Ahmet Turan

El-Vehhab

Ahmet Turan

Bugün de alemi yaratan rabbimizin 99 adından olan ya da "Esma"sı diye bilinen sıfatlarından birisi " EL-VEHHAB " isminin manasını paylaşacağız.
Allah' u Teala' nın El-Vehhab isminin anlamı Kuran' da açıklanmıştır. İhsanı bol, çok fazla ihsanı bulunan, karşılıksız hibeler veren anlamlarına gelen El-Vehhab isminin zikrini sürdürmek çok faydalıdır.
Kuran' da El-Vehhab esmasının geçtiği birçok ayetler vardır. " Ey Rabbimiz! Bize ihsan buyurduğun hidayetten akabinde kalplerimizi Haktan saptırma. Bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz k; Sen bol ihsan sahibisin" ayeti bunlardan birisidir.
El-Vehhab ismi; bolca veren, karşılıksız ihsanda bulunan demektir. Yarattıklarına bolca veren, karşılıksız nimetler sunan. İhsanı bol ve sonsuz olan anlamlarına da gelmektedir. 
Sözlükte “karşılıksız vermek, bağışlamak, daha çok vermek” anlamındaki vehb (hibe) kökünden türemiş mübalağalı bir sıfattır. Esmâ-i hüsnâdan biri olarak “karşılık beklemeden bol bol veren” demektir (İbnü’l-Esîr, s. 980). Vehb kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi beş yerde geçmekte, bunların üçünde vehhâb şeklinde zikredilmektedir (Âl-i İmrân 3/8; Sâd 38/9, 35). Fiil kalıplarında olanlardan biri insana, biri Cebrâil’e (veya onun vasıtasıyla Allah’a), diğerleri Cenâb-ı Hakk’a nisbet edilmekte, yedi âyette, “Rabbim/rabbimiz lutfet, bağışla” (heb lî, heb lenâ) anlamında kullanılmaktadır (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “vhb” md.). Bir âyette Allah’ın dilediğine kız evlâdı, dilediğine erkek çocuk verdiği ifade edilmekte (eş-Şûrâ 42/49), diğerlerinde O’nun peygamberlere yönelik lutufları anlatılmaktadır. Dua ve niyaz içeren emir sîgalarından birinde dinî ilimlerde derinleşmiş âlimlerin (râsihîn), diğerlerinde peygamberlerin Cenâb-ı Hak’tan talepleri dile getirilmektedir. Vehhâb ismi Tirmizî ve İbn Mâce’nin esmâ-i hüsnâ listelerinde yer almaktadır (“Daʿavât”, 82; “Duʿâʾ”, 10). Âl-i İmrân sûresinde (3/7-8) dinî ilimlerde derinleşmiş âlimlere nisbet edilen duanın benzeri Hz. Peygamber’in dualarında görülmekte (Müsned, VI, 302; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 99), Resûlullah’ın yaptığı çeşitli dualara başlangıç niteliğinde zikredilen tesbih metninde de vehhâb ismi tekrarlanmaktadır (Müsned, IV, 54).
Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Yoksa, güçlü ve üstün olan, karşılıksız bağışlayan Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır?" 

Kullarına hiçbir karşılık gözetmeksizin tekrar tekrar ve çok çok bağışlarda bulunan.

Bu isim Allah hakkında, kapsamlı ve geniş bağışa; hiçbir karşılık beklemeksizin ve hiçbir amaç gütmeksizin zorlanmadan daima vermek anlamına gelir. Oysa O'nun dışında bağışta bulunan herkesin dünyevi veya ührevi, er veya geç bir amacı ve çıkarı vardır. Bu yüzden mutlak hibe, yalnız Allah için geçerli olup, bu sıfatın O'ndan başkası için kullanılması doğru değildir. Zira hibeler dünyada ve ahirette hiçbir kesintiye uğramadan ve tükenmeden daima Allah'ın kullarına doğru akar. Allah'tan gelen hibeler, bu şekilde sonsuza dek artarak devam eder. Vehhâb ismii Allah'ın bütün fazlını, ihsanını, keremini, geniş mülkünü ve adaletini kapsar.
Her Müslüman Yüce Allah'ın gerçek hibe ve bağış sahibi olduğunu bilmeli, O'nun mutlak Vehhâb olduğuna inanmalıdır. Bu üstün niteliği kazanmaya çalışmalı, insanlara ve diğer varlılara dünyevi veya uhrevi bir karşılık beklemeksizin hibe ve bağışlarda bulunmalıdır.

Müslümanın kendisine vacib olmayan, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için yaptığı hayırlar ve iyilikler hibe sayılır.
Allah'ın sana hibe ettiklerinden sen de başkalarına hibe et..Allah'ın geçici olarak sana emanet ettiği şeylerde sakın cimrilik etme. Zira O, sen verdikçe sana daha fazla vereceğini vaat etmiştir. Cimrilik edip vermeyenin malını da yıkıma uğratacağını bildirmiştir.
Eğer Allah sana, kişileri yüksek derecelere çıkaran önemli bilgiler ve ilimler vermişse sen de hiçbir karşılık beklemeksizin bu bilgi ve ilimleri, ihtiyaç duyanlara öğretmelisin. Ancak gizli sırlar ve bilgileri ehli olmayanlara vermemeye dikkat etmelisin.

Yazarın Diğer Yazıları