Latife ÖGE AKIN

Bizden adam olur mu? ZİNHAR…

Latife ÖGE AKIN

Allah kelamından bahsedip, Allah’ın adaletinden bahsedip haksızlıkların en büyüklerini yapan biziz. Yalan desen oooo, desen desen, renk renk, çeşit çeşit… Seç beğen al. Hak yemek o kadar normal olmuş ki, yemeyene aptal diyorlar.

Saygısızlık… En büyüğümüz en saygısız. En küçüğümüz onun elinde yetişiyor elhamdülillah. Vebalden korkan var mı? Ben göremedim, nasıl saklandıysa artık.

Sorsan herkes dürüst, herkes adaletli, herkes yalandan dolandan bezmiş.

İnsan camiye girer de burada bile Allah’ı unutur mu? Unutur… Alır eline telefonu, geçer namaz kılanın önüne, açar sosyal medyasını, videolar izler, sesini neden kıssın? Ne gerek var?

İbadet edeyim demeden gösteriş yarıştıranlar… Namaz kılmadan önce selfıe emredildi. Açın bakın Kur’an-ı Kerim’e…

Sıraya girmeyi öğrenememiş bir millet adabı, edebi nereden bilsin. Teşekkür edeni, rica edeni, lütfen diyeni kibar ilan ediyoruz. Nezaketi bile kusur örtmeye çalışmak olarak yorumluyoruz. Görgüsüzlükte sınırımız yok. En mahir olduğumuz hasletimiz gösteriş. Ayarımız yok…

Trafiğe bakın… Tüm dünya ülkelerinde sinyal vermek bir sonraki manevramız ile ilgili arkadaki araçları uyarmak için yeterli. Ama bizde sinyal vereceksin, elini kolunu camdan çıkarıp uyaracaksın, yüz ifadenle yalvarırcasına yol vermeleri için ricada bulunacaksın, ama halen anlamadıkları için delirip kornaya abanıp, sinir harbi geçireceksin. Sonra o sinirle nereye gidersen git, gittiğin yerde o öfkenin gölgesinde konuşup, davranacaksın. Şimdi bu hakka girmek olmuyor öyle değil mi?

 Birine bir iyilik yapmanın tek amacı, yarın bir gün lazım olursa başa kalkmak içindir, başka ne için yardım edilir elin adamına. Ya da iyilik yapıp borçlandırıp bunu kullanmak için.

Özelimiz olamaz. Mahremimiz yok… Kavga ettiğimizde laf sokarız sosyal medyadan. Ergen gibi…

Saygı duymadığımız, kadınlar arasında her daim, her şeyinden şikayetçi olduğumuz kocamızın aldığı hediyeyi sosyal medyada aşkından öldüğümüz adamın hediyesi gibi paylaşırız. İşten yorgun argın gelen adama hepi topu yaptığımız bir fincan kahveyi ikram etmeden önce sosyal medyada reklamını yapmazsak maazallah dert olur adamın içine, içemez o kahveyi reklamsız. Bin bir kavga dövüşle aldırdığımız koltuk takımını kocişimden erken doğum günü sürprizi diye atarız o sosyal çöplüğe. Adam belki doğum gününü bilmiyor kadının. (Burada istemsizce kahkaha attım)

Evde bizim her işimizi yapan, çamaşırlarımızı yıkayıp, yemeğimizi pişiren, evlat veren eşlerimizden sakındığımız nezaketi dışarıdaki HER TÜRLÜ dişiye göstermekten asla hicap duymayız.

Evlatlarımızdan mükemmel, kusursuz evlatlık beklerken anne babalarımızı her fırsatta küçümser, aklı ermez olarak değerlendiririz. Gelinliğimizi sorgulamadan kayınvalidemize her türlü kötü yaftayı yapıştırmaktan geri durmayız. Gelinimiz annemize saygıda kusur etmesin isterken kendi kayınvalidemize besleme gibi davranırız.

İyi olmadan iyilik, temiz olmadan temizlik, vicdanlı olmadan vicdan, insan olmadan insanlık bekleriz. Sadece bekleriz. Sadece durur ve bekleriz. Kendimiz asla kıpırdamayız.

Bu yüzden biz adam olur muyuz? Zinhar olmayız… Olamayız. Mayamız tutmaz…. Bu yüzden başımıza ne geliyorsa hak ediyoruz. Ne yaşıyorsak hak ediyoruz. Öyle bir ekiyoruz ki hayat tarlamızı, imtihan dünyasında imtihana hacet bırakmayacak hasatlar yapıyoruz. Güzelliğimize baktığımız aynalarda karakterimizi ve insanlığımızı, yüreğimizi de görüp süsleyebilmek için çabalayacağımız günlere efendim.

Yazarın Diğer Yazıları