Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU            (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Polonya nasıl başardı?

Prof. Dr. Abdurrahman KUTLU (Selçuk Üniversitesi Eski Rektörü)

Polonya 2.Dünya Savaşında Alman ve Sovyet işgali görmüş bir devlet.  Savaştan sonra Sovyetlerin kontrolünde bir demirperde ülkesi olmuştu. NATO’nun karşısında 1955 yılında VARŞOVA PAKTI’nın kurulmasına ev sahipliği yapan Polonya bugün bir NATO üyesi ülkedir (1999). 

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasından sonra kaderini eline alan Polonya, 1995’ten bu yana kişi başına mili geliri üç katına çıkardı. 2000’lerin başlarında Türkiye gibi orta gelir grubunda iken, bugün kişi başı milli geliri bizden 10 bin dolar fazladır. 

Eskiden iş bulmak için İngiltere’ye, Almanya’ya giden Polonya’lılar artık ülkelerine dönüyorlar ve başta Ukrayna olmak üzere dışardan gelenlere istihdam sağlıyor. Artık Polonya; Rusya, Türkiye ve Ukrayna’dan sonra Avrupa’nın en büyük ordusuna sahip. 

Kısa süre içinde Polonya bunları nasıl başardı?

New York Üniversitesi Öğretim üyesi Prof.Dr. Selçuk Şirin 30 Mayıs 2025 tarihli Oksijen’de, Polonya’nın gelişmesini ele aldığı yazısında; “The Ecomist’in kapağında Polonya’nın kalkınma başarısının yer aldığı başlıkta Türkiye olabilirdi “Polonya’ya bakınca içim burkuluyor!” diyor.

Prof.Şirin yazısında; “Polonya son 30 yılda AB üyeliğiyle birlikte eğitimden yargıya kapsamlı reformlar yaparak kişi başına milli geliri üç katına çıkardı. Satınalma gücüne göre yaşam standartları Japonya seviyesinde olan ülke, artık hem ekonomik hem askeri bir güç. The Ekonomist’in kapağında yer alması, bu dönüşümün global takdir gördüğünü gösteriyor” diye belirtiriyor. 

Polonya ile ülkemizi kıyaslayan Prof.Şirin; Türkiye ise benzer bir yola çıkmasına rağmen reformları sürdüremedi ve orta gelir tuzağına takılı kaldı. Eğitimdeki kalite düşüklüğü, yargı bağımsızlığındaki zayıflık ve liyakat eksikliği, ekonomik gelişmeyi engelledi. Bu kısır döngüden çıkmak için Türkiye’nin yeniden güçlü kurumlara, adil bir düzene ve nitelikli eğitime yönelmesi şart diyor.

Yazısında “Orta gelir tuzağı” kavramına da açıklık getiren Prof.Şirin, bu sadece ekonomik bir terim değil, aynı zamanda kurumsal bir sıkışmışlığın da adıdır diyor. 

Eğer eğitiminiz nitelikli değilse,hukuk sisteminiz bağımsız, devlet kurumları şeffaf değilse ülkenin büyümesi de sınırlı kalır. Polonya bunu anladı ve eğitimden yargıya her alanda ciddi ilerlemeler kaydetti. Onlar PISA sonuçlarında 15.sırada, biz ise 36.sıradayız. Hukukun Üstünlüğü Endeksinde onlar 33.sırada, biz ise 117. 

İyi yetişmiş insan gücüne bağlı inovasyona dayalı “Katma Değeri Yüksek Teknoloji Ürünler “ oranında baktığımızda Polonya bizim üç katımıza ulaşmış durumda (Polonya: %9, Türkiye:%3) olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin yaşadığı ekonomik, sosyal ve kültürel sorunların hepsinin çözümü bizi aynı yere çıkardığını belirtiyor Prof.Şirin. 

“Artık boş gündemleri bir kenara bırakıp asıl meselelere dönmemiz gerekiyor. Polonya’nın başarısı bize bir kez daha gösteriyor ki orta gelir tuzağından çıkmak, sadece para kazanmakla değil, kurum inşa etmekle, adaletle, liyakatla, eğitimle mümkün. Bu yolculuk, eğitimde niteliği artırmaktan, hukuk sisteminde bağımsızlığı tesis etmekten, gençlere adil bir yarış alanı sunmaktan geçiyor. Türkiye’nin hâlâ genç, üretken ve umutlu olmak isteyen bir nüfusu var. Ancak bu potansiyelin gerçeğe dönüşebilmesi için artık günü kurtaran politikalar değil, geleceği şekillendiren yapısal reformları konuşmak zorundayız” diyor Prof.  Şirin.

 

Yazarın Diğer Yazıları