Kerim Toslak

Korunması Gereken Beş Esasdan Biri Olan Mal Emniyeti

Kerim Toslak

İslam’ın temel amacı inananlara dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamaktır. Dünya hayatında Müslümanların huzura ermeleri için özellikle temel insan haklarından da sayılan hepimizin bildiği aşağıdaki belirteceğimiz hususlara büyük önem verilir.

Evrensel anlamda temel insan hakları arasında da sayılan bu beş esas:

1-Nefsin (canın yani yaşam hakkının) korunması,

2- Aklın( yani akıl sağlığının) korunması.

3- Dinin (inanç hürriyeti) korunması,

4- Neslin (aile kurumunun) korunması,

5- Malın ( mülkiyet hakkının) korunması,

olarak ifade edilir.

Bunların korunması için birçok tedbir alınmış, sınırlamalar getirilmiş ve bunlara yönelik tehditler haram kılınmıştır. Her birine yönelik alınan tedbirlere örnekler vererek, asıl konumuz olacak malın korunması üzerinde düşüncelerimizi ortaya koymaya çalışacağız.

Canın korunması için bir insanın suçsuz yere öldürülmesi bütün insanların öldürülmesi gibi görülmüş ve en büyük günahlardan sayılmıştır. Aklın korunması için akıl sağlığını tehdit eden içki ve her türlü uyuşturucu haram kılınmış uzak durulması emredilmiştir. Bunların kullanılması haram kılındığı gibi uzak durulması alım satımının yapılması üretilmesi haram sayılmıştır. Dinin korunması hususunda da insanlara zorla din dayatılması İslam Dinine bile girmeleri için zorlamada bulunulması yasaklanmıştır. Neslin korunması için nikahsız yaşama, zina, fuhuş yasaklanmıştır. Yasaklanmakla kalmamış her türlü teşvik edici halden uzak durulması emredilmiştir.

Örnekler vererek kısaca izaha çalıştığımız ilk dört madde üzerinde ileriki zamanlarda yeri geldikçe ayrıntılı bilgiler vermek üzere bu yazımızda 5.madde olan malın korumasından bahsedeceğiz.

Yüce dinimiz malın korunması için hırsızlığı, kumarı, rüşveti haram kılmış yasaklamıştır. Bu yollardan elde edilen malı da gayri meşru olarak kabul etmiştir.

Hırsızlık deyince, akla bir başkasına ait malı, parayı ya da başka bir hakkı sahibinin izni ve rızası olmadan çeşitli hile ve yöntemlerle almaktır. Günümüzde hırsızlar dağ başında yol keserek hırsızlık yapmıyorlar. Bazen internet kullanılarak insanlar dolandırılıyor, hesapları boşaltılıyor malları çalınıyor. Bazen telefonlar kullanılarak insanların korku veya çıkar duyguları istismar edilerek dolandırılıp malları çalınıyor. Bazen de devletin- milletin emanet ettiği makam ve mevkilerdekilere korunmak üzere emanet edilen kamunun malı ve parası emanet edilenleri tarafından çalınabiliyor. Bu iş bazen rüşvet adı verilen yöntemlerle de olabiliyor. Hatta adı biraz daha masumlaştırılarak kulağa hoş gelebilecek şekilde "hediye"  olarak ifade edilebiliyor ki, bunların adı ne olursa olsun hırsızlıktır.  İslam’ın korumayı amaçladığı, malın korunmasına (mülkiyet hakkına) saldırıdır.

Kumar denildiği zaman akla sadece İslam’ın ilk dönemlerinde torbadan işaretli oku çekenin kazandığı şekilde oynanan oyun anlaşılmamalı. Günümüzde piyangodan, tombalaya, lotoya, totoya, at yarışına varıncaya kadar onlarca çeşidi olan, farklı araç ve yöntemlerle şansa dayalı olarak para karşılığı ya da herhangi bir menfaat karşılığı oynanan, her türlü oyun anlaşılmalıdır.

Malın korunmasını tehdit eden başka bir yasak da Kur'an-ı Kerim'de  'riba' olarak da ifade edilen faizdir. Faiz veya riba malın veya sermayenin belli ellerde toplanmasına yol açan, sosyal dengeyi bozan bir uygulamadır.

Kur'an-ı Kerim'de ve Peygamberimizin (sav) veda hutbesinde ifade ettiği biçimde, faiz uygulaması haram kılınmıştır. İlgili ayette ve Peygamberimizin (sav) Veda Hutbesindeki sözlerinde "Ne zulmedin, ne de zulme uğrayın" ifadesiyle uygulama yasaklanırken, ödünç vermelerde (para veya mal) iki tarafın hukukunun gözetilmesi gerektiğine de dikkat çekilir.  "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer gerçekten iman etmiş kimselerseniz, faizden geriye kalanı bırakın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur."(Bakara Suresi: 178,179) "...Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermeniz gerekir. Ne zulmedin, ne de zulme uğrayın." (Veda hutbesi)

Günümüzde yaklaşık  %80 enflasyonunun olduğu bir dönemde ödünç vermelerde (para veya mal) iki tarafın hukukunun gözetilmesi için ayeti kerimenin ve peygamberimizin veda hutbesinde ifade ettiği sözlerinin manâ ve ruhuna uygun davranılması kul hakkına dikkat açısından önemlidir. Özellikle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde geçmiş yıllarda olduğu gibi enflasyonu kullanan ve İslam’ın faiz yasağını istismar eden, bireysel veya organize hırsızlar ve hırsızlık türü var. Aldığı borç parayı, pula döndürüp ödeyen ve borç veren adama zulmeden niceleri var. İslam adaleti ve adil olmayı emreder.

Gerçi malın korunması konusunda en önemli tehditlerden birisi de enflasyondur. Cebimizdeki para, bir şekilde sesiz sedasız eksilmektedir ve faili dış güçler mi, iç güçler mi, üç harfliler mi, çok harfliler mi biraz karışık. Bizim de uzmanlık alanımızın dışında olduğu için ehline bırakalım.

Selçuklu/ Konya

Yazarın Diğer Yazıları