyecek ve bu kadar tahribat olmayacaktı. 
Suçlu bütün belediyeler!
Çürük inşatları cezalarla affettiniz, sadece işinizin bina vergisi almaktan ibaret sandınız. Dört katın altıya altı katın sekize çıkarılmasına göz yumdunuz. Her seçim öncesinde kaçak yapılara af getirdiniz ve suçları paraya çevirdiniz. Gariban emeklilerin başını soktuğu evinden vergi almak için her şeyi metraja kattınız. 
Suçlu bütün hükümetler!
Aklım ereli altmış senedir her hükümet her seçim öncesi tavizlerle iktidara devam edeceği varsayımıyla sahaya çıkar. Kaçak yapı affı, imar barışı, gecekondu resmileşmeleri hep bir seçim öncesi yapılır. Depreme dayanıklı mesken yapımı hakkındaki yasalar ne kadar sağlam olsa da sizin atadığınız ve göz yumduğunuz ehliyet ve liyakat yoksunu uygulayıcı ve icra makamlarının elinde etkisiz hale gelmektedir. 
Suçlu devlet!
Devlet denetleme kurumları görevini belki kâğıt üzerinde tam yapmış görünse de çeşitli etkenlerle bu kamuoyuna ve tatbik sahasına yansımadı. Bu da bu kurumların bağımsız çalışamamasından kaynaklanmaktadır. Yasa yapmak yetmez, onları sonuna kadar uygulamak gerekir. 
Suçlu Müslümanlar!
Yanlış kader ve tevekkül anlayışını körüklediklerinden dolayı bütün Müslümanlar suçludur. Müslümanlara kırmızı ışıkta geçmenin haram olduğunu, geceleyin uykudayken göçme tehlikesi olan evde oturmanın intihar sayılacağını öğretmeliyiz. Peygamberimizin (sav) köhne bir duvarın dibinden nasıl hemen uzaklaştığını, Hz Ömer’in Şam seferini kolera salgını nedeniyle neden ertelediğinin sırrını açıklamalıyız. Normal olanın sağlıklı makul bir ömür sürmek olduğunu ecelin saatinin sadece Allah tarafından bilindiğini bu nedenle Allah’ın verdiği canı korumanın en büyük bir görev olduğunu bildirmek zorundayız. 
Her olay mukadderdir, her kaza mukadderattır, hayır ve şer Allah’tandır. Ancak biz bunların zamanını bilmediğimizden her şeyi normal seyrinde götürmek zorundayız. 
Türkiye için şu andan itibaren yapılabilecek en büyük yardım bundan sonra depreme dayanıksız hiçbir meskene iskân izni vermemek ve depreme dayanıksız bütün binaları yenileme olacaktır. 

Yazarın Diğer Yazıları