Kerim Küçüksarı

Kesintisiz Zorunlu Eğitim Nasıl Başladı ve Gelişti

Kerim Küçüksarı

Türk eğitim sistemi, hükümet politikaları veya Milli Eğitim Bakanlığı kararları gereği her dönem değişikliğe uğramıştır ve uğramaya devam etmektedir. Oysa bir ülkenin en istikrarlı ve uzun vadeli devlet politikası oluşturması gereken kurumu Milli Eğitim Bakanlığıdır.

Şöyle zihnimizi bir tazeleyelim, 28 Şubat 1997 yılında MGK bildirisinde verilen hüküm gereği sekiz yıllık (4+4) zorunlu eğitimin, kesintisiz olarak uygulanmasına karar verildi. Bu durum temel eğitime dair pedagojik verileri A’dan Z’ye değiştirdi.

Yeni getirilen sistem tüm çocukların sekiz yıl süreyle tek tip bir program üzerinden yetiştirilmesi üzerine kurgulanmıştı. Alternatif eğitim programlarına yasak getirildi. Bu yaklaşımların temelinde tek tip insan yetiştirme modeli yatıyordu. Sistem de bu yönde kurgulandı.

Kesintisiz eğitimin temel hedefi İmam Hatip Liseleriydi. O dönemde hemen hemen tüm üniversitelere dereceyle giren İmam Hatip öğrencileri aynı zamanda lisans eğitimlerini de dereceyle bitiriyordu. Modernitenin savunucuları, örnek teşkil eden bu başarıdan rahatsız olmuşlar ki, bu okulların ilk etapta ortaokul kısmının kapatılmasını ve katsayı engeli ile üniversitelere yerleşmesinin önüne geçildi. Uzun vadede ise, konulan engeller ile öğrenci bulmakta zorlanacak bu liselerin, nitelik ve nicelik olarak örnek teşkil edemeyecek seviyeye düşmesiydi. Bugün baktığımızda da planlarında başarılı olduğunu görüyoruz.

Zorunlu eğitim uygulamasıyla tek başına İmam Hatip Liselerini zayıflatmadılar, aynı zamanda ara elaman yetiştiren mesleki ve teknik liselerin de zayıflattılar. Mesleki ve teknik liselerin ortaokul kısımları kapandı, Ortaokul kısmı kapanan bu okullar da zayıfladı ve üstlendiği rolü yapamaz hale geldi. Planlama gayet iyi uygulanmış ve bir taşta birden çok kuş vurulmuştu. Yine katsayı uygulaması engeli ile meslek lisesi mezunlarının istedikleri bir üniversiteye yerleşmeleri, neredeyse imkânsız hale getirildi.

Meslek liselerine olan ilgi bir anda azaldı ve meslek liselerinde okullaşma oranı yüzde 30’ların altına düştü. Kesintisiz eğitimi bitiren sanata yatkın çocukların, düz ortaokulları bitirdiği yaş yükseldi. Yaşı büyüyen çocukların çıraklık okullarına ilgisi azaldı, sanayi sektörünün kalifiye ve ara elaman ihtiyacı karşılanamaz duruma geldi.

Tek tip insan yetiştiren bu sistem ile, ülkemizin üstün yetenekli deha düzeyindeki çocukları değerlendirilemedi. Bu çocukların potansiyeli harekete geçirilemedi. Planlanan bu sistemle, ülkenin bilim, kültür, sanat ve spor gibi alanlarda beşeri sermaye oluşturmasına engel olundu.

İlköğretim yılları çocukların yeteneklerinin farkına varması ve becerilerini göstermesi gereken bir dönem olması gerekirken, sistem çocuklarımızı çoktan seçmeli sınavlara zorladı. Çocuklarımız sınavda başarılı olmak için yarış atları gibi birbirleri ile yarışmaya başlayan çocuklarımızın ve ailelerinin hedefi diploma almaya ve prestijli bir eğitim kurumuna yerleşmeye dönük çabaya dönüştü.

Nüfusu düşük olan, dağınık yerleşim alanın olduğu bölgelerdeki çocuklar yatılı okullara yerleştirildi. Bu durum küçük yaşlardaki çocukların aile içi eğitimden, özellikle de anne sıcaklığı ve şefkatinden mahrum olmasını getirdi. Duygusal boşluk yaşayan bu çocuklar görülmedi, görülmek istenmedi.

İmam Hatip liselerinin önünü kapatmak için, planlaması yapılmadan alelacele çıkartılan 4+4 şeklinde uygulanan kesintisiz eğitim, Türkiye’ye çok şeyler kaybettirdi. Milyonlarca mesleksiz lise ve üniversite mezunu sosyal hayata adım attı. Bu gençler devlet kapısında “atama” bekleyen “işsizler” ordusunu doğurdu. Çıraklık ve mesleki teknik liselerinin önü de kesilince, mesleğini öğrenerek hayata atılan altın bilezikli gençlerin, teknikerlerin, teknisyenlerin, ustaların yetişmesi engellendi.

 

Sosyal sermayesini hunharca harcayan ülkemiz, tehlikenin farkına nispeten varmış ve kesintisiz eğitimin değiştirilmesine karar vermişti.

 

2012 yılına geldiğimizde sistem 4+4+4 şeklinde formüle edildi, sekiz yıllık kesintisiz eğitim süresi üç kademeden oluşacak şekilde 12 yıla çıkartıldı. (devamı haftaya)

Yazarın Diğer Yazıları