Mükremin Kızılca

İslam kılıç değil barış dinidir!

Mükremin Kızılca

İslam kılıçla yayıldı, kılıç dini gibi saçma iftiralara gerçekçi cevaplar.

Bazı yabancı din eleştirmenleri İslam’ı bu konuda hak etmediği bir yere koyarlar.

Artık onların dilinde, İslamiyet'in sert, sertliğe teşvik eden ve Müslüman olmayanları öldürmeyi öngören Kur'an ayetlerinin olması gibi hezeyanlar yer alıyor. 

Bu hususta Tevbe suresinin 5. ayeti genellikle ele alınmıştır. Bu ayet-i kerimede “Müşrikleri yani Allah'a şirk koşanları bulduğunuz yerde öldürün” bölümü cımbızlanarak İslam ve Kur'an eleştiriye tabi tutuluyor.

Oysa ayetin öncesine ve sonrasına bakıldığında durumun hiç de onların anladığı gibi olmadığı anlaşılır.

Burada Müslümanlarla müşrikler arasında bir anlaşma yapılmıştır, anlaşma yeri Mekke’dir ve anlaşma Mekke müşrikleri tarafından bozulmuştur, bunun üzerine Mekke müşriklerine 4 ay süre verilerek durumlarını düzeltmeleri, tazminat ödemeleri ve anlaşmaya uymaları istenmiş aksi takdirde savaş olacağı ilan edilmiştir.

Adı geçen ayet-i kerimenin tamamı şöyledir:

“Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Tevbe 5)

Diyelim ki Rusya ile Çin savaşıyor tam savaş esnasında Rusya genelkurmay başkanı bir konuşma yaparak konuşması içerisinde de “nerede bir Çinli asker bulursanız öldürün”. Dese bu konuşmadan sadece bu bölümü sonraki dönemlerde ele alınarak “nerede Çinli bulursanız öldürün” dendiğinde yanlış anlaşılmış ve metin amacından saptırılmış olmaz mı?

Yani durum Savaş esnası bir emirden ibarettir.

İşte yukarıdaki ayet-i kerimede geçen “Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün” tarzındaki cümle de İslam ordusuna söylenmiştir ve emredilmiştir.

Savaş bittikten sonra ve anlaşma yapıldıktan sonra dünya durdukça böyle bir emir geçerli değildir.

Tevbe suresinin hemen bu ayeti takip eden 6. ayeti ise işin gerçeğini anlamamız gereken şekilde bize açıklıyor.

Buna göre “Bir müşrik savaş halinde bile Müslümanlara sığınsa o müşrike güvenli bir liman gösterilecek ve isteği yerine getirilerek müsamaha gösterilecektir.”

“Eğer Allah’a ortak koşanlardan biri senden sığınma talebinde bulunursa, Allah’ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.” (Tevbe 6)

Bu durum bugünkü geçerli dünya savaş yasalarına göre şöyle bir senaryodur.

Ordu komutanının barışı seven birisi olsa savaş sırasında barış isteyen düşman ordusunu serbest bırakması normal sayılır. Bu durumda ordu komutanı askerlerine “düşman ordusu barışı istediği takdirde serbest bırakın geri çekilsinler” diye emreder.

Ancak Kur’an-ı Kerim'in yukarıdaki haksız olarak dillerine doladıkları iki ayet-i kerimesinin sonucu bunu daha da öteye geçerek “Eğer düşman askerlerinden biri veya hepsi barış isterlerse yollarını açın serbest bırakın” demekle kalmıyor “onları güvenli bir yere kadar götürün” diye de ilave ediyor.

İşte tam olarak Cenab-ı Hakk'ın; söz konusu müşriklerin aramızda Kur’an dinleme imkânı bulacağı ve belki de İslam’a gireceği sebepten, İslam'ı yüceltmek için ayetindeki buyruğu bu şekildedir.

Yazarın Diğer Yazıları