Ramazan Sayar

Tövbe

Ramazan Sayar

Her derdin bir çaresi vardır. Hastalığın çaresi ilaç, cahilliğin çaresi ilim, günahların çaresi de tövbedir. Tövbe, canlılar içerisinde sadece insana has bir olaydır. İnsan en güzel şekilde yaratılmış akıl ile donatılmıştır ancak hata yapmaya meyillidir. Zaten suç ve günah işlemeyecek olsaydı melek olarak yaratılırdı. Önemli olan insanın hatasını bilerek tekrar yapmamasıdır.

Çeşm-i insaf gibi kâmile mizan olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz

Yaptığımız kötülüklerden tövbe eder dönersek hem Allah’ın sevincini kazanır hem de içlerinden ırmaklar akan cennetlere girmeye layık oluruz. Tövbe sadece Allah ile kul arasında olan bir hadisedir. Kul ne kadar günah işlerse işlesin Tövbe-i Nasuh’ta bulunursa Allah (c.c) kabul eder. 
Hz. Mevlana mesnevide; “Memeden sağılan süt tekrar yerine girmediği gibi Tövbe-i Nasuh’ta bulunan kimse de ondan sonra tekrar günaha meyletmez. Hatta onu hatırına bile getirmez. Belki her dakika günaha karşı nefreti artar. İşte o nefret onun tövbesinin kabul olduğuna işarettir” der. 
Nasuh adında bir adam vardı. Sesi ve yüzü kadına benzerdi, köseydi. Kadınlar hamamında tellallık ederdi. Çarşaf giyer, peçe takar kadınları avlardı. Padişah kızlarını bile güzelce keseler, ovalar, yıkardı. Bir gün hamamda padişahın kızının incisi kayboldu. Aradılar bulamadılar. “Herkes üzerindekileri atsın, arama yapacağız” dediler. Bunun üzerine Nasuh bir duvara yaslandı, korkmaya ve titremeye başladı. Sıra kendisine gelirse ne olduğu ortaya çıkacak, kellesi de gidecekti. O an öyle bir gözyaşı döküp öyle içten tövbe etti ki sanki duvar da onunla beraber “yarabbi, yarabbi” demeye başladı. Nihayet sıra kendisine gelmeden inci bulundu. Nasuh derin bir nefes aldı. O günden sonra hamama dönmedi. Birkaç gün sonra padişahın kızı gelmesi için Nasuh’a haber gönderdi. Ancak Nasuh: “Ben bir kere öldüm de tekrar dünyaya geldim. Ölüm ve yokluk acısını tattım. Allah’a tövbe ettim. Canım bedenimden ayrılmadıkça bu tövbemi bozmam” diye cevap gönderdi. 
Bir kul, bu olaydaki gibi halisane bir şekilde tövbe eder ve pişman olduğu hatalarını tekrarlamazsa Allah (c.c) onu affeder. O kul artık hiç günah işlememiş gibi olur.
* * *
Beni İsrail’de Kifil adında zengin birisi vardı. Kıtlık yıllarından birinde güzel bir kadın ondan buğday istemeye geldi. Kifil kadına: “Benim olursan veririm” dedi. Kadın da düşündü ve çaresizce: “Ferman senindir” dedi. Kifil elini kadına uzatacağı anda kadın titremeye başladı. Kifil kadına neden titrediğini sordu. Kadın da ona çocuklarının açlığından dolayı bu duruma düştüğünü ancak Allah’tan korktuğunu söyledi. Bunun üzerine Kifil: “Sen Allah’tan korkarsın da ben nasıl korkmayayım” dedi ve tövbe etti. Kifil bu olayın olduğu gece öldü. Sabah kapısının üzerinde “zinayı terk ettiği için Kifil’i affettik” yazısı görüldü. 
Allah (c.c) yarattığı her canlının rızkı için de bir sebep yaratmıştır. Onu helal yollardan aramak lazım…
* * *
Eski zamanların birinde yol kesen kervanları soyan eşkıya çetesinin başı yol kenarında yolcuları beklerken kuru bir hurma ağacının dalları arasına bir kuşun inip çıktığını görür. Ağaca tırmanır bakar ki dallar arasında kör bir yılan yatmakta, kuş da ona gagası ile yiyecek getirmektedir. Bu durumu görünce öyle bir tövbe eder ki soygunculuktan vazgeçer hatta veliler katına erer. 
Allah’ın Resulü:  “Göklere kadar yükselen günah işleseniz de sonra pişman olup tövbe ederseniz yüce Allah tövbelerinizi kabul eder” buyuruyor. 
* * *
Mutasavvıf Seriyy-i Sakati anlatıyor: “Ağzımdan çıkan bir –elhamdülillah- yüzünden otuz yıldır tövbe ediyorum. Bağdat caddesinde yangın çıkmıştı. “Senin dükkânına bir şey olmadı” dediler. Ben de –elhamdülillah- dedim. Ancak böyle dememeliydim. Diğer dükkânları da düşünmeliydim. Bu hatamdan dolayı otuz yıldır tövbe ediyorum.” 
Allah tövbe edenleri sever. Yüce Allah’ın bir ismi de TEVVAB’ tır. Peygamberimiz: “Günde yüz defa Allah’a tövbe ve istiğfar ederim” buyuruyor. Karun gibi, Salebe gibi niceleri vardır ki tövbe edemeden ölmüşlerdir. Tövbe etmek istedikleri halde tövbenin vaktini geçirmişlerdir.

Sal içine girmeden
Musallaya varmadan
Namazın kılınmadan
Tövbeye gel tövbeye

Alt çenen çekilmeden
Kefenin biçilmeden
Gül koku seçilmeden
Tövbeye gel tövbeye

Kefenin çözülmeden
Toprağa gömülmeden
Telkinin verilmeden
Tövbeye gel tövbeye

Vaktini geçirmeden önce namazlarımızı kılmakta, ölüm gelip çatmadan önce de tövbe etmekte acele etmeliyiz. Son nefesteki tövbe fayda vermez.

Yazarın Diğer Yazıları