Mükremin Kızılca

Söyle Firan Kalesi!

Mükremin Kızılca

Bak geliyor kamıştan Nure Sofi atamız
Tam sahip çıkamadık, bu ortak bir hatamız.

Kalkıp kalkıp indikçe al atların yelesi
Neler yaşandı o gün? söyle Firan kalesi!

Aladağ’dan, Kamış’tan üç bin atlı, yürüdü 
Frenklerin içini büyük koku bürüdü.

Henüz sende dururken küfrün isli karası
Çıktı Nure Sofi’nin Allah Allah narası.

Düşmanlar doldururken pazardan torbasını
Nure Ata, giydirdi hepsinin urbasını.

Halkı gibi girdiler sakin sakin Firan’a
Sonra kılıçlar üştü hem de kıran kırana. 

Düşmanlar firardaydı, kayadan düşe düşe
Peşlerince yürüdü, Bayburt, Turgut, Menteşe.

Ruhu sekiz yüz yıldır bize bakar ufuktan
Şimdi Değirmenlikte uçuyor mutluluktan. 

Sende huzur buluyor her an zengin ve fakir 
Bak şimdi, ne söylemiş sana, seyyah-ı fakir

“Semaya başkaldıran” der Evliya Çelebi
Dünyada eşin yokmuş, gezmiş, Mısır, Halebi. 

Altından gümbür gümbür gelir Cumma’nın sesi 
Yürüyor bak avcılar elde keklik kafesi.

Ne develer var şimdi ne de göçen Yörükler
Tükendi bakırcılar, kalaycılar, körükler.

Göründü mü Selvinaz Aybaham yokuşundan
Tanır onu herkes “Deli Mangır” takışından.

Kalkmış gene erkenden bak bir, Kopukoluğu
Çıktı seherle Bardat’ta alacak soluğu.

Musa Paşa eseri dimdiktir Tol Medrese
Yedi yüz otuz yıldır gelinir bu adrese.

Tam karşında uzanır yaylası Arnava’nın
Bak batıda dizilmiş köyleri tüm Navanın.

İmdat der Ala Köprü şimdi altında suyun 
Duyun ey ehli insaf, duyun sesini, duyun.

Turkuazın bekçisi Çavuş ile Görmeli
Yetmez okumak duymak, gidip bizzat görmeli.

Yok, artık baktığında, bulgur serili damlar
Çinkodan bir çatı yapıp terk etmiş adamlar.

Göremezsin baksan da Ulucami damını
Kiremitle kaybetmiş o güzel endamını.

Artık yok ortalarda Ahat ve Bağarası
Gurbetçinin özlemi, hasreti, iç yarası.

Balgasun’a Mahmut ve Karaman Bey yerleşmiş
Sonra da Mehmet Beyle kaderleri birleşmiş. 

Mennan Karşıyaka'ya, sen bura yakıştınız
Binlerce yıldır birbirinize bakıştınız.

Görüyoruz ki hala zor geçilir eşiğin
Şifresi kırılmamış henüz ünlü beşiğin.

Bir el sallasan şimdi karşı İrnebollara
Sana icabet için kalkar düşer yollara.

Feyziye Medresesi bakar Sarıvadi’den
Ve başını kaldırır Tol Medrese aniden. 

Ak manastır ve Kirse gelir antik çağlardan
Akar üzerlerine kar suları dağlardan.

Dönüşmüş Gargara’dan Göksu minik denize
Artık boşa akmıyor, çağlayıp Akdeniz’e. 

Nadire deresinin o coşkusu tam dinmiş
Turkuazla adeta gökyüzü yere inmiş.

Yazarın Diğer Yazıları