Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

EY SEVGİLİ !

Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Herkesin dünyâda var bir sevgilisi; 
Benim Sevgilim, "Sevgililerin En Sevgilisi!.." 
diyerek sözlerime başlarken, yeryüzünde sevilmeyi en çok hak eden biricik sevgiliye selâmların en güzeli ile sesleniyorum. Selâm sana ey Nebi! Selâm sana ey Allah’ın Habibi! 

Çağlar aşan nazım kervanında Üstâdım Sezai Karakoç'un “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” şiirinden iktibas ettiğim (alıntı yaptığım) mısraların tığıyla nakış nakış ördüğüm sevdâ dantelasından bir demet sunuyorum sizlere. Buyurun efendim:

Ey Sevgili!

"Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için"
Söyle! Bunca edâ, bunca naz niçin?
Aşkların en onulmazı yakıyorken,
Bir volkan misâli hep için için...
Söyle! Bunca edâ, bunca naz niçin?

Ey Sevgili!

Bir sevdâya düştüm ki katran karası;
Söyle! Ne gün sağ olur bendeki yürek yarası?
Mağmalar kaynıyorken kalbimin tam orta yerinde;
Bunca yangına sebep mi bir küçük aşk çırası?..
Söyle! Ne gün sağ olur bendeki yürek yarası?

Ey Sevgili!

"Öyle büyük, öyle derin, öyle çok severim ki korkarsın!.."
Söyle! Bu gönül, yarasını hangi merhemle sarsın?
Sen, yüreğimin Toroslarındaki bembeyaz karsın;
Fakat gün gelir, kızgın bir Güneş gibi yakarsın!
Söyle! Bu gönül, yarasını hangi merhemle sarsın?

Ey Sevgil!

"Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta"
Söyle! Ne işin vardı, benden fersah fersah uzakta?
Gönlümü alt üst ettin; gör! Dönüp bir bak da!
Bir ceylan misâli, takıldım kaldım işte kurduğun tuzakta;
Söyle! Ne işin vardı, benden fersah fersah uzakta?

Ey Sevgili!

"Bir köle gibi dolaştırıldım; satıldım Endülüs pazarında!.."
Söyle! Yoksa bir dikili taş mı olaydım mezarında?
Eğer öyle ise, ben bir hiç miyim senin nazarında?
Varlığının mayasına bürünürken bu nâçiz bedenim;
Söyle! Yoksa bir dikili taş mı olaydım mezarında?

Ey Sevgil!  

"Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında"
Söyle! Ne gün terk etti seni, hep yanıbaşında soluduğum nefesim?
Bilseydin dünyâları sığdıracak kadar büyüktü gönül denen kafesim!..
Aşk bahçemdeki çiçeklerden sevdâ polenini tatmaya hakkı varken arıların da;
Söyle! Ne gün terk etti seni, hep yanı başında soluduğum nefesim?

Ey Sevgili!

Hep seni aradım, "Kandilli'nin kurşûnî şafaklarında"
Söyle! Bugün kolkola olan biz, omuz omuza verecek miyiz yarın da?
Billûr bir tâneydin Erciyes'in, Ağrı'nın ayazında, karında...
İnan bana! Kimseler tartamaz aşkımızı sevdâ kantarında;
Söyle! Bugün kol kola olan biz, omuz omuza verecek miyiz yarın da?

Ey Sevgili!

"Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın"
Söyle! Sen, gönül ülkemin hangi yöresinde söylenen şarkısın?
İnan bana! Her gün aşka kurduğum saatimin çarkısın!..
En kasvetli günlerde nehir nehir yüreğime dökülen sevdâ arkısın!..
Söyle! Sen, gönül ülkemin hangi yöresinde söylenen şarkısın?

Ey Sevgili!

"Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir Mimar (cc) vardır!"
Söyle! Aşkının ederi zümrüt mü, yakut mu ne kadardır?
Benim sana olan aşkım yanında, dünyâ kafesten de dardır.
Seni bana bağlayan şey, iffettir, zarâfettir, ardır... 
Söyle! Aşkının ederi zümrüt mü, yakut mu ne kadardır?

Ey Sevgili!

"Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır?.."
Söyle! Beni yakıp yıkan sendeki şu efsunlu nazardır!..
Nefesin rüzgârın eteklerine tutunarak gelen bir bahardır.
İdam sehpasını kursalar ne çıkar? 
Söyle! Beni yakıp yıkan sendeki şu efsunlu nazardır!..

Ey Sevgili!

Seher vakti uyanıp edilecek duâlar vardır;
Söyle! Beni yıllardır cemâline hayran eden hangi nazardır?
Yüreğim, sonsuzluk âleminde aşk için kurulmuş bir pazardır.
Gamzelerin sevdâ yurdunda sadece ikimiz için kazılmış bir mezardır.
Söyle! Beni yıllardır cemâline hayran eden hangi nazardır?

14 Şubat 2024
Saat: 02.24
Mersin

Yazarın Diğer Yazıları