Latife ÖGE AKIN

Zurnanın zırt dediği yer…

Latife ÖGE AKIN

Ya da;

El elde, baş başta kaldık…

İki tane başlık, beğenen beğendiğini alsın…

Seçim ikinci turu Pazar günü yapıldı. Sonuçlar ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olsun. Şimdi gündem seçimin 1. tur ve 2. tur arasında rölantide giden üretim, piyasalardaki durağanlık, ekonomik sorunlar, enflasyon, maaş zamları. Seçim derdi geçti, geçim derdi ile baş başa kaldık. Hafta başından itibaren sosyal medyada marketlerde değişen etiketlerden tutunda, inşaat malzemelerindeki fahiş fiyat artışlarına, akaryakıt ve altın fiyatlarına kadar dair çok fazla paylaşım var.

Malum ülkemiz yüzyılın felaketi diye adını koyduğumuz büyük depremin yaralarını henüz sarmış değil. Bir yandan depremzedeler için konutlar yapılıyor. Bir yandan deprem kentlerindeki sanayi ve ticaret hayatı yeniden canlandırılmaya çalışıyor. Oralarda yaşayan vatandaşlar çoktan acılarını kenara koyup ekmek davasına düştü. Düşmek zorunda. Kendini toparlamak zorunda. Allah yardımcıları olsun. Devletimiz açısından da bu büyük bir sınav. O günlerde televizyonlarda yapılan ortak yayında vaat edilen yardım paralarının büyük kısmı ne yazık ki hesaplara gönderilmedi. Yani insanların acısı üzerinden prim yapanlar şovunu yaptı ve gitti… Devlet, yaralı vatandaş ve bir avuç yardımsever baş başa kaldı. Hal böyle olunca devletin omuzlarındaki yük hiç hafiflemedi.

Diğer yandan krediler durmuştu biliyorsunuz. Belli miktarların üzerinde kredi verilmiyordu. Şimdi yeniden verilmeye başlanan krediler kısa vadede kurtarıcı olsa da uzun vadede elbette zarar. Bankalara borcu olan vatandaş borcu borçla kapatmak için o çıkmaz sokağa çoktaan girdi bile.

EYT’nin hayata geçmesi ile birlikte gelen bir külfet de var, işveren isyanda. Asgari ücretle ilgili düzenlemeler işvereni daha da zora sokacak gibi görünüyor. Üstelik enflasyona göre belirlenen oranla birlikte çalışan ve emekli maaşların da artması hiçbir şekilde insanları rahatlatmadı. Zira hiçbir zam oranı enflasyonun hızına yetişemiyor. Kira fiyatları ürkütücü rakamlara ulaşmış. Ev almak ortalama bir aile için şuan hayal dışında bir şey değil.

Bir yandan üzerimizdeki en büyük yük sığınmacılar. Bana bu konuda kızıyorlar ama bu bir gerçek. Vergi muafiyeti ile açılmış bir sürü iş yeri var. Bu hengameden yararlanıp iyice palazlanan bir güruh var. işin farklı boyutlarına değinmiyorum ama ekonomik olarak bu ülkenin artık boyunu aşan bir yük haline geldi. İnsanlar kendi aralarında bundan oldukça büyük öfkeyle bahsederken neden kimsenin uzanan mikrofana ses vermediğini anlayabilmiş değilim. Kim ne derse desin mültecilere sunulan imkanların sınırı olduğunu düşünmüyorum. Bir Allah’ın kulu da çıkıp, mültecilere şu olanakları sağlıyoruz, maddi imkan ve haklardan şu konularda ve şu miktarda yararlanıyorlar demiyor. Ne kazandıklarını, devletten ne aldıklarını, devlete vergi verip vermediklerini, bırakın tüm bunları T.C. vatandaşı olmak için onlara uygulanan prosedürler bile net bir şekilde açıklanmış değil. Ya da mesela sığınmacılar için şunlar yasak diye bir olgumuz var mı? Şu hakka sahip olabilmek için “kimliklerimizden kaldırılsa da” nüfustaki kayıtlarda uyruğu T.C. ibaresi olmalı diye bir şey var mı? Bir yandan neye güvendiklerini anlamadığım şekilde çoğalıyorlar. Bizim ülkemizde insanlar geçim kaygısından, gelecek kaygısından çocuk sahibi olmaya korkarken, onlar inatla ve istikrarla çoğalıyorlar. Bir dayanakları olmalı. Kimse bana tevekkülden bahsetmesin bu öyle bir şey değil. İnsanların rahatsızlıklarını bildikleri halde kimse de sorumluluk alıp bu konuda bilgilendirme yapmıyor.

Velhasıl kelam seçim geçti. Vatan millete hayırlı uğurlu olsun ama bence asıl gerçek seçim bundan sonra yaşanacaklarda. Bakalım bizi neler bekliyor. Dilerim güzel ülkemin her bir bireyinin huzurla, yüksek refah seviyesi ile ve  HAK ETTİĞİ değerle yaşayacağı bir dönem olur. Hoşça kalınız efendim.

Yazarın Diğer Yazıları