Kerim Küçüksarı

Açlık Sınırının Altındaki Bir Maaşla Emekli Nasıl Yaşar?

Kerim Küçüksarı

Emekli demek, ülkesinin ve kendisinin geleceği için çalışmış, belli bir yaşa gelmiş, ahir ömrünü bir nebze rahat yaşamak isteyen insanlara denir.

Emekli dediğimizde, ihtiyaçlarına rahat ulaşabilecek, en azından ülke içerisinde yılda bir kez turistik bir gezi yapabileceği, torunlarını sıcacık bir tebessümle karşılayabileceği, faturaların altında ezilmeyen, Azrail ne zaman gelecek diye beklemeyen ve hobileri olan, birikmiş tecrübelerini sonraki kuşaklara aktarabilecek rahatlıkta olan ve daha pek çok insani şartta özellik sayabiliriz ama sonuç olarak rahat etmesi gereken bir dönemde olan insanlardan bahsediyoruz.
Emekli yaşında olan veya emekli olmuş insanların bir de çocukları üniversite okuyorsa, çocuğu nasıl bir şehirde üniversite okur, kendisi ailesi ile birlikte nasıl bir hayat yaşar gerisini siz düşünün?

2003 yılında emekli maaşının asgari ücrete oranı 1,47 idi. Biraz daha açarsak asgari ücret 17 bin lira olduğunda en düşük emekli maaşı 24 bin 990 olması gerekir demek. İşçi emeklisinin asgari ücretten yüzde 47 daha fazla maaş alması gerekir demek.

2024 yılına geldiğimizde ise en düşük emekli maaşının asgari ücrete oranı 0,61 oldu. Biraz daha açarsak en düşük emekli maaşı asgari ücretten yüzde 39 daha düşük demek

Emekli aylıkları 2018 yılından buyana iyileşmesi gerekirken tam tersi aşağı yönde, seyrediyor. Bugün resmi olarak açıklanan açlık sınırı 14 bin 25 Türk Lirası, öyle ya da böyle ülkesi, milleti ve kendi geleceği için çalışmış, yıllarını vermiş insanlar açlık sınırının altında yaşıyor. 

Bizim insanımız ise Almanya’dan gelip Alanya’da rahat içerisinde yaşayan Alman emeklilerine gıpta ile bakıyor, bir Türk emeklisi ise dünyada adı dahi bilinmeyen Papua Yeni Gine’ye gitse üç gün yaşayamaz durumda! Olsun nasıl olsa uzaya çıkıyoruz?

Zaman zaman biraz rahat etmek ve yürümek için Likya Yoluna gidiyorum, bazen da Kapadokya’ya gittiğim olur. Buralara envai çeşit ülkeden insan geliyor. Gelen insanların içerisinde emekliliğini hak etmiş yaşlı başlı insanların sayısı da hayli fazla. Bu insanlarla sohbet ettiğimizde emekli maaşları ile bırakın kendi ülkelerinin şehirlerini gezmeyi, ülke ülke gezdiklerini, eğlendiklerini ve ahir ömürlerinde insani bir hayat yaşadıklarını görüyoruz. Bizde ise emekliye ücretsiz otobüse binmek için kart verilmese, iki mahalle ötedeki akrabalarına gidecek durumları yok?

Bizim insanımız bu hayatı mı hak etmiyor? Yoksa bu hayatı onlara sunabilecek planlama yapacak nitelikte bürokratımız mı yok?

Bürokrat ve yöneticilerimize soruyorum kendinizi emekli olarak hayal ettiğinizde nasıl bir hayat yaşamayı düşünüyorsunuz? En düşük emeli maaşı ile bir hafta yaşayabilir misiniz? 

Şeyh Edebali’nin, “insanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünü her fırsatta ezberden söylemek yerine icraata geçirsek daha insani ve fıtri olur. İnsanımızı yaşatamazsak devletimiz yaşayabilir mi?

Emeklilerimizin Haklarını Korurken, Sosyal Güvenlik Kurumunun da sürdürülebilir ve hakkaniyetli bir yapıda olması gerekir!

Emekli hakkı derken kimseye de bugünkü gibi hak etmediği bir maaşı ve hakkı da vermeyelim. 3 bin 600 gün çalışanla ile 10 bin gün çalışan aynı parayı almasın.

Bizim ülkemize ve milletimizin fıtratına göre bir kanun yapalım. Hakkaniyetli bir sonuç alalım. Her yıl ya da iki yılda bir kanun çıkarmayalım. EYT, EPT gibi milletin gündemine bile girmemesi gereken konuları tartışmayalım. 

Fıtri ve hakkaniyetli olan “çalışılan gün sayısı arttıkça kazancın da artması gerekir.” Ülkemizde ise tam tersi bir durum söz konusudur. 3 bin 600 gün çalışmış bir emeklinin ortalama gün karşılığı 3 liraya gelirken, 10 bin gün çalışmış bir emeklinin ortalama gün karşılığı 90 kuruş olabilmektedir. Bu durum hakkaniyet ilkelerine terstir. Emeklilik sistemi, maalesef ki hakkaniyetten uzak, karma karışık bir hesaplama şeklinin dayatılmasının sonucudur.

Sistemi kolaylaştırıp sadeleştirelim. Emeklilik hesaplamasını da öyle yapalım.

Çalışan kişilerin maaşlarına göre her gün için bir birim belirleyelim.

Örneğin asgari ücretle çalışan bir kişi için günlük 1,8 TL birim fiyat belirlendiğini farz edelim. 

-Bir kişi 100 gün çalışıp emekli olmak istiyorsa aylık 180 tl emekli maaşı alsın, sağlık hizmetlerinden faydalanamasın,

-3 bin 600 gün çalışıp emekli olmak istiyorsa aylık 6 bin 480 TL alsın, sağlık hizmetlerinden yüzde 33 indirimli faydalansın,

-7 bin 200 gün çalışıp emekli olmak istiyorsa aylık 12 bin 960 TL alsın, sağlık hizmetlerinden yüzde 66 indirimli faydalansın,

-10 bin 800 ve üzeri gün çalışıp emekli olmak istiyorsa aylık 19 bin 440 TL alsın, sağlık hizmetlerinden yüzde yüz indirimli faydalansın. 

Çalışan çalıştığı süre içerisinde aylık 50 bin veya 100 bin TL alıyorsa da ona göre bir birim belirlenir.

Böyle bir düzenleme yapıldığı takdirde çalışan en uzun çalışma süresine ulaşmak isteyecektir. Mezarda emeklilik, EYT, EPT söylemleri ortadan kalkacaktır. Emekli olmak isteyenler veya emekliler hakkaniyetli bir sisteme kavuşacaktır. 

Dolambaçlı karışık hesaplama sistemleri kurup vatandaşı oyalamak yerine sade ve her insanın anlayacağı bir sistem kurulmuş olur. Sistem yazboz tahtası gibi ikide bir değiştirilmez. Bürokrasi, eyt, yaş, prim ve buna benzer faydasız işlerle zaman kaybetmek yerine milletin memleketin faydasına olacak işlerle uğraşır.

Emeklilere hak ettiği maaşı verirsek, emeklinin ahir ömründe kefen parasından başka ev araba planı da olmayacağı için ekonomik sistemin çarkları daha sistematik işler. Ekonomi canlanır.

Bu şekilde bir kanun olursa da insanlar daha fazla maaş almak için haliyle daha uzun süre çalışmak ister, sistem işletilir.

Yazarın Diğer Yazıları